HDP'nin dün Parti Meclisi'nde belirlenen yeni Merkez Yürütme Kurulu üyeleri, Eş Genel Başkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başkanlığında toplandı. Toplantıda yeni döneme ilişkin planlamaların yanı sıra yeni dönem eş genel başkan yardımcılıkları da belirlenecek.
Toplantı öncesi basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Riyad'taki seyahatinde gazetecilere yaptığı "Masaya dönüş yok" açıklamalarına tepki göstererek, "Masaya dönüş yok demek savaşta ısrar etmektir" dedi.
Demirtaş'ın açıklamaları şöyle:
Ülkenin her yerine cenazeler giderken, yaralılarla ilgili henüz bir gelişme yaşanmamışken siyaset bunlara duyarsız yaklaşamaz. Şu ana kadar sonuç almak bir yana 48 saatten bu yanadır haber alınamıyor. Son temas kurulduğu zaman binanın çökmeye başladığı bilgisi geldi ondan sonra haber alamadık. Yereldeki sorumlular da hiçbir şekilde bilgi vermiyor. 24 saat yukarıdan Heronla izledikleri bir bina ama maalesef 48 saattir oradan bir bilgi alınamadı.
Evrensel hukukun, ülkenin iç hukukunun bu kadar aleni devlet tarafından ihlal edilmesi, AKP'nin bu kadar yasadışına çıkması çok vahim bir durumdur. Başbakan bunu inkâr edemez. 90'lı yıllardan çok daha açık kanundışılık yaşanıyor. Bununla ne elde edilmek isteniyor anlamış değiliz. Cizre ve Sur'da tam olarak elde edilmek istenen zafer nedir? Onu da anlamış değiliz. Geride bu kadar enkaz, ölü yaralı bırakmak bir zafer midir? Bu tam bir siyasi hezimettir.
‘ORTADA SİYASİ BİR BAŞARISIZLIK VAR'
Bu tabloyu ortaya çıkaran AKP'nin politikalardır. Bunları eleştirdiğimiz de HDP'yi suçlayan bir dil kullanıyorlar. Ankara'da Başbakan da Cumhurbaşkanı dahil olmak üzere bunun talimatını vermezse bunlar yaşanmaz. Bütün bu sokağa çıkma yasaklarının başladığı günden daha kötü gündedir. Ortada siyasi bir başarısızlık vardır. Ülke kaosa sürüklenme noktasına getirilmiştir. Hükümet bunun hesabını parlamentoya vermemek için kapattılar.
‘Kamu güvenliği tesis edilmeden çözüm gelişmez' diyorlar kamu güvenliği bir günde çözülür. Bunu diyalog ve müzakere ile çözmek mümkünken neden bunu yapmıyorsunuz? Görüşmeler olduğu dönemde ölümler de yoktu. Türkiye toplumunun bunu sormaya hakkı vardır.
Türkiye'nin demokratikleşme sorunu müzakere ile çözülme imkânı varken hükümet şiddete başvuruyor.
AKP iktidarı ve Başkanlık için, Saray'ın geleceği için hiç kimse ölmek zorunda değil. Kürt halkı bölünme için değil, özgürlük için bir talepte bulunuyor. Özyönetim de özerklik de budur. Bölünme değil eşitlenme ve bunun üzerinden bir demokratikleşme talebidir. Büyük bir savaş görüntüsü altında ülkeyi Başkanlığa mecbur bırakmaya çalışıyorlar. Bu ölüm kan ortamında sağlıklı bir anayasa tartışmasının yürütülmesinin imkânı yoktur.
Hükümet çözüme kapalıdır. Hükümet tek bir kişinin rejim değişikliğini anayasal güvenceye almak çabasındadır. Hani tek başınıza iktidar olursanız ülke kaostan kurtulacaktı? Her gün cenazeler geliyor. Savaş politikasına boyun eğmeyeceğiz. Diyalog ve müzakereden yanayız.
‘KÖŞE BUCAK KAÇAN BİR BAŞBAKAN VAR'
Başbakan hayal dünyasında yaşıyor. ‘Masaya dönüş yok' ne demek. Görüşmenin, masanın ne zararı oldu? Masaya dönüldüğü zaman ölümler duruyor. Masaya dönülmez derken savaşta ısrar etmek oluyor. Masa erdemli bir iştir, biz buna davet ediyoruz. Başbakan Cizre'de, Sur'daki durumun giderek büyüdüğünün farkında değil. 6 aydır devam eden operasyonlar 2 aydır kesintisiz sokağa çıkma yasağı var. Bunun faturasını topluma vermemek için köşe bucak kaçan bir Başbakan var. Sur'u yakıp yıkan kendileridir. Cizre'de öyle sanki mevzu bitmiş şimdi iş imara geldi oraları Toledo'ya çevirmeye geldi. Oraları cehenneme çevirdiniz ne Toledo'su.