CHP'li Emir, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na verdiği soru önergesinde; Rusya savaş uçağının düşürülmesinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan itibaren komşu ülkelerle çatışmasızlık prensibine dayalı ‘hassas denge' üzerinden yürütülen dış politikasının, ters yüz edilmesine yol açtığını, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının, yeni bir dönemin başlangıcının en net işareti olduğunu kaydetti. Emir, önergesinde şöyle dedi:
‘ÇELİŞKİLİ AÇIKLAMALAR DİKKAT ÇEKİCİ'
Hatırlanacağı üzere 24 Kasım 2015 günü saat 09.20 sıralarında Hatay Yayladağı bölgesinde Türk Hava Sahası'nı ihlal ettiği için saat 09.24'te düşürülen uçağa ilişkin ilk açıklama, saat 10.45'te Anadolu Ajansı'nın (AA), Cumhurbaşkanlığı kaynaklarına dayandırarak verdiği haberle geldi. Tek cümlelik haber, 'Cumhurbaşkanlığı kaynakları, Türkiye'nin hava sahasını ihlal ettiği ve uyarılara da aldırmadığı için angajman kuralları çerçevesinde düşürülen uçağın Su-24 tipi Rus uçağı olduğunu kaydetti' şeklindeydi. Cumhurbaşkanlığı kaynakları vurulan uçağın Rusya'ya ait olduğu bilgisini net vermekteydi. Saat 10.55'te yani Cumhurbaşkanlığı açıklamasından 10 dakika sonra ise Genelkurmay Başkanlığı'ndan bir açıklama geldi ve '24 Kasım 2015 tarihinde saat 09.20 civarında Hatay Yayladağı bölgesinde Türk Hava Sahasını ihlal eden milliyeti bilinmeyen bir uçak defalarca (beş dakika içerisinde 10 kez) ikaz edilmesine rağmen Türk Hava Sahasını ihlal etmiştir. Söz konusu uçağa angajman kuralları çerçevesinde 24 Kasım 2015 saat 09.24'te bölgede hava devriye görevinde bulunan iki adet F-16 uçağımız tarafından müdahalede bulunulmuştur' denildi. Bu açıklamada, uçağı vuran kurumumuzun, uçağa ilişkin 'milliyeti bilinmeyen' ifadesini kullanması dikkat çekiciydi.
'GENELKURMAY'DA BULUNMAYAN BİLGİ CUMHURBAŞKANLIĞI'NDA'
Önergesinde, yaşanan bu gelişmelerin, askeri bir konuda Genelkurmay Başkanlığı'nda bulunmayan bir bilginin Cumhurbaşkanlığı'nda olduğunun kanıtı olduğunu vurgulayan CHP'li
Emir, şöyle devam etti:
CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, bu bilgilere bağlı olarak Başbakan Ahmet Davutoğlu'ndan şu sorularına yanıt istedi:
‘İSTİHBARAT HANGİ KURUMDAN ALINDI?'
— Cumhurbaşkanlığı kaynakları, olaydan 21 dakika sonra AA üzerinden yaptığı açıklamada, düşürülen uçağın Rusya'ya ait olduğu bilgisini paylaşmış buna karşın olaydan 31 dakika sonra Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, ‘milliyeti bilinmeyen' ifadesi yer almamıştır. Bu durum, Cumhurbaşkanlığı'nın, olaya ilişkin istihbarat bilgisini Genelkurmay Başkanlığı'ndan almadığını göstermektedir. Cumhurbaşkanlığı'nın saat 10.45'te yaptığı açıklamaya hangi kurumdan alınan istihbarat kaynaklık etmiştir?
— Cumhurbaşkanlığı kaynakları, olaydan 42 dakika sonra yine AA üzerinden ikinci bir açıklama yapma gereği hissetmiş ve "Rus uçağı olduğunun tahmin edildiği" ifadesini kullanmıştır. Cumhurbaşkanlığı, sonradan da doğruluğu kesinleşen bir bilgiyi ikinci bir açıklamayla neden düzeltme gereği hissetmiştir?
‘BİLGİ GES ÜZERİNDEN YANİ MİT'TEN Mİ?'
— Cumhurbaşkanlığı kaynakları, ilk açıklamasındaki ‘Rus uçağı' tespitini, 2012 yılında Genelkurmay'dan MİT'e devredilen, Türkiye'nin en yüksek kapasiteli elektronik istihbarat ve dinleme üssü Genelkurmay Elektronik Sistemleri (GES) üzerinden, yani MİT'ten aldığı bilgiye dayalı olarak mı açıklamıştır?
— MİT'in kontrolünde Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu ülkelerinden elektronik izleme yapabilme kapasitesine sahip GES üzerinden elde edilen bilgiler Genelkurmay Başkanlığı ile paylaşılmamakta mıdır?
‘MİT ÖNCEDEN BİLİYOR MUYDU?'
— GES üzerinden yapılan istihbarat çalışmasıyla daha kalkış aşamasında Suriye'deki uçakların hangi ülkeye ait oldukları da dahil birçok bilgisine ulaşılabileceği yönündeki görüşler dikkate alındığında, MİT, GES üzerinden söz konusu uçağın daha ilk kalkış anında Ruslara ait olduğu bilgisine sahip miydi? Sahipse, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın olaydan birkaç gün sonra yabancı bir televizyon kanalına yaptığı ‘Rus uçağı olduğunu bilseydik, belki uyarımızı farklı şekilde yapardık' açıklamasıyla çelişkili değil midir?
— Dış politikamızda tartışmasız tarihi bir kırılmaya neden olacak Rus uçağının düşürülmesi sonrası yapılan çelişkili açıklamalar, krizin ciddiyetsiz bir biçimde yönetildiğini ortaya koymakta mıdır?