"Cizre'den Azez'e kadar, Sur'da Halep'e kadar AKP bir savaş hattı örmüştür. AKP bütün sözlerine ihanet ederek barış adına almış aldıkları oyları bir savaş sürecine kanalize etmiş oraya yönlendirmiştir. Bu savaşın temel mantığının iyi değerlendirilmesi kanaatindeyiz. Bu savaşı AKP'nin niye çıkardığı mantığını inceleyin. Derin bir Kürt düşmanlığı ve Kürt statülerine karşı olduklarını görebilirsiniz. Kürt düşmanlığı üzerinden bütün coğrafyayı yangın yerine çevirme gayreti içindedir. AKP orada vekalet savaşı yürütüyordu sonuç almayınca fiili olarak bir savaşın içine ülkemizi sürükledi. Azez'e yönelik ortaya çıkan durum, yapılan açıklamalar, top atışları AKP'nin dış politikasının ne olduğunu açık bir şekilde ele vermiştir. AKP kimi koruma adına bu top atışlarını yapıyor? Bütün Türkiye kamuoyu bu soruları soruyor. AKP'nin son top atışlarıyla birlikte dünya kamuoyu tarafından net bir şekilde görülmüştür. Maskesi düşmüştür. Açık bir Kürt düşmanlığı ve çete üzerinden şekillenen bir dış politikayla, AKP politikasıyla karşı karşıyayız. Azez'de kim var, Cerablus'ta kim var angajman kurallarını işlettiği? Kimi koruyorlar. O sınırlarda kimlerle komşu olmak istiyorlar?"
AK Parti'nin neo-Osmanlıcı anlayışla ülke ve bölge halklarını yüzyıllarca sürecek bir savaşın içine sokmasına müsaade edilmeyeceğini söyleyen Baluken, şöyle konuştu: "Bu Türkiye açısından tam bir kıyamet senaryosudur. Buna müsaade etmeyeceğiz. Türkiye halkları müsaade etmeyecek. AKP'nin neo-Osmanlıcı birtakım maceracı anlayışlarıyla ülke ve bölge haklarımızı yüzyıllarca sürecek bir savaş içine girmesinin bütün Türkiye haklarının müsaade etmeyeceğini bildirmek isteriz. PYD, YPG onları siyasi iradesi olan Türkiye'ye karşıtlık temelinde tek politika geliştirmedi. Halklarımızın güvenliğini tehdit edecek tek eylem içinde olmamışlardır. Ancak AKP hükümeti algı operasyonuyla büyük tehdit var algısı yaratmaya çalışıyor. Bütün dünyaya dilencilik pozisyonunda PYD, YPG terör örgütüdür diye dedirtmeye çalışıyorlar dilenciliklerine rağmen dünyanın duruşu nettir. AKP'nin yalan yanlış senaryolarına kimse itibar etmemelidir. Adeta 100 yıl önceki İttihat ve Terakki maceracılığını AKP bir kez daha bütün halklarımıza dayatmak istiyor. Olası bir savaş halinde kimse yanımızda olmayacak. Türkiye ne olduğu belirsiz bir savaşın içinde belki de yüz yıllar sürecek faturayla karşı karşıya gelecek. NATO bile yanlarında olmayacak. Hâlâ çılgınca bu savaş arayışlarına girmelerini kabul etmek mümkün değildir. Olası bir savaş Türkiye'nin Suriyeleşeceği bir dönemin gelmesi demektir. Türkiye'nin Suriyeleşmesi Pakistanlaşması demektir. Onlar için önemli olan kendi iktidarlarını sürdürmek. Yüz binlerce insanın yaşamını yitirmesi milyonlarca insan yerinden yurdundan olacak olası bir savaş halinde."
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın açıklamalarını da eleştiren HDP'li Baluken, "'Tribünlerden seyredecek miyiz?' deyip savaşın onayını kitlelerden almak istiyor. Yapacağın şey belli. Ne tribünden seyret ne savaşa gir. Bugün Türkiye halklarının istediği Türkiye'nin barışçıl diplomatik çabalara katkı vermesidir" dedi.
Başbakan Davutoğlu'nun 'Azez'in düşmesine izin vermeyeceğiz' açıklamasına tepki gösteren Baluken, "Başbakan Azez düşmeyecek diyor. Seni ne ilgilendiriyor? Azez düşmeyecek beyefendi hepimizi savaşa sürecek. Sen daha birkaç ay önce Kobani düşecek diyordun. Bütün denklem ve sorun burada. Kobani düşecek, Azez düşmeyecek anlayışı ülkeyi bataklığa götürüyor. Bu anlayışı kabul etmemiz mümkün değildir. Bu savaş politikalarına karşı sessiz kalmamız mümkün değil" diye konuştu.
Son gelişmelerle ilgili Meclis'in bilgilendirilmediğini vurgulayan Baluken, konuşmasını şöyle sonlandırdı: "Bir savaş girilecekse savaş kararını alması gereken Meclis burasıdır. Bırakın karar almayı tek bir tartışma yok. Bundan kimse rahatsız değil. CHP ve MHP'nin bu konuda bir rahatsızlığı yok. Ana muhalefet partisinin savaş arayışlarına karşı net tutum koyması lazım. Bu ülke Erdoğan ve Davutoğlu'nun keyfince yöneteceği özel aile şirketi değil. Konuyla ilgili genel görüşme talebimizi Meclis başkanlığına sunuyoruz."