Bayburt Üniversitesi 2015-2016 Akademik Yılı Açılış Töreni Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleşti. Tören öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Temel İslam Bilimleri alanında fahri doktora unvanı takdim edildi.
Bilgi ile tasnifin bugün gerçekliğini çok daha güçlü muhafaza ettiğini, küreselleşme ile bilgi ve iletişim teknolojilerindeki yeniliklerin ekonomik ve sosyal hayatı, toplumun tüm kesimlerini etkisi altına aldığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bilgiye ulaşmanın kolaylaştığı, bilginin yaygınlaştığı bir dönemdeyiz. İnternet, televizyon, radyo, cep telefonları, uydu teknolojileri ve online iletişim araçları saniyeler içerisinde bir bilginin tüm dünyaya ulaşmasını sağlıyor. Bu durumun aynı zamanda ciddi bir bilgi kirliliğine yol açtığını biliyoruz. Yalan yanlış bilgiler, eksik ve tarafgir değerlendirmeler bir tık ile herkese ulaşabiliyor. Gezi olayları, 17-25 Aralık darbe girişiminde tecrübe ettiğimiz gibi bu imkânlar ihanet şebekelerinin elinde siyaset mühendisliklerinin, vesayet girişimlerinin aracı haline gelebiliyor. Yani neşter doktorun elinde hayat kurtarıyor ama bıçak katilin elinde insanın hayatına son veriyor. Bizlerin bir taraftan gelişen teknolojik imkanlardan azami ölçüde istifade ederken, diğer taraftan toplumu, aile fertlerimizi ve öğrencilerimizi koruyacak tedbirleri de alması şarttır.
Bilgiye ulaşmak önemlidir. Ancak çok daha önemlisi o bilginin niçin üretildiği, nasıl, nerede ve ne amaçla kullanıldığıdır. Gençlerimiz 140 karaktere sığdırılmış bir ifadeyle yetiniyor, ötesini araştırmıyor, ilmin membası olan kitabı, kütüphaneyi, tedrisi önemsiz görüyorsa, burada ciddi bir sorun var demektir. Tüm bilgi kaynağı sosyal medya olan, kendini ancak kısaltılmış cümle ve kelimelerle ifade edebilen bir nesil bizim özlemini çektiğimiz bilgiyi üretemez."
Yeni iletişim araçlarının etkin şekilde kullanılmasının önemli olduğunu, zaman zaman paylaşılan görüntü ve fotoğrafları eğlenceli bulduğunu, tebessümle bunları takip ettiğini aktaran Erdoğan, "Meseleyi bundan ibaret görüp asıl bilgi kaynaklarına yönelmezsek iletişim araçlarının esiri haline dönüşürüz. Sadece bu araçlar üzerinden sosyal, kültürel, eğitim hayatı inşa edilemez" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkesine ve milletine yabancı, kopuk, ideolojik şartlanmışlıkla gözü bağlı, hakareti, tahkir etmeyi eleştiri olarak gören bir anlayışın üniversiteleri ve ülkeyi ileri götüremeyeceğini belirterek, şöyle dedi:
"Zira eleştiri ayrıdır, cehalet, hakaret, tahkir etme ayrıdır. Eleştiri kırıp dökme değil imar etme, tamir etmedir. Çünkü hiçbir insan değer verdiği, kıymetli bulduğu şeyi kırmaya çalışmaz. Kişinin mensubu olduğu kültürü, toplumu eleştirmesiyle aşağılaması arasındaki fark artık birilerinin çok anlamlı bir şeklide üzerinde durması gereken bir durumdur. Kendi ülkesine, kendi milletine, o milletin tarihine, kültürüne, inancına hakaret edenler tamamen yabancılaşmış demektir, onlar milli değildir, onlar yerli değildir."
Bayburt Üniversitesinde düzenlenen ‘Son Yüzyıl Türkiye Medyasında Din Karşıtlığı Sempozyumu'nun temasının Türkiye'de uzun süreden beri sıkıntılı olan meselelerden biri olduğuna vurgu yapan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
'ÇOK ENTERESANDIR'
"İçinden geldiği milleti zorla dönüştürülmesi gereken bir kitle olarak gören anlayış yıllar boyu ülkemiz basınının hakim rengi olmuştur. Medya özgürlüğü kavramı çoğu zaman yanlış, hatalı bir şekilde bu toplumu var eden, ayakta tutan milli ve manevi değerlere hakaret hakkı olarak algılanmıştır. Bu ülkenin medyası darbelere giden süreçlerle ve darbe dönemlerinde ortaya koyduğu tutumla da utanç verici bir maziye, bir geçmişe sahiptir. Medyada rastladığımız çok enteresandır, 'Kurban Bayramı bu sene de hac mevsimine denk geldi', 'metroda, otobüste, uçakta namaz' türünden haberler hem cehaleti hem de hastalıklı bir bakış açısını yansıtır. Şecaat arz ederken sirkatin söyleme meselesi. Aynı tavrın bugün de devam ettiğini görüyoruz.
Osmanlı Türkçesinin, Ku'an ve siyer derslerinin seçmeli olarak okullarda okutulması tartışmalarında bunu hep gördük. Diyanet İşleri Başkanımızla ilgili tartışmalarda, bir önceki hükümette görev alan Aile Bakanımızla ilgili haberlerde bu sakat bakış açısını maalesef tekrar tekrar müşahede ettik. Bazı medya organlarının milletimizin değerlerine karşı takındığı düşmanca tavır üzerine hep birlikte durup düşünmemiz gerekir. Ben bu sempozyum vesilesiyle medya mensuplarımızın, üniversite öğrencilerimizin ve kıymetli akademisyenlerimizin bu önemli konuyu enine boyuna tartışacaklarına inanıyorum."