‘İTTİFAKTAKİ BAZI ÜLKELERİN TERÖR ÖRGÜTLERİYLE BAĞLANTISI VAR’
Fehim Taştekin, ittifakı oluşturan bazı ülkelerin terör örgütleriyle bağlantıları olduğunu da belirterek “Özellikle Suudi Arabistan’ın, Kaide’nin doğuşundan başlayan cihatçı Selefi grupları besleyen bir geçmişi var. Bugün bunun bittiğine dair bir emare yok. Eğer Suudi Arabistan yeni bir sayfa açıp da, bundan sonra bu terör örgütleriyle mücadele edileceğini duyuruyorsa bu kayda değerdir. Ama bunu böyle olmadığını düşünmemiz için epeyce neden var. Irak’ta Sünnileri öne çıkarmak için bir Şii düşmanlığı körüklendiğinde, bunun sonucunda Irak El Kaide’si, arkasından da IŞİD palazlanmış oldu. Suriye’de baktığımız zaman yine IŞİD, Nusra ve buna benzer çok sayıda cihadist Selefi örgüt, Suudi Arabistan ve Katar’ın finansmanlığında palazlandı. Türkiye’nin de burada çok hayati rolü olduğunu biliyoruz. Suriye’de hâlihazırda siyasi çözüm sürecine de dâhil edilmek istenen ya da Suudi Arabistan’ın dâhil etmeye çalıştığı örgütlere baktığımız zaman, orada da ciddi bir problem var. Haliyle buradaki birlikteliğin, teröre karşı ortak cephe olmanın ötesinde, birazcık da İran’ı hedef alan, İran’ı bloke etmeye çalışan bir yönü olduğunu düşünüyorum. Mesele, IŞİD’le gerçek anlamda mücadelenin ötesinde, Suudi Arabistan’ın bir süreden beri yapmaya çalıştığı bir Sünni blok oluşturma çabasıdır” dedi.
İttifakı oluşturan gruplardan bazılarının, Suriye’deki gruplardan hangilerinin terörist hangilerinin ‘ılımlı’ olduğu konusunda anlaşamazken operasyon yapılacak ‘terör örgütü’ hedeflerini nasıl belirleyecekleri sorusuna Taştekin, “Suudi Arabistan’ın kafasında özellikle Şiiler, Şii örgütler terör örgütü. Vahhabi ideolojisinden beslenen ve terör icra eden tonlarca örgüt var. Onlar Suudi Arabistan için terör örgütü değil. Türkiye’nin kafasındaki terör örgütleri PKK, YPG, PYD vesaire. Bahreyn’in kafasında Şiiler var, orada Şii göstericiler var. Suudi Arabistan’ın kendi terör örgütü listesi son derece tuhaf. Ateistleri bile terörist olarak nitelendiren bir anlayış var ya da yönetime itiraz eden, yönetime karşı uluslararası ya da yerel herhangi bir örgütle bağlantı kuran herkes, Suudi Arabistan için teröristtir. Mısır için terörist olan İhvan’dır. İhvan Türkiye’nin müttefiki ve dostudur” yanıtını verdi.
İslam İttifakı’nın sorun ve düşmanlık üretebilecek potansiyele sahip olduğunu ve mezhepler arasındaki gerilimleri alevlendirebileceğini dile getiren Taştekin, “Yıllardır Körfez İşbirliği Konseyi askeri anlamda kendini göstermek için Yarımada Kalkanı icat etti, bir Arap NATO’su gibi ama kapasitesini görüyoruz. O kapasite ancak Bahreyn’de İnci Meydanı’nda anıtı yıkmaktan, oradaki göstericileri püskürtmekten başka bir kapasite gösterebilmiş değil. O yüzden ben bu tür koalisyonları çok ciddi sonuçlar getirecek ittifaklar olarak görmüyorum. Ayrıca sadece sorun çıkaracak, sadece Sünni – Şii dünyası arasındaki gerilimleri tırmandıracak, yeni düşmanlık retorikleri üretecek bir girişim olarak görüyorum” ifadelerini kullandı.
IRAK, İRAN, UMMAN NEDEN YOK?
Irak, İran, Suriye, Umman ve Cezayir’in, İslam İttifakı’nda yer almamalarını değerlendiren Taştekin İran, Irak ve Suriye’nin zaten hedef alınan ülkeler olduğunu ve ‘düşman’ kategorisinde görüldüklerini belirtti. Suudi Arabistan’ın, İran karşıtlığı üzerine bir dış politika yürüttüğünü ifade eden Taştekin, Irak’ın da Suriye gibi yine bu eksende değerlendirildiğini kaydetti.
Taştekin, Umman’ın ise tarafsız, arabulucu ülke pozisyonunu kendisine yakıştırdığı için, Şii – Sünni kavgasında yer almak istemediğini söyledi.
‘MEZHEP AÇIKLAMASI TAMAMEN YALAN’
İttifakın “Mezhepsel farklılık gözetilmeyecek” açıklamasını ‘tamamen yalan’ sözleriyle değerlendiren Taştekin, İran, Irak ve Suriye gibi ülkelerin ittifakta yer almamasının ne anlama geldiğinin net olduğunu söyledi. Irak ve İran’ın da yer aldığı bir blokun mezhep ayrımlarını minimize edeceğini anımsatan Taştekin, Suudi yetkililerin bütün demeçlerinin ve ülkenin bütün dış politika sicilinin kesin bir Şii karşıtlığı üzeri kurulu olduğunu, Yemen’de son derece mezhepçi bir savaş yürütüldüğünü belirtti.
İslam İttifakı’nın Suriye ve Irak’a nasıl bir etkide bulunacağı sorusunu yanıtlayan Taştekin, Türkiye’nin Irak konusunda bir ajandası olduğunu ifade ederek, Sünnileri öne çıkarmak isteyen bir takım girişimler bulunduğunu söyledi. Bu tür müdahalelerin savaşları daha keskin ve içinden çıkılmaz hale getirdiğini ifade eden Taştekin, bölgede bölünmelerin derinleştirildiğine dikkat çekti.