HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, Van'da düzenlediği 'özerklik mitingde' konuştu. İşte Demirtaş'ın açıklamalarının satır başları:
‘BİR TARAFTA CAN HESABI VAR BİR TARAFTA OY HESABI'
Büyük bir yalan ve iftira kampanyasıyla karşı karşıyayız. Biz canla başla didindik. Bir hafta sonra İmralı'ya gidilmesi lazım, gidilmedi. Günler geçti İmralı'ya gidilmedi. Niye gitmiyoruz dedik. Dediler bir sorun bir kriz var çözmeye çalışıyoruz. Saray'daki her şeyi tuzla buz etmiş masayı devirmiş, biz bu süreci yürütürsek HDP seçimden büyük bir başarı ile çıkacak ve biz de tek başımıza iktidar olamayacağız neyin müzakeresini etmeye çalışıyoruz demiş. Çevresindekiler ikna etmek istemiş ama hayır bitmiştir demiş. Bir taraftan can hesabı var bir tarafta da 7 Haziran seçim sandığı var. Sandık candan ağır gelmiş. Oylar candan tatlı gelmiş. Allah şahittir ki böyle işledi süreç. Biz yine de ısrar ettik. Gitmeliyiz ve bu süreci sonlandırmalıyız soksa Ortadoğu'daki gelişmeler bizi kasıp kavuracak dedik.
Kendisi başkanlık öneriyor biz de özerklik öneriyoruz. Bunu konuşarak müzakere etmemiz lazım. Bizi hiçe sayıp hiçleştirip, seçimde de baraj altında bırakarak tek adam yönetimine geçmek istedikleri netleşince biz çıktık o halde biz de seni başkan yaptırmayacağız dedik. Bakın süreç böyle işledi.
7 Haziran akşamı HDP'nin 80 vekille parlamentoya girmesi netleşince o zaman işler değişti. Zaten devirdiği masanın arkasından çatışmalı bir süreç kararını almıştı. 7 Haziran sonuçlarını görmek istiyordu. Yeniden savaş konseptine dönecekti. Savaş konsepti acilen hayata geçirildi. O gün bugündür 1 Kasım seçimleri sürecinde bombalamalar, suikastlar ve ölümlerle bunları yaşıyoruz.
‘HENDEK VE BARİKAT OLAYI BU SÜREÇTE ORTAYA ÇIKTI'
Bu hendek ve barikat olayı da bu süreçte ortaya çıktı. Hendeği ne biz kazdık ne de kazdırdık. Cizre'de 10 gün için de 16 sivil öldürüldü. O gün İçişleri Bakanı çıkıp öldürülen arasında sivil yok dedi. Savcı iddianame hazırladı öldürülen sivil dedi. Orada ne hendek ne barikat vardı. Süreci bitirdiniz, çözümü bitirdiniz bari askeri operasyon yapmayın dedik. Defalarca uyardık. Ben o dönemde Başkale'ye de Varto'ya da gittim. 10 tane miting yaptım.
Genç kardeşlerim sizlerin ne silah kullanmanızı ne barikat kazmanızı istiyoruz. Demokratik siyasette sizin hakkınızı savunabiliriz dedik. Görev bizimdir dedik ve bütün bölge mitinglerinde bu mesajı verdik. Ben o mesajları verirken onlar Ankara'da bana tehdit mesajları veriyordu. Ezeriz bitiririz bu hainleri mesajı veriyordu. Biz işi siyaset noktasında tutmaya çalıştıkça bunlar sürekli savaş noktasına getirmek için elinden geleni yaptılar.
Kürt sorununun tarihini uzun uzun anlatmaya gerek yok. Biz bu sorunları çözmek için kurulduk. Türk'ten de Kürt'ten de Alevi'den de Sünni'den de oy aldık. Biz barış dedikçe onlar savaş politikasında ısrar ettiler. Biz bıktık mı hayır vazgeçtik mi hayır. Bizlerin varoluş amacı budur. Gerekirse masada birbirimize bağıralım kıralım üzelim ama insanlarımız sokakta dağda birbirini öldürmesin. Askere de polise de gerillaya da yazık değil mi. Hepsinin acısı bizim ortak acımızsa savaşan güçlere bu işi bırakmayalım.
Son günlere kadar da biz müzakerelere dönülmesi için atak üstüne atak yaptık. DTK bildirgesi yayımladık. Çatışma zemininden siyaset zeminine dönebilir miyiz dedik. Bu işi silahsız bir alanda tartışmak istiyoruz dedik. DTK'nın deklerasyonunda yazıyor zaten bu metin eleştiriye açıktır. KCK'ye de hükümete de çağırı yaptık. Barikattaki direnişçilere de çağır yaptık. Bize verilen cevapları gördünüz. Bir anda vatan haini bölücü ilan edildik. Parti kapatılmalı dokunulmazlıkları kaldırılmalı sesleri yükselmeye başlandı. Konuşsan olmaz sussan olmaz, slogan atsan olmaz sokakta yürüsen olmaz dağa çıksan olmaz. Allah aşkına ne yapsın Kürtler ne yapsın?
‘HER GÜN BEBEKLER ÖLÜYOR'
Her gün bebekler ölüyor. Beyefendi çıkmış kaçak çay dediniz sizinle görüşmem ciddiyetsizliğini ortaya koyuyor. Biz senin kara kaşına gözüne hayran değiliz siyasetçiler konuşmayınca silahlar konuşuyor. Birbirimizi sevmek zorunda değiliz ama siyasi kanallar kapatılamaz. Siz diyalog kanallarını kapattıkça kan akıyor kan. Ellerinde güçlü bir medya var. Gazetecileri var, yalan dezenformasyonu üzerinden HDP'yi suçluyorlar.
Başkanlık ve diktatörlüğün önündeki tek engel sizlersiniz, biziz. Ülkede Anayasa yok. Anayasa askıda. Medya yok. Ya ülkenin cumhurbaşkanı çıkmış Meclis'e emir veriyor. Dokunulmazlıkları kaldırın diyor. Niye? Bunlar anayasaya aykırı davrandılar. Anayasa gereği sen Meclis'e ve yargıya bu emri veremezsin sen de suç işliyorsun. Bizim dokunulmazlığımız kalksın ama senin ki de diğerlerininki de kalksın. Hepimiz mahkemenin karşısına çıkalım.
Bak yargı senin elinde biz yine de korkmuyoruz. Siz de çıkıp, Bahçeli de çıksın mahkemenin önüne. Çok şükür yanlış bir şey yapmadık. Bana sorsa özerkliği savundun mu diyecek ben de savundum diyeceğim. Bu benim partimin politikası Türkiye için en uygun modeldir. Halkın direnişinin yanında oldun mu diyecekler yine olacağım diyeceğim.
Size ayakkabı kutularını doldurdunuz mu para sayma makinesini fır fır çevirdiniz mi diye soracaklar. Siz de çaldık yedik diyebilecek misiniz? Size dokunulmazlık lazım suçunuz günahınız büyük. Bizim koruyanımız önce yaradan sonra halkımızdır. Sizin sağladığınız dokunulmazlık olsa da olur olmasa da olur.
‘OLAN TÜRKİYE'NİN 20-30 YILINA OLUR'
Bundan bütün Türkiye zarar görür. Biz demokratik siyasetin umudunu büyütmek isterken yeniden barış için çaba sarf ederken siz çıkıp savaş derseniz halkın siyasete olan inancını toptan yok edersiniz. Bize bir şey olmaz. Ama Türkiye'nin önümüzdeki20-30 yılı kaybolur.
Bugün mahkemenin huzurunda hesap vermezsek mahkemeyi kübrada hepimiz hesap vereceğiz. Elbette hepimiz o büyük divana çıkacağız. Orada hiç birimizin dokunulmazlığı yok. Orada hiç birimizin zırhı yok. Yeryüzündeki sahte dokunulmazlıklara kimse sığınmasın.
Bu zor günler geçecek, oy uğruna, başkanlık adı altında kendi iktidarını güçlendirmek için uyguladıkları politikalar sona erecek. Fakat bizim vicdanlı insanların desteğine ihtiyacımız var. Batıdan da kardeşlik ve barış sesinin yükselmesi lazım.
Barışı savunmak için HDP'li olmaya, Kürt olmaya gerek yok, Türk olmaya gerek yok. İnsan olmak yeterlidir yeterli. Zor bir şey değil. Asla umudumuzu yitirmedik. Yarın barış olacakmış gibi heyecanımız umudumuz dipdiridir. Çılgınlaşmış bir iktidar, ne yapacağı belli olmayan bir iktidar karşısında da dimdik durmamız da gerekiyor. Bize başka seçenek bırakmıyorlar. Biz barış çağrısı yaptıkça her gün hakaretlerle tehditlerle karşılaşıyoruz.
Bekir Kaya başta olmak üzere Van'da çok sayıda arkadaşımıza ceza verdiler. Kendi kanununa aykırı davranıyor mahkeme. Çatak Belediye Başkanımız Evin Keve, öz yönetim talep etme ihtimali var diye tutuklandı. Bunların kime faydası olur ya. Barış olsun 15 yıl yatalım. Barış gelmez böyle. Yoksa biz yatarız. Parlamentodan atmak mı istiyorsunuz ben kendim istifa ederim yeter ki barış olsun. Ama bunlar barış getirmiyor. Bunlar sadece gençleri siyasetten uzaklaştıracak.
'15 YIL CEZA VERİNCE 15 BİN GENÇ SİYASETTEN UZAKLAŞIYOR'
Siz 15 yıl hapis cezası verince 15 bin genç siyasetten uzaklaşıyor. Adalet çökerse ki Türkiye'de enkaza dönüşmüş durumda, herkes adaleti başka yerde arar. Kimi dağda arar kimi silahta arar kimisi başka yerde arar. Yanlış yapıyorsunuz. Nasihatimizi dinler misiniz bilemem. Bütün olacakları görüyoruz ve buna göre uyarıyoruz. Siyasi sorumluluklarımız var. Biz seçilmişler olarak sizlere çözüm yolunu göstermek zorunayız. Bundan vazgeçmeden ısrarla bu anlayışı sürdürmek zorundayız. Bizi bu yoldan alıkoyarsanız hükümet ve devlet olarak başarılı olamazsınız.
Çok öldürebilirler, tankı topu şehir merkezlerinde kullanabilirler ama bunlar sonuç getirmez tam tersine büyütür. Ben Başbakana samimi bir şekilde sormak istiyorum. Cizre'de tam olarak ne yaparsanız biz kazandık diyeceksiniz? Orada zaferden anladığınız nedir? Yaptınız diyelim, 500 kişiyi, 10 bin kişiyi öldürdünüz, buna zafer mi diyeceksiniz? Nasıl bir çıkmaza gittiğinizin farkında değil misiniz? Gelin el ele verelim hendekten barikattan başlayarak sorunlarımızı tartışarak çözelim. Tankın ve topun var ama milyonlarca insanı öfkeyle kinle karşında bulursun. Zaten sen o kan deryasında böyle boğulursun. Bu yanlış politikanın sonu yoktur. Biz hendek barikat demiyoruz ama senin saldırıların anormaldir gel konuşalım diyoruz.
‘DAVUTOĞLU'YLA CANLI YAYINA ÇIKALIM'
Başbakanla canlı yayına çıkalım. Sen başkanlığı anlat ben özerkliği anlatayım. Ne zararı var? Niye korkuyorsun neden çekiliyorsun. Defalarca çağrı yaptım. Sen Genelkurmay Başkanı'nı Cizre'ye göndereceğine sen git Cizre'de insanları sen dinle. Seçime giren Genelkurmay Başkanı değil sensin.
İnanırsın inanmazsın ama kendi yurttaşınla diyalog kurabildiğini göster. O bizi tehdit ediyor. Hâlâ bizi oradan vatan hainliğiyle itham ediyor. Ben bunu Van halkına anlatıyorum ama istiyorum ki Karadeniz Ege duysun. Van halkı bizim nelerle uğraştığımızı iyi biliyor zaten. Hepinizden ricam şudur: Zahmetli zorlu günlerden geçiyoruz. Esnaf, köylü, işçi ev kadını sıkıntı yaşıyor. İşsizliği var yoksulluğu var bir de ekstradan ekonomik yükler var. Bunların hepsinin farkındayız. Bizim kabul edeceğimiz şeyler değil. Bunların hepsi çözülmesi gereken sorunlardır.
Ne yapmamızı istiyorlar, önümüzü ilikleyip önlerinde eğilip özür mü dileyelim?