Ancak sanayi şimdiden, bunu saklamadan, Atlantik'in iki yakası arasındaki diyalogu Avrupa yasalarının etkinliğini azaltmak ve hatta bu kanunları değiştirmek için kullanıyor. LobbyControl'den Max Bank, "Transatlantik ekonomik diyalog kapsamında, büyük şirketler eskiden de kamu yararı pahasına kendi çıkarlarını savunmada başarılıydı" dedi.
KANIT OLARAK 6 OLAY SUNULDU
Max Bank, bağımsız Corporate Europe Observatory (CEO) örgütünden arkadaşlarıyla birlikte, TTIP karşıtlarının korkusunun çoktan gerçek olduğunu kanıtlayan 6 olayı örnek gösteriyor.
BASF, Audi, Merck ve Ford gibi işletmeler, düzenli olarak yöneticileri, etkili fikir alışverişinde bulunabilecekleri görüşmelere gönderiyor. TABD'ın internet sayfasında, bu sürece katılımının en önemli üstünlükleri arasında, "hükümetlerin üst düzey temsilcileriyle ilişkiler" ve "işletmeler için olumlu transatlantik ekonomik ilişkilerin iyileştirilmesinin hissedilir sonuçları" gösteriliyor.
'GÖRÜŞMELER RUTİN HALE GELDİ'
Şirketlerin kuşku uyandıran eylemlerine ilk örnek olarak, LobbyControl ve CEO araştırmacıları sözde elektronik atıklara ilişkin düzenlemenin geleceğini anlattı. AB, 1998 yılında, ilgili kanun tasarısında, elektrik aletlerde tehlikeli maddelerin kullanımını yasaklamayı planlıyordu. Ancak bu yasaktan büyük ölçüde etkilenen Amerikan şirketleri, TABD aracılığıyla buna karşı çıktı ve Çevre Müdürlüğü'nün bu niyetinin küresel ticaret için tehlikeli olduğuna işaret etti. Sonuç itibariyle Avrupa Komisyonu, bu alandaki taleplerini önemli ölçüde yumuşattı ve zehirli alev geciktiren maddelerine yönelik yasağın kabul edilmesi birkaç yıl aldı.
'MALİ KRİZ, ARTIK KİMSENİN DURUMU KONTROL EDEMEDİĞİNİ GÖSTERDİ'
Lobiciler açısından düzenleyici diyalog ayrıca, AB'nin mali kontrol kurallarını tasarladığı 2002'de de başarılıydı. Bu kurallar, Avrupa'da yan şirketlere sahip Amerikan şirketler için de geçerli olacaktı. Ancak Amerikan bankaları bu girişime sert bir biçimde karşı çıktı ve sonuçta Amerikalılar, Avrupalılar tarafından kabul edilen kendi denetleme kurumlarını oluşturdu.
'TRANSATLANTİK ÇALIŞMA GRUBU KURULACAK'
Bugün gönüllü olarak yapılan ve kuşku uyandıran, sonuç veren şeyler gelecekte bağlayıcı olacak. Bu bağlayıcılık, transatlantik bölgede serbest ticarete ilişkin anlaşmanın bir parçası oldu. Neredeyse her bir kanun tasarısı, ‘kudretli' Düzenleyici İşbirliği Konseyi'nin beğenisine sunulacak. Gelecekte, örneğin kimya, ilaç veya otomobil sanayisi için birkaç transatlantik çalışma grubu kurulacak. Yani sanayi çevreleri, ilgili prosedürlerin kolaylaştırılması yönünde kendi dileklerini artık ifade etmeyi başardı.
'LOBİCİLER KARARLARI ETKİLEYEBİLECEK'
LobbyControll'den Max Bank, "İşletmelerin lobicileri, her an karar alma sürecine müdahale etme imkanına sahip olacak. Üstelik bunu, teklifler politikacılara gelmeden önce yapabilecek" uyarısında bulundu.
Mali sektör de bu gelişmelere sevinir, çünkü devlet denetleme kurumlarının daha etkili ve daha kolay düzenleme kurallarını içerecek "canlı anlaşmayı" hazırlamasını bekliyor. İlgili bilgi, başta Deutsche Bank gibi şirketlerin TTIP ile ilgili çıkarlarını temsil eden Avrupa Servis Forumu'nun açıklamasında yer alıyor.