Brüksel'de önceki gün gerçekleşen Türkiye-Avrupa Birliği (AB) zirvesinde Suriyeli göçmenlerin AB ülkelerine akınını kontrol altına almak için birlikte çalışma ve işbirliği yapma konusunda uzlaşmaya varıldı. Şimdi asıl soru şu: Türkiye ile AB arasındaki süreç nasıl ilerleyecek?
TÜSİAD Uluslararası Koordinatörü ve AB Temsilcisi Bahadır Kaleağası bu iki görüşe de katılmayarak, uluslararası ilişkilerin pek çok yapıdan etkilediğini ancak bundan sonraki süreçte mülteci akınının ilişkilerde önemli rol oynayacağını söyledi.
'DÜNYAYA AÇIK BİR TOPLUM ÖNEMLİ'
"AB'nin kendi içinde de sorunlar var. Bir de vize serbestliği konusu var. Ülkenin küresel ekonomik rekabet gücü açısından, Türk toplumunun dünyaya açık olması önemli bir etkendir. Sadece iş insanlarıyla değil seyyahlarıyla, öğrencileriyle, sivil toplum gönüllüleriyle, turistleriyle her şekilde dünyaya açık bir toplum önemlidir. Ancak bunun için Türkiye'nin yapması gerekenler var. Örneğin kişisel verilerin korunması ile ilgili düzenlemeler, istihbari konular ve ya sınır güvenliği ile ilgili konular gibi. Uyması gereken, özgürlüğü ön planda tutması gereken pek çok düzenleme var."
'DEMOKRASİ EKONOMİK REFAHI DA ETKİLER'
Türkiye'nin AB'ye girip girmeyeceği belirsizliğini koruyor. Ancak daha önceki AB zirvelerinde en önemli koşul ifade özgürlüğüydü. Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklandığı bugünlerde konunun zirvede belirleyici olmaması pek çok kişi tarafından eleştirildi.
"Hiç şüphe yok ki medya özgürlüğü konusu tüm AB Komisyonu raporlarında tüm Avrupa Parlamentosu raporlarında yer aldı. Bu yeni bir sorun değil, ama son tutuklamalarla iyice çığırından çıktı. Bunlar Türkiye'nin yargı reformuna dönmesini gerektiriyor. Hükümet kuruldu ve güvenoyu aldı. Şimdi vaatlerini yerine getirip getirmeyeceğine hem AB hem de uluslararası ekonomik çevreler de bakıyor. Türkiye vatandaşlarının da ekonomik refahlarını ilgilendiren bir konudur demokrasi."