Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu, İngiltere’nin başkenti Londra’ya giderken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Star gazetesinden Halime Kökçe’nin haberine göre Davutoğlu terör saldırıları dolayısıyla harabeye dönen şehirlerin yeniden imar edileceğini ve bazı il merkezlerinin taşınabileceğini söyledi. Bunların yanı sıra Davutoğlu yeni anayasa çalışmalarına, 'Barış İçin Akademisyenler'e ve Suriye kriziyle ilgili değerlendirmelerde de bulundu.
Davutoğlu, Bakanlar Kurulu’nda bu hafta görüşülecek olan terörle mücadele Master Planı’nın ‘operasyon öncesi, operasyon süreci ve operasyon sonrasında atılacak adımlar’ aşamalarından oluştuğunu söyledi. Silopi’de şu anda operasyon sürecinin büyük ölçüde tamamlandığını belirten Davutoğlu, “Ama eskiden olduğu gibi sokaklar temizlenip geri çekilmeyeceğiz, oralarda daha düzenli işleyen bir güvenlik söz konusu olacak. Sokağa çıkma yasağı bir müddet daha devam edecek. Sivil kayıpların en düşük seviyede tutulması için adım adım gidiliyor. Normalleşmenin önemli bir göstergesi olarak Habur açıldı. Bugün 2 bin TIR yola çıktı. Esnafın kayıpları karşılanacak. Yola çıkmadan önce Sur’a 5 milyon TL gönderdik” ifadelerini kullandı.
‘Kalıcı afet bölgesi’ tanımının ise doğru olmadığını söyleyen Davutoğlu, Diyarbakır’da Sur dışında hayatın sorunsuz aktığını ve ‘ilk defa bu kapsamda birlikte harekât yapan’ asker ve polisin koordinasyonunun mükemmel olduğunu belirtti. Hayat akışını normalleştirmek, ekonomik hayatı canlandırmak, buralardaki yeni güvenlik unsurlarıyla güvenliği sağlamak amacı taşıdıklarını söyleyen Davutoğlu şu ifadeleri kullandı:
'GEREKEN YERDE KENTSEL DÖNÜŞÜM YAPILACAK'
“Gerekirse yeni karakollar yapacağız. Gereken yerde kentsel dönüşüm yapacağız. Mesela Sur’da tarihi doku niteliği taşımayan, virane şeklindeki yapılar tasfiye edilip o tarihi dokuya uygun yapılar söz konusu olacak. Evlerin oturulacak hali kalmamış, evden eve duvarları kırarak geçişler yapmışlar. Bunları da tasfiye edip oranın insanca yaşanır hale gelmesi sağlanacak. İdari bazı tasarruflarımız olabilir. Cizre’nin ve Yüksekova’nın il merkezi haline dönüşmesi gibi. Dokuları buna çok uygun. Şırnak’ta Cizre’nin, Hakkari’de Yüksekova’nın durumu uygun. Bu anlamda Yüksekova havaalanı ve şehrin yayılması da dahil olmak üzere bunları da çalışıyoruz, idari yapı itibariyle. İl merkezinin değişmesi. Şırnak çok dar bir konumda. Halbuki Cizre çok geniş bir alan. Hakkari’nin genişlemesi zor, Yüksekova genişliyor fakat il yapılanmasına dönüşmediği için de bir güvenlik ya da hizmet alt yapısı olmuyor.”
'SUR'U BİZZAT TAKİP EDECEĞİM, CİZRE'DE GETTOLAR BİTECEK'
Bu kapsamda Sur’u da bizzat takip edeceğini ve rant olayına izin vermeyeceklerini söyleyen Davutoğlu şöyle devam etti: “Eski Mardin’in içi gibi, o orijinal Diyarbakır’ın mimarisi korunacak. Çevre ile Kültür Bakanımıza söyledim. Buralarla birlikte Mardin, Amasya, Konya gibi şehirlerde tarihi dokunun korunası için gerekiyorsa şehre özel Bakanlar Kurulu kararı ya da yasal düzenleme yaparız. Buraların terör odağı, virane yatağı olmasına izin vermeyeceğiz. Operasyon sonrasında çalışmalar başlayacak. Cizre’nin de eski mahalleleri, bu göçlerle viraneleşmiş getto, varoş şekline dönüşmüş yapıları tümüyle düzenlenecek.”
Öte yandan Davutoğlu, yeni anayasa için mutabakata varılabilirse bunun ’Tanzimat’tan bu yana da çağdaşlaşma tarihinin de en büyük adımı’ olacağını söyledi. Meselenin yüzde 70’inin psikolojik, yüzde 20’sinin siyasi irade, yüzde 5-10’unun da teknik detay düzeyinde olduğunu savunan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın meseleye dahil edilmesini ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 35. Olağan Kurultay’daki sözlerini de eleştirdi: “Mesela başka bir konjonktür olsaydı 20 sene önce bunu tartışıyor olsaydık muhtemelen MHP, başkanlık lehine konuşuyor olurdu. Sayın Cumhurbaşkanımızı meselenin içine çekmeyin. Mesela Kılıçdaroğlu’nun kurultaydaki açıklamaları üzücü. Halkın yüzde 52’sinin desteğini almış Cumhurbaşkanını sen dikta diye suçlarsan tartışmayı başlatmayız sürdürmeyiz. Kılıçdaroğlu’nun konuşması ve akademisyenlerin yayımladığı bildiri bir anda ortamı kutuplaştırdı. Tehlike burada. Anayasa konusunda ben bütün milletvekillerinin kendi vicdanlarıyla karar alacaklarını düşünüyorum. O aşamaya gelmeden başarmamız gereken husus en geniş mutabakatın sağlanmasıdır.”
Diğer taraftan Davutoğlu, Doğu’daki çatışmaların sona erdirilmesi için bildiri imzalayan akademisyenlere de tepkisini yineledi: “Ben bu metnin söylediği şeylerin sonucundan daha çok metnin arkasındaki zihniyeti deşifre etmeye çalıştım. Burada bir zihniyet sapması ve yanlış bir zihniyetin egemenliği var. Doğuda ve güneydoğuda bir devlet katliamı var ve hiç terör örgütü yok mu, olgusal gerçekliğe bu uyuyor mu, hiçbir akademisyenin bu olgusal gerekçeline uyuyor demesi mümkün değil. Bunun üzerine böyle gidersek ve bunu sorgularsak birçok akademisyeni özeleştiriye zorlamamız lazım. Bana bu konuda bir tek örnek ülke gösteremezler. Böyle bir defakto duruma kimse tahammül etmez.”
Bu arada Davutoğlu, ABD ile ‘ABD ile Suriye’deki gelişmeler konusunda ortak bir noktada buluşuldu mu?’ sorusuna şu yanıtı verdi: “ABD Genelkurmay Başkanı ve Başkan Barack Obama’ya da daha önce ifade ettim. Önemli olan Türkiye ile ABD’nin aynı perspektiften olaya bakmasını temin etmek. Yani eğer bir karşılıklı güvensizlik hali olursa bu her iki ülkenin de çıkarlarına aykırı. Bölgeye de en fazla zararı verecek olan husus budur.”