Başbakan'ın yeni süreçte muhatabın millet olacağı ve kanaat önderlerinden istişare meclisleri kurulacağı açıklamasına ise farklı tepkiler geldi. Sputnik'e konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, "Bu, siyaset, partileri ve seçimleri inkâr eden bir söylemdir. Türkiye'de demokrasi varsa, parlamentoda grubu bulunan siyasi partiler varsa sizin zaten birinci muhatabınız parlamentoda bulunan siyasi partilerdir" derken Tarık Çelenk ise, ‘dolaylı temsil' yoluyla HDP'ye yakın kesimlerin de bu süreçte yer alabileceğini ifade etti.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, bugün Mardin'de 10 maddelik ‘Terörle Mücadele Eylem Planı'nı açıkladı. Eylem planında demokratik reform süreci başlatılacağı belirtilirken ‘sosyal seferberlik', ‘ekonomik destek' ve ‘mekânın ihyası' gibi başlıklarda çatışma ve terör ortamında yıkıma uğrayan bölgenin yaralarının sarılacağı vaat edildi.
Çözüm sürecinde oluşturulan Akil İnsanlar Heyeti'nde yer alan Tarık Çelenk, Kürt sorununun siyasi bir sorun olduğunu ancak Başbakan'ın açıkladığı eylem planının sosyal ve hizmet yönünün ön planda olduğunu belirtti. Çelenk, hizmet üretmeyle siyaset üretmenin birbirinden farklı şeyler olduğunu belirterek, "Burada beklenen siyasi bir çıkış yoluydu; tıkanan Kürt siyasetinin yerelde ve hem PKK'ya hem de PKK'ya muhalif aktörlere devletle uzlaşabilecekleri onurlu bir çıkış yolu için siyaset üretmekti. Onun ipuçlarını vermek gerekir, burada biraz eksiklik var" dedi.
‘GÜVENLİKÇİ BAKIŞ AÇISININ DIŞA VURUMU'
Çözüm sürecindeki Akil İnsanlar Heyetinde yer alan isimler arasında bulunan İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ise açıklanan eylem planının ‘güvenlikçi bir bakış açısının dışa vurumu' olduğunu söyledi. Kürt sorununun çözümünde 28 Şubat 2015'te açıklanan Dolmabahçe deklarasyonuyla müzakere aşamasına gelindiğini ancak bu sürecin heba olduğunu dile getiren Türkdoğan, "AK Parti'nin seçimlerle ilgili hesabı ve Suriye-Rojava politikasındaki yanlışlık bu sürecin heba olmasına sebep oldu. Bu da AK Parti'nin meseleye hegemonik yaklaştığını gösteriyor. Yani AK Parti sorunun muhataplarıyla müzakere edip sorunu çözmek yerine kendi bildiği yöntemleri dayatarak, kendi bildiği tarzda sorunun çözülmesini istiyor. Ama bu çözüm getirmedi, çünkü Türkiye tarihi bunun örnekleriyle dolu" diye konuştu.
Başbakan'ın açıkladığı eylem planında ekonomik önlemlerin ön plana çıktığını kaydeden Türkdoğan, "Bu mesele ekonomik bir mesele değil, bu mesele tamamen siyasi bir mesele, bir insan hakları meselesi. Kürt halkının topluluk olmaktan kaynaklı, kendini yönetmeyle ilgili taleplerinin karşılanmasıyla çözülebilecek bir sorundan bahsediyoruz. Bunu görmezden gelir, meseleye tamamen güvenlikçi bir bakış açısıyla yaklaşırsanız bu sorunu çözemezsiniz. Ben o yüzden açıkçası AK Parti'nin bu tutumunda ciddi bir geriye dönüş olduğunu, bir güvenlikçi tutum olduğunu söylemek istiyorum. Bu yaklaşım biçimiyle bu sorunun çözülmesi mümkün gözükmüyor" dedi.
Başbakan Davutoğlu, eylem planında yer alan demokratik reform süreci için yeni anayasa sürecini ve Meclis'te kurulan Anayasa Mutabakat Komisyonu'nu adres gösterdi, HDP'ye de "Çukur kazacağınıza Anayasa Komisyonu kurduk, oraya gelin" diye seslendi. Davutoğlu, yeni süreçte kimin muhatap olacağıyla ilgili ise "Muhatap milletin ta kendisidir. STK, kanaat önderlerinden istişare meclisleri kurulacak" dedi.
‘MUHATAP MİLLET' SÖYLEMİ SİYASETİ İNKÂR EDEN BİR SÖYLEM'
Başbakan'ın "Muhatap milletin ta kendisidir" söyleminin soyut bir söylem olduğunu ifade eden İHD Başkanı Türkdoğan, bu söylemin doğru olmadığı görüşünde:
‘İSTİŞARE MECLİSLERİNİN İŞİNİ AKİL İNSANLAR ZATEN YAPTI'
Başbakan'ın kurulacağını söylediği istişare meclislerinin yapacağı işi Akil İnsanlar Heyeti olarak zaten yaptıklarını belirten Türkdoğan, "2013'te Türkiye toplumunun tamamına danışıldı. Akil İnsanlar Heyeti 81 ilde ve yüzlerce ilçede çalışmalar yaptı, toplumun tamamının görüşlerini toplayıp hükümete iletti. Türkiye toplumunun yüzde 70'i barış ve çözüm sürecini desteklediğini ve bu konuda siyasi adım atılması gerektiğini ifade etti. Ama AK Parti bunu yapmadı, bunun gereğini yerine getirmedi. Şimdi neyi tekrar danışacaksınız? Zaten toplum söyleyeceğini söyledi" dedi.
Tarık Çelenk ise, Başbakan'ın "Muhatap milletin ta kendisidir" sözlerini çok olumsuz karşılanmaması gerektiğini, ‘dolaylı temsil' yoluyla HDP'ye yakın kesimlerin de bu süreçte yer alabileceğini ifade etti. Çelenk, "Taban gerçekliğine hitap ediyorsa, örneğin HDP'ye yakın sendikalar, sivil toplum örgütlerini temsil edenler olabilir, dolaylı temsile şans tanınırsa problem değil bence. Bunu göreceğiz zamanla. Dolaylı temsil varsa burada, normaldir, siyasi partiyle, örgütle muhatap olmak istemez. Ama onların bir şekilde bir tabanı var. Örgütün de bir tabanı var siyasi partinin de bir tabanı var. O tabanı temsil eden sivil aktörler vardır. Tabanı her an mobilize etme kabiliyeti olan gerçek aktörleri alabilirlerse bu iyi bir şey, bence buna karşı çıkmak doğru değil. Ama bunu almayıp da tamamen konformist bir yaklaşımla oradaki Ankara'yla ilişki kurup oradan hem siyasi hem ekonomik çıkar elde etmek isteyen gruplar farkına varmadan ya da farkına varılarak sisteme dahil olursa bu çok ciddi bir öfke doğurur, buna da dikkat etmek lazım" diye konuştu.
Eylem planında gençler ve sivil toplum örgütlerinden bahsedildiğini, bunların da taban gerçekliği üzerine oluşturulması gerektiğini belirten Çelenk, "Gençler ve STK'lar taban gerçekliği üzerine oluşmazsa ya AK Parti'nin ya da HDP'nin gençlik teşkilatı gibi bir gençlik algılanır, çok sentetik bir yapı oluşur. Ama taban gerçekliği üzerinden ve o gençlerin heyecanlarına ya da değer yargılarına karşılık verebilecek bir ortam yaratılırsa bunun karşılığı olur muhakkak" dedi.
