İmralı Heyeti, düzenledikleri basın toplantısında gündemi değerlendirdi. HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, "Artık Öcalan'ın tecridi de değil, tecridin kaldırılması da değil, gelişmeler ve bunların keyfilik atına bu kadar çok çabuk binmeleri, artık Sayın Öcalan'ın özgürlüğünü acil bir gündem olarak önümüze koymuş bulunmaktadır. Eğer siz bu ülkede yeni bir anayasa istiyorsanız, eski anayasanın ve ona bağlı yasaların yarattığı bütün bu düşmanlaştırma zeminlerini ortadan kaldırmakla başlamalısınız. Niyetler amellere göredir ya da tersinden de okunabilir" dedi.
Sırrı Süreyya Önder şu ifadeleri kullandı: Ülkemizin genel durumuna baktığımızda, sözde yüzde 50 civarında oy almış bir hükümet gerçekliği var. Ama uygulamalarına telaşlarına baktığımızda bu hükümette yüzde 50 oy almış hükümet ve parti güveni göremiyoruz. Telaşlı, gergin, kızgın, öfke, kin nefret saçan bir hükümet gerçekliği var. Bu yüzde 50 bir tek pervasızlıklarında kanun tanımazlıklarında kendilerine müstenit (dayanak) olarak kabul ediyorlar. Yüzde 50 oy almış hükümetin özgüveninden zerrece eser yok. Bu ülkenin barışı için barışını dinamitlemek için yapılmayacak tek şey ne derseniz? Sayın Öcalan üzerinde müzakere sürecinde hükümet ile mutabık kaldığımız sekretaryasının dağıtılması, müzakereden vazgeçtim diyalog yollarının bile kapatılması, ondan da hadi diyelim ki vazgeçtik. Sayın Öcalan'ın tekrar o 4 metrekarelik hücre koşullarına, tecrit koşullarına geri gönderilmesi diye cevaplarlar.
'FINDIK KADAR BEYNİN MAHSULÜ LAFLAR'
Hükümet psikolojik harp aygıtları ile ürettiği, dolaşıma soktuğu, Sayın Öcalan üzerinde geliştirdiği tezviratları, kendi eliyle yıkmış oldu. Sayın Öcalan ile halkını, örgütünü karşı karşıya getirmek gibi fındık kadar bir beynin mahsulü lafları dolaşıma sokuyorlardı. Bugün Sayın Öcalan üzerinde bir tecrit geliştirmek onun can güvenliği ve sağlık koşulları hakkında kendi halkını, örgütünü endişeye sürüklemek savaşa davetiye çıkarmaktır. Hükümetin bu yanlıştan ve hepimize toplumsal maliyeti, çok büyük olabilecek gelişmelerden korunmak için bir an önce durumu eski koşullarına getirmesi ve bu konuda kamuoyunu acil ve net bir şekilde bilgilendirmesi gerekmektedir. Sanırım herkes şu konuda hemfikir; siyasi temsilciler hükümet yetkilileri ne diyecek? Merakla bekliyoruz. Bugüne kadar hep Sayın Öcalan üzerinden 'o aslında barış istiyor, o gelişmeleri iyi görüyor'. Bizi kastederek 'Bunlar gitse sopayla kovalar' gibi onu ayrı bir yere koyup mümtaz bir kıymet atfediyorlardı.
Bugün onun müzakere ve özgürlük koşulları daha geliştirilmesi gerekirken daha geriye götürülmesi artık savaşı kimin istediği, savaş ve düşman olmadan bu hükümetin bu ülkeyi idare kabiliyetinin olmadığı ayan beyan ortaya çıkmıştır. Bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit, toplumsal barışımızın ve ortak geleceğimizin arasına Marmara Denizi kadar bir hendek kazmış olma anlamına gelir. Marmara Denizi kadar! Sizin basit bir hezeyan veya pervasızlık ile kazıdığını bu hendek daha sonra kapatılması için çok büyük emek ve çabayı gerektirecek.
‘İMRALI HEYETİ OLARAK HÜKÜMETE VERDİĞİNİZ SÖZLERİNİZİ YERİNE GETİRİN DİYORUZ'
İmralı heyeti olarak hükümete şunu söylüyoruz: En basit, ahlaki tutumunuza bir an önce geri tutun. Verdiğiniz sözlerinizi yerine getirin. Sekretarya sizin bizzat önerdiğiniz, düzenlediğiniz, kalıcılığını taahhüt ettiğiniz bir kurumdur. Bunu kafanıza göre eğip bükemezsiniz. Sayın Öcalan bölgeye, bölgedeki kaosa getirilebilecek en insani ve en nitelikli çözüm önermelerinin sahibidir. Hükümet temsilcileri de bizzat teyit etmişlerdir.