İran — Suudi Arabistan arasındaki diplomatik gerilimin bölge coğrafyasında ekonomiye ve özellikle petrol fiyatlarına etkisi krizin başka bir boyutunu oluşturuyor. ALB Menkul Değerler Analisti Enver Erkan, iki ülke arasında yaşanan krizin petrol fiyatlarına etkilerini yorumladı.
‘FİYATLARDAKİ DÜŞÜŞÜN TEMEL NEDENİ KÜRESEL ÜRETİM BOLLUĞU’
"Yılbaşından sonra, yani krizin ilk patlak verdiği dönemden itibaren petrol fiyatlarının tepkisine baktığımızda, brent petrolün ilk etapta verdiği yukarı yönlü anlık reaksiyondan sonra bunun devamının gelmediğini görüyoruz. Petrol fiyatlarının bu kadar zayıf kalmasına neden olan en önemli etken, küresel üretim bolluğu olarak görülüyor. Şu anda bu hikayeyi değiştirecek etkide bulunan herhangi bir durumun yansımalarını görmediğimiz için, petrolde de zayıf seyir devam ediyor.”
‘SICAK ÇATIŞMA RİSKİ PETROL FİYATLARINI YÜKSELTİR’
Erkan'a göre, iki ülke arasındaki krizin dozu yükselir ve sıcak çatışma sinyalleri verilirse, petrol şoklarının yaşanması muhtemel:
"Şu anda İran ve Suudi Arabistan arasındaki gerginlik oldukça stabil bir durumda. Bunun bir üst boyutu da tabii ki iki ülke arasında sıcak çatışma belirtilerinin ortaya çıkması olacaktır. Eğer ki böyle bir durum olursa, aynı Körfez Savaşı dönemindeki gibi, petrol şoklarının yaşanması olası. Bir çatışma riski ortaya çıkarsa petrol fiyatlarında yukarı yönlü bir etki olacaktır. Ancak krizi diplomatik yollarla çözme yoluna gidilirse petrol fiyatlarında ciddi bir yükseliş görmeyeceğiz, aksine zayıf seyrin devam ettiğini göreceğiz.”
‘TÜM BÖLGE COĞRAFYASI EKONOMİK OLARAK OLUMSUZ ETKİLENİR’
Suudi Arabistan'ın ekonomisinin petroldeki düşüşten etkilendiğinin altını çizen Erkan, yaptırımların kalkmasıyla birlikte İran'ın petrol fiyatına ciddi bir arz pompalaması tehlikesinin ortaya çıktığını ifade etti:
"Konjonktürel açıdan normalde Suudi Arabistan ve ABD aynı kutuplarda yer alan iki ülkeydi. Fakat İran'ın nükleer programa ilişkin büyük devletlerle yaptığı anlaşma sonrasında ABD-İran yakınlaşması dikkati çekiyor. Ayrıca yaptırımların kalkmasıyla birlikte İran'ın petrol fiyatına ciddi bir arz pompalaması tehlikesi ortaya çıktı. Bu ülkeler gelirlerinin yüzde 70'inden fazlasını petrolden elde ediyor. Bu durumda da normalde çok düşük petrol fiyatlarına razı olan Suudi Arabistan'da biraz beklenmeyen bir etki oluştu, ülke ekonomisi ciddi anlamda zarar görmeye başladı. Yansımalarını ilk defa KDV uygulamasına geçilmesi ve akaryakıta yapılan yüzde 50'ye yakın zamlarla bunu gördük. Bu iki ülke, petrol piyasalarında da birbirlerinin en büyük rakibi. Suudi Arabistan sırf bu pazar payını İran'a kaptırmamak adına çok ciddi fiyatlara razı görünüyor."
‘PETROL FİYATLARI ARTIK ORTODOĞU'DAKİ RİSKLERE KARŞI DUYARSIZ’
Erkan, petrol fiyatlarının Ortadoğu'daki jeopolitik risklere karşı eskisi kadar duyarlı olmadığının da altını çizdi.
"Ortadoğu'daki en büyük jeopolitik risk, iç savaş ve terör" diyen Erkan, bölgedeki istikrarsızlık durumunda fiyatların yükselmesi gerekirken, brent petrolün değer kaybettiğine dikkat çekti:
"Özellikle bunun zirve yapmış olduğu 2014 yılı ikinci yarısından itibaren petrol fiyatlarında çok ciddi düşüş olduğunu görüyoruz. Normalde olması beklenen bölgedeki bir istikrarsızlık durumunda fiyatların yükselmesidir. Özellikle petrol üreticisi ülkelerin ciddi arz pompalamalarıyla beraber son dönemde petrol savaşlarında pazar payı biraz daha öncelikli bir duruma geldi. Haliyle ülkeler de pazar paylarını korumak adına, OPEC üyeleri haricinde, petrolü rekor seviyelerde üretmeye devam ediyorlar. Suudi Arabistan da bunların başında geliyor."