Bikdeli, Sputnik'in sorusu üzerine, "Gerçek şudur ki Türkiye ve Rusya iki dost ülkedir. Ve biz kesinlikle bu iki dost ülkenin işbirliğinden Suriye sorununu çözmek için yararlanmak istiyoruz. Her iki ülke bizim komşumuzdur, biz her iki ülkeyle de samimi ilişkilere sahibiz. Biz şundan eminiz ki her iki ülke de mantıklı politikalar üreterek bu sorunun üstesinden gelecektir" diye konuştu.
İran'ın politikalarını bir kişiyi destekleme seviyesine indirgemediğini belirten Bikdeli, "Burada farklı düşünce ve ihtilaf nerede? Buradaki fikir ayrılığımız şuradan başlıyor, biz diyoruz ki Suriye halkı kendi geleceğini —ki buna başkan seçimi de dahildir- kendisi belirlemelidir" dedi. Suriye krizinin halk ile devlet arasında bir ihtilaf olarak ortaya çıktığını ancak daha sonra bir kesimin eline silah alarak hükümeti devirmek için devlete karşı ayaklandığını söyleyen Bikdeli, şöyle konuştu:
"Suriye'de halkın devlete karşı ayaklanmasının başlamasıyla birlikte bir kesim eline silah alarak Libya'ya benzer bir şekilde bu ülkede hükümeti devirmeye çalıştı. Biz bu bölgedeki gelişmeleri yakından bildiğimizden ve takip ettiğimizden dolayı Suriye'deki gelişmeleri de ilk günden itibaren bu şekilde okuyup değerlendirdik. Biz Afganistan'da ve Irak'ta edindiğimiz bilgilere dayanarak şunu çok iyi biliyoruz; şayet Suriye'de devletin altyapısı yakılırsa Suriye'yi kurtarmak mümkün olmayacak. Bu şekilde Suriye'deki gelişmeler sadece bu ülkeye münhasır kalmayacaktır, bundan dolayıdır ki biz ilk günden itibaren Suriye'de cereyan eden terör akımına karşı tedbirleri almaya başladık. Biz esasen devlet sistemi konusunda tecrübeliyiz. Dolayısıyla hiçbir zaman politikalarımızı bir kişiyi desteklemek seviyesine indirgemiyoruz."
Saddam Hüseyin döneminde Irak ile İran'ın 8 yıl savaştığını ve İran'ın 250 bin kayıp verdiğini anımsatan Bikdeli, "ABD'liler Irak'a saldırdığında biz ‘Çok iyi bir fırsat, bunu değerlendirelim, Saddam'dan intikam alalım' diye düşünmedik. Biz o dönemde siyasetimizi Irak'la ilgili siyaset olarak ele aldık. Suriye'de de takip ettiğimiz politika bölgemizdeki ulus devletlerin kalıcı bir şekilde devam etmesine dayalıdır. Gerçek şudur ki Suriye'de terör ile IŞİD aracılığıyla devleti ve hükümeti yok edebilirlerse eminim ki aynı unsurları kullanarak diğer ülkelerde de bunu başaracaklardır" diye konuştu.
‘IŞİD'İN BAŞARILI OLMASI DEMEK BÖLGENİN BÖLÜNMESİ DEMEK'
"Şunu sormak istiyorum; bir ülkedeki magandaların eline silah vererek siz gelin devleti yok edin demek doğru bir şey mi acaba? Aynı mantıkla İran veya Türkiye'de faaliyet gösteren teröristlere silah verilse biz bunu destekler miyiz?" diye soran Bikdeli, şöyle devam etti:
"Neden Batılılar Suudi Arabistan'ın muhaliflerinin eline silah vermiyor? Neden Bahreyn hükümetine karşı olan kişilerin eline silah verilmiyor? Esasen cevabı bizim için belli olan sorulardır bunlar. Bölgemizde cereyan eden bu plan hiçbir şekilde yabancıların isteği doğrultusunda başarıya ulaşmamalı. IŞİD'in başarılı olması demek Suriye'nin bölünmesi demek. Suriye'nin bölünmesi ise bölgemizin bölünmesi demek."
Suriye'nin bölünmesine karşı çıkılması gerektiğini vurgulayan Bikdeli, "Suriye'de biz buna direnmezsek bizim çocuklarımız, torunlarımızın kendi topraklarına sahip olmaları için savaşmaları gerekecek. Suriye'de şu anda bizim ödediğimiz bedel esasen tüm bölge halkları ve ülkelerinin el ele verip beraber karşılamaları gereken bir bedeldir. Dış güçler ve unsurlar burada da aramıza nifak sokup bizi ayırmaya çalışıyorlar. Biz burada bir masanın iki tarafında oturmuyoruz, temelde farklı düşüncelere sahip değiliz. Bizim politikalarımızı kişiler seviyesine indirgemememiz lazım" diye konuştu.
‘TÜRKİYE VE RUSYA'NIN İŞBİRLİĞİNDEN YARARLANMAK İSTİYORUZ'
Bikdeli, Suriye sınırında bir Rus savaş uçağının Türkiye tarafından düşürülmesi konusunda ise "Türkiye-Suriye sınırında Rusya uçağının düşürülmesi olayı da şu anda Suriye'de cereyan eden gelişmelerin bir yan ürünüdür. Bu olay şunu bize gösteriyor ki şayet bu bölgede barışın ve istikrarın sağlanması için çaba göstermezsek isteğimizin dışında nahoş bazı gelişmelerle karşılaşabiliriz" dedi. Suriye krizinin, ülkeler arasındaki düşmanlığı geliştirdiğini, Suriye'deki savaşı esas yönetenlerin en büyük amacının da bu olduğunu kaydeden Bikdeli, "Gerçek şudur ki Türkiye ve Rusya iki dost ülkedir. Ve biz kesinlikle bu iki dost ülkenin işbirliğinden Suriye sorununu çözmek için yararlanmak istiyoruz. Her iki ülke bizim komşumuzdur, biz her iki ülkeyle de samimi ilişkilere sahibiz. Biz şundan eminiz ki her iki ülke de mantıklı politikalar üreterek bu sorunun üstesinden gelecektir" diye konuştu.
Bikdeli, Suriye'de bulunan İran askerleri konusunda ise "Bizim Suriye'deki varlığımız danışmanlık seviyesindedir. Ülkeler arasında askeri alanda işbirlikleri dünyada çok olağanüstü bir olay değildir. İran'ın askeri unsurları danışmanlık çerçevesinde orada bulunmaktadır" dedi.
‘SURİYE'DE DEVLET YAPISINA HALK KARAR VERMELİ'
Suriye'de federatif bir yapıya sıcak bakıp bakmayacakları sorusu üzerine ise Bikdeli, "Suriye'deki devlet yapısı, sizlerin bizlerin özellikle üzerinde durması gereken bir konudur ki o da şudur Suriye halkı ona karar vermelidir. Buna karşı dünyanın bu köşesinde bazı güçler bir araya gelerek, falan ülkede böyle bir devlet yapısı, böyle şekil alsın diye karar verecek olursa böyle bir mekanizma ortaya çıkacak olursa bu doğru bir mekanizma olmayacaktır" diye konuştu.
İran'ın YPG'yi terör örgütü olarak kabul edip etmeyeceği sorusuna net bir yanıt vermeyen Bikdeli, "Suriye'de şu anda karşılaştığımız en önemli konu şudur: Orada bir karmaşa söz konusu. Bizim en önemli önceliğimiz orada ateşkesin sağlanması ve bunun için yardımcı olmamızdır. Aynı şekilde bu ülkede gerçekleşen olaylara ve gelişmelere karşı cevap verebilirlik yetisine sahip bir hükümetin var oluşudur. Ve bu desteklerle Allah'ın izniyle bu sorunun çözümü için önemli adımlar atmamız lazım. Sizin de söylediğiniz gibi bu gruplar çerçevesinde bir durum oluştu ve bu gruplar çerçevesinde Suriye'deki unsurların terörist olup olmadığına karar verilmesidir. Dolayısıyla bekleyip göreceğiz inşallah çalışmalarımızın sonu ne olacak" diye konuştu.