CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun BBC Türkçe'den Selin Girit'in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
Ankara saldırısının hemen akabinde hükümet, saldırganın PYD üyesi olduğuna işaret eden bilgiler, belgeler, kanıtlar olduğunu söyledi. Ancak daha sonra bu kişinin TAK isimli örgütün mensubu olduğu ortaya çıktı. Siz bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Saldırının TAK tarafından yapıldığına, PYD’yle bir ilgisi olmadığına ikna oldunuz mu? Yoksa PYD’yle ilgisi olduğu kanaatinde misiniz?
Hükümetin biraz aceleci davrandığı kanısındayım ben. Daha sağlıklı verilere ulaşabilirdi. Ama bu verilere ulaşmadan böyle bir açıklama yapmış olması kaygı verici. Daha önemli olanıysa MİT’in hem örgütün adını vermesi, hem de eylem yerlerini vermesine karşın hükümetin farklı bir konseptte bir açıklama yapması doğru değil.
Peki PYD-YPG’nin terör örgütü olduğunu düşünüyor musunuz?
Eğer bir örgüt silahlı bir terör örgütüyle ilişkilerini hala sürdürüyorsa, onu terör örgütü olarak kabul etmek gerekiyor. Bir örgüt eğer gerçekten PKK terör örgütüyle arasına mesafe koyuyorsa, o örgütü kınıyorsa, biz terör örgütü değiliz diye net ve somut bir açıklama yapıyorsa elbette biz bu açıklamaya önem veririz.
Bu bağlamda YPG mevzilerine, Suriye’de Azez kentindeki YPG mevzilerine düzenlenen topçu ateşleri söz konusu olmuştu. Sizin bu konudaki yaklaşımınız nedir? Meşru buluyor musunuz?
O zaman şu anda de facto sınırın diğer tarafında kurulan mülteci kamplarının ve Suriyelilerin o tarafta ağırlanıyor olmasının doğru bir politika olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Evet, doğru bir politika bu.
Sizin geçmişte Suriyeli mültecilerle ilgili yaptığınız açıklamalar özellikle iktidar çevreleri tarafından tepki çekmişti. 1.5 milyon Suriyeliye kapıları açmak ihanettir gibi de bir açıklamanız olmuştu. Siz ne yapardınız? Kapıları kapalı mı tutardınız siz iktidarda olsaydınız?
Hayır, hayır. Açıklamam şuydu: CHP iktidara geldiğinde —ki seçimler döneminde defalarca yaptım bu açıklamaları- Suriye’de öncelikle iç savaşı durduracağız, bu kesinlikle sona erecek, bunu ancak CHP olarak biz gerçekleştirebiliriz, sonra bizim ülkemizdeki Suriyelileri de kendi ülkelerine güvenlikli olarak göndereceğiz. Yaptığımız açıklama buydu. Hükümetin Suriye’nin içişlerine müdahale etmesini doğru bulmamıştım. Oradaki radikal gruplara silah desteği verilmesini asla ve asla doğru bulmamıştım.
CHP iktidar olsa Suriye’deki iç savaşı nasıl bitirebilir?
Biz daha önce AKP hükümetine şu teklifi de yaptık. 2012-2013 yılında yaptık bu teklifi. Dedik ki Türkiye’de bir uluslararası Suriye konferansı toplayın, bu konferansa ABD’yi, Rusya’yı, Suriye’de çatışan tarafları, Arap Birliği’ni, AB’yi davet edin, bu sorun nasıl çözülür, oturup masaya yatırın. Sorunun çözümüne katkı verelim, kendimiz sorun olmayalım. Ama bu o zaman uygun görülmedi.
Siz bu haftaki grup toplantısında mevcut ABD-Rusya anlaşmasından bahsederken "Türkiye’nin adı bile okunmuyor" dediniz? Nasıl bir rol üstlenmesini istiyorsunuz Türkiye’nin? Ayrıca bir taraftan Türkiye Suriye’ye müdahil olmamalı diyorsunuz, diğer taraftan adı bile okunmadı diyorsunuz. Bir çelişki yok mu?
Bir de Rusya'yla sorunlar var biliyorsunuz. AB Dış Politika Temsilcisi Federica Mogherini’nin bir açıklaması oldu. Rusya ile Türkiye arasında bir sıcak çatışma ihtimalinden, böyle bir endişe duyduğundan bahsetti. Siz böyle bir endişeyi paylaşıyor musunuz?
Bir çatışmanın sonucunun felaket olduğunu hepimiz kabul etmeliyiz. Ortadoğu’da şu an bütün güçler orada. Bir güçlerin oradaki varlığı, Suriye’de barışın sağlanması üzerine inşa ediliyor. Eğer orada güçlerin çatışmasına yol açan bir tutum sergilenirse bu hem Türkiye hem de bölgeye olağanüstü zararlar verir. Bizim partimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ki zorunlu olmadıkça savaş bir cinayettir. Ortada böyle bir zorunluluk yok. Tam tersine bütün ülkelerle biz barış içinde yaşamak isteriz.