Genel Kurul'da, AK Parti'nin, ‘Meclis'in, çalışmalarına gelecek hafta ara vermesine, Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın da gündemin ön sırasına alınmasına' ilişkin grup önerisi kabul edildi.
Buna göre, bugün 12 uluslararası anlaşmanın onaylanmasına ilişkin tasarılar ile araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesine ilişkin tasarı görüşülecek. Bu tasarı, ‘temel kanun' olarak ele alınacak.
TBMM Genel Kurulu, bugün çalışmalarını tamamlaması halinde 2-4 Şubat tarihlerinde toplanmayacak.
Öneri hakkında konuşan AK Parti Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu, bugün 12 uluslararası anlaşmanın onaylanmasına ilişkin tasarılar ile araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesine ilişkin tasarıyı görüşüp Meclis'in çalışmalarına bir hafta ara vermeyi planladıklarını söyledi.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talebi üzerine AK Parti, Meclis Başkanı ve başkanı AK Partili olan ihtisas komisyonlarının, parlamenter sistemi cebren ve kasten ilga etmekle meşgul olduklarını iddia etti.
Erdoğan'ın kaymakamlarla yaptığı toplantıda verdiği talimatlara bakıldığında, başkanlık sistemine geçmek için yapılması gereken ilk işin, parlamenter sistemi çökmüş gibi göstermek olduğunu belirten Özel, şöyle konuştu:
"Meclis'te kabul edilen 5 torba tasarı da sadece Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşüldü. O tasarıların diğer komisyonlarda da görüşülmesi gerekirdi ancak görüşülmedi. Diğer ihtisas komisyonları, 'iş yükümüz çok' diyerek tasarıları görüşmedi. Komisyonlar toplantıya çağrılmadan 'iş yükümüz çok' demek, parlamentoyu tıkamak, işlevsiz kılmak için yapılıyor. 550 milletvekiline hakaret ediliyor, adı konmamış sivil darbe yapılıyor. İçişleri Komisyonu'nda görüşülecek konuyu Plan ve Bütçe'de görüşüyorsunuz. Bu komisyonu, AKP'nin 25 milletvekiliyle alt Meclis, kanun üretim fabrikası, torba yasa üretimi ve paketleme merkezi haline getiriyorsunuz. Cumhurbaşkanı kaymakamlara, 'mevzuatı bir kenara bırakın, gerekirse HDP'li belediyeler ve paralelle mücadele için kanun manun aramayın' dedi. Cumhurbaşkanı'nın en önemli görevi, devletin organlarının birbiriyle uyum içinde çalışmasını sağlamak, kuvvetler ayrılığını temin etmek.
‘ERDOĞAN'I BAŞKAN ADAYI GÖSTERMEYECEĞİZ DEYİN'
AKP'li Fakıbaba, 'Biz başkanlığı Cumhurbaşkanı için değil, ülke için istiyoruz' dedi. O zaman gelin samimiyet testi yapalım, o zaman deyin ki 'Başkanlık sistemi olursa da biz Recep Tayyip Erdoğan'ı başkan adayı olarak göstermeyeceğiz, hatta mevcut Cumhurbaşkanı aday olamaz diye madde koyacağız'. Başkan, Kemal Kılıçdaroğlu olacak olsa da biz başkanlık sistemine karşıyız. 'Eğer Cumhurbaşkanı'nı halk seçerse Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında yetki çelişkileri ortaya çıkar, kriz çıkar' demiştik, Cumhurbaşkanı da bu sözlere 'Çok da güzel yürür, kriz çıkmaz' yanıtını vermişti."
AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı ise tali komisyonların tasarıları bazen görüştüğünü bazen de görüşmediğini söyledi.
"Buradan yola çıkarak büyük resim çıkarmaya çalışmak anlamlı değil" diyen Bostancı, AK Parti'nin 14 yıldır parlamenter sistem üzerinden performans ortaya koymaya çalıştığını söyledi.
Bostancı, "Mesele şu, biz bu parlamenter sistem üzerinden devam edebilir miyiz yoksa bir sistem değişikliğini tartışacak mıyız? Bakacağımız husus bu. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra o makamda bulunan kişinin herkesi temsil ettiğini unutmamak lazım. Özgür Bey, Sayın Cumhurbaşkanı'na çok takılmış bir siyasal aklı temsil ediyor. Bize, 'Başkanlığı tartışabiliriz, siz yeter ki Cumhurbaşkanı'nı aday olarak göstermeyin' diyor" diye konuştu.
‘BAŞKAN KILIÇDAROĞLU OLACAK OLSA DA BUNA KARŞIYIZ'
Sataşma gerekçesiyle kürsüye gelen CHP'li Özel, CHP'nin kişilerden bağımsız olarak parlamenter sistemi savunup, başkanlık sistemine karşı olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Başkan, Kemal Kılıçdaroğlu olacak olsa da buna karşıyız ama siz Sayın Cumhurbaşkanı'nın başkanlık hayalinin, hevesinin peşinde sürüklenen siyasi aklı temsil ettiğiniz için bize yaptığınız benzetmeyi aynen size iade ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanı, 'Bu darde Anayasasıdır' diyor. Etinden, sütünden, yağından yıllarca yararlandı. Ben Cumhurbaşkanı'nın darbe Anayasası'na 'evet' oyu verdiğini düşünüyordum. Bir gün canlı yayında sıkıştırdılar, 'hayır oyu verdim' dedi. Ben o sandığa baktım ve buradan soruyorum 'Sayın Cumhurbaşkanı 7 Kasım 1982'de hangi sandıkta oy kullandı ve o sandıkta kaç tane hayır oyu çıktı?' Bu cevabı sizden bekliyoruz."
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, kaymakamlara ‘Mevzuata, kanunlara uymayın' gibi tavsiyeleri olduğunu ancak kaymakamların buna uymayacağını düşündüğünü söyledi.
AK Parti'nin yıllardan beri MHP'ye, "Alparslan Türkeş de başkanlığı istiyordu" dediğini aktaran Akçay, "Erdoğan 1993'te başkanlık sistemiyle ilgili 'bu sistem özentidir' diyerek başkanlık sistemine karşı çıkmıştı. 'Biz Türkiye için istiyoruz' diyenler önce bu çelişkiyi ortadan kaldırmalıdır. MHP'nin ne programında ne de başka bir çalışmasında başkanlık sistemi yer almamıştır" dedi.
CİZRE GERGİNLİĞİ ARA VERİLMESİNE NEDEN OLDU
HDP Grup Başkanvekili Çağlar Demirel'in, Cizre'de yaşanan olayları gündeme getirmesi Genel Kurul'da tansiyonun yükselmesine neden oldu. Demirel'in kürsüdeki konuşması sırasında AK Partili milletvekilleriyle HDP'li milletvekilleri birbirlerine laf attı.
Gerginliğin artması üzerine TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın, birleşime ara verdi. Arada, AK Parti ve HDP'li milletvekilleri oturdukları yerden ayağa kalkarak milletvekili sıralarının önünde tartışmaya devam etti.