Radikal yazarı Fehim Taştekin, ‘Cenevre’nin ahı Rojava’dan çıkıyor’ başlıklı son yazısında hafta sonu ABD Başkanı Barack Obama'nın IŞİD'le mücadele özel temsilcisi Brett McGurk ile Fransız ve İngilizler diplomatlar dahil bazı Avrupalı yetkililer Kobani ve Cezire kantonlarına giderek PYD, TEV-DEM, YPG, Suriye Demokratik Güçleri ve yerel yetkililerle görüşmelerini değerlendirdi.
Taştekin’in Rojavalı Kürt kaynaklardan aldığı bilgilere göre, Suriyeli Kürt ve Araplara ‘Sizinle geliştirdiğimiz ilişkiler Cenevre’den daha önemli’ mesajı verildi ve PYD’nin Cenevre’nin sonraki aşamalarına katılacağı ve özellikle yeni anayasa sürecinde Kürtlerin de yer alacağı vurgulandı. Taştekin verilen bu mesajları da şöyle yorumladı: “Bunun anlamı: Kürtler organize bir güç olarak kendi varlıklarını dayatıyor.”
"Türkiye, PYD’yi Cenevre’nin ilk turundan dışladı da ne oldu? Ya da ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’la toplantıda tekrarlanan ‘PYD’nin DAİŞ’ten farksız’ diskurundan ne çıktı?" sorusu yönelten Taştekin, "Bütün bunlara yanıt sahadan verildi: BM tarafından otel rezervasyonları yapıldığı halde Cenevre’de görüşmelere çağrılmayan Rojava’nın aktörleri Batı tarafından çok özel bir ziyaretle ödüllendirildi" diye yazdı.
Diğer taraftan Süleymaniye’den helikopterle Rimelan’da ABD’lilere tahsis edilen üsse inen heyeti karşılayanların başında Eldar Xelil’in geldiğini belirten Taştekin, Xelil’in TEV-DEM’in kurucularından biri olduğunu ve Rojava ile ilgili kritik süreçlerde yer aldığına dikkat çekti.
Kürt temsilcilerin de bu ziyareti ‘sadece IŞİD’e karşı askeri işbirliğinin güçlendirilmesi değil Rojava’nın siyaseten tanınması’ olarak yorumladığını vurgulayan Taştekin, konuştuğu TEV-DEM yöneticilerinden Dr. Nasır Hac Mansur’un sözlerini şöyle aktardı: “Görüşmeler DAİŞ’e (IŞİD) karşı uluslararası koalisyon çerçevesinde gerçekleşti. Hem askeri hem siyasi meseleler müzakere edildi. Cenevre’ye katılım konusunda ‘Bunun için elimizden geleni yapacağız’ diyorlardı, şimdi de ‘Biraz ilerlesin, sonraki aşamalarda siz mutlaka yer alacaksınız’ diyorlar. Bu ziyaret, bize desteğin sürdüğüne dair bir teyittir. Aynı zamanda Kürtlerin pozisyonunu tanımaya yönelik açık ve resmi bir ziyarettir. Siyasi bir tanımadır. Bu çerçevede askeri işbirliğinin güçlendirilmesinin yanı sıra siyasi tarafın nasıl desteklenebileceği meselesi de konuşuldu. Çünkü bu ilişkinin sadece DAİŞ’e karşı ortaklıkla sınırlı kalmaması gerekiyor. Bunlar ilişkinin siyasal bir boyut kazanması yönünde ilk adımdır.”
Öte yandan Taştekin’in sorularını yanıtlayan bir diğer Kürt kaynak ise toplantılarda IŞİD’in merkezi Rakka ile dünyaya açıldığı kapı olan Cerablus’a yönelik operasyon hazırlıkların öne çıktığını anlattı. Bu bağlamda özellikle Cerablus’la ilgili operasyon planlarının gizli tutulduğunu, bunun nedeninin de Türkiye’nin, YPG’nin Fırat’ın batısına geçmesini kırmızı çizgi haline getirmesi olduğunu yazan Taştekin, şu ifadeleri kullandı:
“YPG, Suriye Demokratik Güçleri şemsiyesi altında Tişrin Barajı’nı ele geçirdikten sonra hedefe Menbiç’e koyduğunda ABD operasyona fren yaptırdı. Çünkü Türkiye’ye verilmiş bir güvence var. Güvencenin karşılığı İncirlik üssü ve Türkiye’nin alacağı önlemler. Suriye’de IŞİD ve Kaide’ye karşı savaşın başarısı bir yanıyla Türkiye’nin sınırı kapatmasına bağlı. Bu yüzden de Ankara’nın öfkesi ya da kırmızı çizgileri karşısında ABD şimdilik ‘transistor’ olmayı yeğliyor. Fakat Kürtler ABD’nin bir yere kadar durumu idare edeceğini düşünüyor.”