AK Parti'yle yaşadığı ayrılık sonrası üst üste sert açıklamalar yapan Hüseyin Çelik, bu kez de 1 Mart tezkeresi sonrası ABD'nin Ankara Büyükelçisi W. Robert Pearson'la yaptığı görüşmeyi anlattı. Çelik yazısını ise, "Onun ülkesine neler yazdığını ancak ya belgeler araştırmacılara açıldığı zaman ya da Wikileaks yeni bir sızdırma yaparsa öğrenebileceğiz" dedi.
Kişisel internet sitesi üzerinden duyurduğu görüşme metninde maddeler halinde 1 Mart tezkeresine verdiği hayır oyunun gerekçelerini anlatan Çelik'in yazısı şöyle:
1 Mart Tezkeresi'nin reddedilmesinden bir süre sonra ABD'nin Ankara Büyükelçisi W. Robert Pearson, randevu alarak benimle Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki makamımda görüşmeye geldi.
Pearson, benim ve çok sayıdaki AK Partilinin tezkereye ret oyu vermesinin sebebi veya sebeplerini öğrenmek istiyordu. Şüphesiz ki bunları ülkesine rapor edecekti.
Ben, kendisine "Sayın Büyükelçi, diplomatik bir dil kullanmamı mı yoksa samimi duygu ve düşüncelerimi olduğu gibi duymayı mı tercih edersiniz?" diye sordum. Sayın Pearson, senli benli bir dilin kendisini daha çok memnun edeceğini söyledi. Bunun üzerine ret oyu vermemizin gerekçelerini sıraladım.
‘ABD TÜRKİYE'Yİ ÇANTADA KEKLİK GÖRMEYE ALIŞMIŞTI'
1- ABD, Türkiye'yi o kadar çok çantada keklik olarak görmeye alışmış ki, daha tezkere geçmeden siz Çorlu'dan Batman'a kadar, neredeyse kullanmak istediğiniz, bütün havaalanlarına gelip yerleştiniz. Hatta bazı inşa faaliyetlerine bile başladınız. Bunun adı emr-i vaki, yani fiilî durumdur. Bu da tahmin edebileceğiniz gibi ters tepti.
‘ABD TÜRKİYE'Yİ MÜTTİFİK OLARAK GÖRMEDİ'
2- Siz, Irak meselesinin gündeme geldiği ilk günden itibaren Türkiye'yi bir müttefik gibi görmekten çok, bazı mali yardımlara karşılık her talebinizi karşılayacak bir ülke gibi gördünüz veya böyle bir algının oluşmasına yol açtınız.
3- Irak, bizim kapı komşumuzdur. Siz eninde sonunda çekip gideceksiniz. Ancak biz aramızda coğrafi müştereklikler bulunan, tarihi, kültürel ve dinî bağlar bulunan bir halkla kan davalı olacağız.
‘HAKSIZ VE KİRLİ BİR SAVAŞ'
4- Bu işgâl ve onun kaçınılmaz sonucu olan savaş, hiçbir haklı zemine dayanmıyor. Sizin, Irak'ın elinde büyük miktarlarda kimyasal silahlar bulunduğuna dair teziniz hiçbir şekilde teyit edilememiştir. Onun için, bu savaş haksız ve kirli bir savaştır.
5- Sizin bir numaralı müttefikiniz olan İngiltere'de, bütün bu konulara derinlemesine vakıf olan eski dış işleri bakanı Robin Cook'un kabineden istifası ve yaptığı açıklamalar, konunun vahametini bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor.
‘SİZİ HAKLI KILAN SAĞLAM BİR GEREKÇE YOK'
7- Siz, dünyanın en büyük askerî ve ekonomik gücüsünüz. Bundan dolayı siz her şeyi kaba güçle halledebileceğinizi vehmediyorsunuz. Malumunuz olduğu gibi, Rambo veya Red Kit çözümleri filmlerde olur ama gerçek hayatta her şey bu kadar basit değil.
‘ENERJİSİNİ TÜKETEN YIĞINLAR BIRAKTINIZ'
8- Guatemala'dan Kamboçya'ya; Nikaragua'dan Vietnam'a; Afganistan'a; Dominik'ten Filipinler'e kadar nereyi işgal ettiyseniz, arkanızda yıkık ülkeler, kargaşa-kaos, dul kadınlar, yetim çocuklar ve iç çatışmalarla enerjisini tüketen yığınlar bıraktınız.
9- İyi bir marifet ve maharet olmasa da İngiltere kolonyal tecrübesi olan İmparatorluk bakiyesi bir ülkedir. Madem müttefikinizdir, İngiltere'nin geçmiş tecrübelerinden yararlanmalısınız. Siz imparatorluk gibi hareket ediyorsunuz ama silahtan sonraki safhada hep bocalıyorsunuz.
10- Bütün İsrail-Arap savaş ve ihtilaflarında her zaman İsrail'in yanında oldunuz. Siz, hiçbir zaman haklıyı değil hep güçlüyü desteklediniz. 3. Dünya'da ve İslam ülkelerinde Amerika'nın bu kadar sevimsiz bir imajının olması sizce başka bir şeyle izah edilebilir mi?
11- Diktatörler, sizin diktatörünüz oldukları sürece, onların ne kadar zalim ve gaddar oldukları sizi hiç ilgilendirmiyor. Evet, Saddam bir zalim ve diktatördür. Ama bu canavarı, Batı ülkeleriyle elbirliği halinde siz ortaya çıkardınız.
‘CESEDİNİ BİLE KABUL ETMEDİNİZ'
12- Size bağlı diktatörler de güçlü oldukları sürece siz onların yanındasınız. 1953'te seçimle işbaşına gelen Musaddık'ı devirip Şah Muhammed Rıza Pehlevi'ye 25 yıllık diktatörlüğün kapısını açan sürecin arkasında da siz vardınız. İran Şah'ı Ortadoğu'daki en sadık müttefikinizdi. Ne var ki, İran devriminden sonra bırakın Şah'ın kendisini, cesedini bile ülkenize kabul etmediniz.
13- ABD'nin Afganistan işgalini protesto eden Pakistanlıların üzerine acımasız şekilde giden Pakistan'ın darbeyle iş başına gelen Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref'e de verdiğiniz sözleri tutmadınız.
14- Sayın Büyükelçi'yle konuşmamız esnasında tabii ki 1-2 diyerek konuşmadık. O günkü konuşmamızı notlarımdan hareketle sistematize etmeye çalıştım. Ret oyu vermek için sanırım bu kadar gerekçe yeterliydi.
Görüşmenin sonunda, "mademki dost ve müttefikiz, dost acı söyler ama gerçeği söyler" diyerek sözü bağladık. Onun ülkesine neler yazdığını ancak ya belgeler araştırmacılara açıldığı zaman ya da Wikileaks yeni bir sızdırma yaparsa öğrenebileceğiz.