Ankara yönetimi yetkililerinin savaş suçu işledikleri iddiasıyla, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) başvuran siyasetçi Nurullah Ankut hakkında dava açıldı. İktidar üyelerini itibarsızlaştırmaya çalıştığı iddia edilen Ankut, savcının baskı altında olduğu için iddianame hazırladığını ve bu durumun davaya bakan hâkim tarafından dile getirildiğini söyledi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Suriye'ye giderken durdurulan MİT TIR'larının silah taşıdığının görüntülenmesi üzerine dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İçişleri Bakanı Efkan Ala ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı savaş suçu işledikleri iddiasıyla UCM'ye şikâyet eden Ankut hakkında dava açtı.
Hazırlanan iddianamede Ankut'un UCM'ye şikâyet dilekçesi göndererek ‘hakaret ettiği, iftira attığı ve suç uydurduğu' iddia edildi. Savcı, Ankut'un ‘Kamu görevlisine görevinden ötürü hakaret' suçlamasıyla yargılanmasını istedi ve "Türkiye, Roma Statüsü'ne taraf olmadığı için UCM'nin Türk yetkilileri yargılama yetkisi yok. Ankut bunu bildiği halde UCM'ye şikâyette bulunarak Erdoğan, Davutoğlu, Ala ve Fidan hakkında savaş suçlusu algısı oluşturmaya çalıştı" dedi. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın ülkesinde iç savaş çıkardığını savunan hatta kimyasal silah kullandığı imasında bulunan savcı iddianamede Özgür Suriye Ordusu içinse övgüye yer verdi.
Savcı iddianamede "İçinde silah olduğu iddia olunan ve Adana'da durdurulan TIR'lar yurtdışına çıkmadığından Roma Statüsü kapsamında kalan uluslararası hukukun ihlal edildiğinden bahis olunamaz. Dolayısıyla eylem savaş suçu olarak tanımlanamaz" ifadelerine yer verdi.
Hakkında dava açılan ve hâkim karşısına çıkan Nurullah Ankut, Sputnik'e yaptığı açıklamada, ‘savcının iktidar tarafından baskı altına alındığı için' hakkında iddianame hazırladığını söyledi. Yaptıkları başvurunun UCM tarafından ön incelemeye alındığını aktaran Ankut, Türkiye'de iktidarın savaş suçu işlediğini ve ülkeyi savaşa sokmaya çalıştıklarını ileri sürdü:
"Biliyorsunuz, Dışişleri Bakanlığında yaptıkları bir toplantı var, tapeleri basına yansıdı. Orada milleti de aldatarak, 4 kişi göndeririz 8 füze attırırız Türkiye'ye, Suriye bize saldırdı imajı oluştururuz ve bu sebeple Suriye'ye askeri olarak dalarız diye. Erdoğan'ın orada konuşması var: ‘Süleyman Şah Türbesi'ni bir imkân olarak değerlendirebiliriz.' Yani ‘IŞİD oraya saldırdı, biz de orayı koruma amacıyla askeri harekât başlattık Suriye topraklarında' gerekçesini oluşturabilmek için. Suriye'ye karşı Türkiye'nin savaşa sokulması derdinde bu insanlar."
Ankara yönetiminin 2011 yılından bu yana meşru Suriye hükümetine karşı faaliyetler yürüttüğünü söyleyen Ankut, "Birleşmiş Milletler'e üye bir hükümete karşı cihatçı terör örgütlerini her türden destekledi bunlar. Suriye'de şu an savaşan Özgür Suriye Ordusu, El Kaide, El Nusra, IŞİD gibi örgütlerin yüzde 90'ını oluşturan bölüm Suriye vatandaşı değil, dışarıdan toplanmış Ortaçağcılar. Bunların da çok önemli bir bölümü Türkiye üzerinden Suriye'ye geçtiler. Hiçbir kısıtlama olmaksızın çünkü sınırı kaldırıldı, Suriye-Türkiye sınırı kaldırıldı mevcut, şikâyetçi olduğumuz şahısların hükümeti tarafından. Suudi Arabistan'dan, Katar'dan gelen silahlar hava yoluyla Türkiye'ye indirildi, TIR'larla buradan cihatçı çetelere ulaştırılmak üzere karayoluyla yola çıkarıldı. Suriye topraklarında onlara teslim edildi bu silahlar. Savaşta yaralananları getirilip bizim sınır illerimizde tedavi gördüler. Türkiye'yi lojistik üs olarak kullandılar. Gelip dinlenip, yeniden savaşa katıldılar. Her türlü savaş suçunu, her gün işlemekteler" dedi.
‘ABD'Yİ DE ŞİKÂYET ETTİK, GERİ ÇEVİRDİLER'
Erdoğan ve diğer yetkililerin yargılanmasının çok zayıf bir olasılık olduğunu söyleyen Ankut, uluslararası mahkemelerin de bağımsız olmadıklarını söyledi. Mahkemelerin ABD ve AB'nin etkisi altında olduğunu savunan Ankut, "ABD her gün savaş suçu işliyor. ABD hakkında da UCM'ye şikâyette bulunduk, hemen geri çevirdiler" değerlendirmesinde bulundu.
Uzun bir savunma yaparak iddianameyi çökerttiklerini savunan Ankut, "Hatta hâkim bir ara şunu dedi: ‘Savcıya da acıyın, bu kadar perişan etmeyin. O insanın da böyle iddianameler oluştururken ne gibi sıkıntılar çektiğini düşünün' diye bize ihsasta bulundu. Yani o savcı da mecburen, bağımsız düşünemediği için, hukuki bir tavır koyamadığı için, ağır baskı altında olduğu için böyle bir iddianame düzenlediğini ihsas etti bize" ifadelerini kullandı.
Ağır suçlar işlediği iddiasıyla suç duyurusunda bulunmanın hakaret sayılmasının bugüne dek görülmemiş bir uygulama olduğunu söyleyen Ankut, "Bunların TIR'lar dolusu silahlar gönderdiği apaçık, belgelerle ortaya çıkmış durumda. Kendi yöneticilerinin itirafları var. Şu an Cumhurbaşkanlığı makamında oturan Tayyip Erdoğan'ın konuşması var: ‘O TIR'larda silah olsa ne yaza olmasa ne yazar' diye" dedi.
‘YARGILANACAKSINIZ DEDİĞİM İÇİN BİR SORUŞTURMA DAHA AÇTILAR'
Nurullah Ankut, bu davanın açılmasının ardından bir basın açıklaması yaparak ‘ilgili yetkilileri Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri önünde yargılayacaklarını' söylediği için hakkında ‘hakaret' ve ‘tehdit' suçlamasıyla bir soruşturma daha açıldığını kaydetti.
