AB ile Türkiye arasında sığınmacılar konusunda gündemde olan eylem planına göre, AB Türkiye'ye mali yardım yapacak. Bunun karşılığında da Türkiye, sığınmacıların ülkede kalmasını ve Avrupa'ya geçişlerini engelleyecek. Ayrıca vizelerin kaldırılması süreci hızlandırılarak, yeni fasıllar açılacak. Eylem planı Türkiye'de tartışma yaratırken, CHP'li Didem Engin ve HDP'li Nazmi Gür konuyu Sputnik'e değerlendirdi.
CHP'Lİ ENGİN: SEÇİM ÖNCESİ ALGI YARATMA ADIMI
CHP İstanbul Milletvekili Didem Engin, AB Liderler Zirvesi'nde Türkiye ile prensipte varılan anlaşmanın zamanlamasının dikkat çekici olduğunu belirterek, bunu AKP'nin seçim öncesi Türkiye'de algı yaratma adımı olduğunu söyledi. Engin, "Sanki AB ile ilişkilerin düzelmiş olduğu, farklı birkaç tane faslın Türkiye'nin tam üyeliğiyle ilgili açılmış olduğu, AB ile ilişkilerin daha iyi bir düzeye geldiği gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor" dedi. Bunun aslında gerçeklikten çok uzak bir durum olduğunu kaydeden Engin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu tabi ki AB devletlerinin aslında işine geliyor. Çünkü çok ciddi miktarda bir mülteci akını söz konusu. Olabildiğince çok bu mülteciyi AB'ye üye ülkelerden uzak tutma, Türkiye'de bunların kalmaları konusunda bir anlaşma yapılması ve bunun karşılığında belli bir miktarda finansal yardımla bunun müzakere edilmesi konusu bence son derece yanlış. Türkiye açısından yanlış bir adım. Çünkü bunun toplumsal ve sosyal bir etki boyutu var. Bizler de bunu şu an öngöremiyoruz. Yani Türkiye'nin yapmaya çalıştığı anlaşmanın sosyal ve toplumsal anlamda Türkiye'ye maliyetinin ne olacağı konusunda şu anda hiç birimizin bir fikri yok. Sadece seçim öncesinde apar topar atılan bir adım. Sanki AB ile Türkiye'nin ilişkilerinin daha olumlu hale geldiği yönünde bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Diğer taraftan aslında AB'nin Türkiye'yi bir Ortadoğu ülkesi olarak gördüğü ve hiçbir zaman da AB'ye tam üye bir ülke olarak görmeyeceğinin de bir kanıtı bence bu. Aslında Türkiye'nin politikaları bir şekilde bu yöne doğru götürüyor Türkiye'nin AB müzakere sürecini. Dolayısıyla mülteci sorununu olabildiğince AB'den uzak tutmaya çalışıp bunun toplumsal ve sosyal yükünü Türkiye'nin üzerine bırakmaya yönelik bir çaba olarak görüyorum."
‘MÜLTECİLERİN TÜRKİYE’DEKİ SOSYAL ETKİSİ İNCELENMELİ’
CHP'li Didem Engin, öncelikle Türkiye'nin böyle bir anlaşmayı imzalaması halinde nasıl bir etkiyle karşılaşacağının iyi bir analiz edilmesi gerektiğini kaydetti. Türkiye'de Suriyeli sığınmacılarla ilgili önümüzdeki yıllara yönelik sağlıklı bir planın yapılmamış olmasının büyük bir sorun olduğunu belirten Engin, bunun güvenlik, sağlık, eğitim gibi çok boyutlu bir konu olduğunu söyledi.
Engin, şunları söyledi:
"Gelen mülteciler de hemen ertesi günü dönecek mülteciler değil. Dolayısıyla 5-10 sene sonra bu durumun Türkiye için nasıl bir sosyal ve toplumsal etki yaratabileceği konusunun çok iyi irdelenmesi gerekir. Burada Türkiye'nin pazarlık yaptığı vize ve kapıların açılması gibi ciddi konuların müzakerelerde ele alınmaması gereken konular olduğunu düşünüyorum. Fasılların açılması konusu zaten Türkiye o fasıllarda yapması gerekeni yaptığı zaman açılacak. Dolayısıyla Suriyeli mülteciler gibi bir konu konuşulurken, ‘Biz kabul ederiz mültecileri, diğer taraftan siz 3-5 fasıl açın' şeklindeki yaklaşımı ben doğru bulmuyorum. Diğer taraftan vize konusunda AB Komisyonu Başkanı da 'Ankara'ya bedava bilet anlamına gelmiyor' şeklinde bir açıklama yaptı. Yani AB devletleri içerisinde de bir tartışma söz konusu, herkesin kabul ettiği bir şey değil, ortak bir nokta bulunmaya çalışılıyor. Tabi onlarında bir şekilde işine geliyor Türkiye'nin böyle bir konuyu şu an müzakere etmek istiyor olması.”
Türkiye'de geçici bir hükümetin iş başında olduğuna da dikkat çeken Engin, "Türkiye'nin geleceğini etkileyecek, belki önümüzdeki 10 senesini etkileyecek bir mevzu bu. Dolayısıyla böyle bir konuda geçici hükümetin adım atmasını doğru bulmuyorum. Çünkü bu enine boyuna tartışılması, çok iyi bir plan yapılması, etki analizinin çok iyi incelenmesi gereken bir konu" dedi.
HDP'Lİ GÜR: GEÇİCİ TEDBİRLER SORUNU ÇÖZMEZ
HDP Genel Başkan Yardımcısı Nazmi Gür, Türkiye'deki yasalara göre Türkiye'de mülteci olmadığını kaydetti. Gür, "Biliyorsunuz 2 milyon Suriyeli yaşıyor burada ama onlar Türk yasalarına göre bir kere yabancı sayılıyorlar. Dolayısıyla Türkiye, gelen Suriye yurttaşlarına uluslararası hukukun öngördüğü mültecilere ilişkin korumayı sağlamıyor. Birinci budur. Bu son derece önemlidir" dedi.
AB'nin bu göç dalgasından etkilenmemek için Türkiye'ye mali destek bulunması kimi siyasi tavizler vermesinin sorunun çözümüne katkı sağlamayacağını kaydeden Gür'e göre geçici pansuman tedbirlerle sorun çözülemez.
Çözüme katkı sağlayacak şeyin Türkiye'nin 4,5 yıldır Suriye'de sürdürdüğü politikasının radikal biçimde değiştirmesi olduğunu vurgulayan Gür, "Suriye'de gerçekten demokratik bir dönüşüm sağlanması için Türkiye’nin Suriye halkının iradesine saygı göstermesi ve oradaki radikal gruplara desteğini kesinlikle kesmesi gerekir. Bu aynı zamanda Suriye sorunun çözümü için de bir zemin oluşturabilir. Dolayısıyla bizce AB mülteci akınını durdurmak istiyorsa Türkiye'nin Suriye politikasını değiştirmek için Türkiye'ye ciddi biçimde baskı yapmalıdır" diye konuştu.
Suriye'de savaş yükseldikçe mültecilerin Avrupa'ya ve daha güvenli ülkelere gidişini hiç kimsenin önleyemeyeceğini kaydeden HDP'li Gür, "Zaten Türkiye burada yeterince sıkı önlemler almıyor ki. Büyük bir kısmı kendi olanaklarıyla, bir kısmı insan tüccarları eliyle Akdeniz'de boğulmayı göze alarak, sınırlarda ölmeyi göze alarak gidiyor. Onun için Türkiye'ye daha fazla para vermek ya da AB sürecinde tırnak içerisinde kimi kıyaklar yani Türkiye'ye tavizler verilmesi mülteci sorununu çözmez" dedi.
‘TÜRKİYE MÜLTECİLERİ SİLAH OLARAK KULLANIYOR’
Türkiye'nin mültecileri Avrupa'dan daha fazla taviz ve mali kaynak elde edebilmek için silah olarak kullandığını savunan HDP'li Gür, "Bir kere utanç verici olan bu. Hani bunlar bizim misafirlerimizdi, hani biz onlara gözümüz gibi bakıyorduk.
Uluslararası ilişkilerde bir silah olarak nasıl kullanabilir bu mültecileri? Böyle bir şey kabul edilebilir mi? Onun için AB'nin de sorunu böyle çözmeyeceğini düşünüyoruz. Biz onlara Brüksel'de söyledik. Yani “Mali kaynak gönderin ama mali kaynak gönderdikçe bu mültecileri Türkiye'de tutma olanağınız yoktur” dedik. Suriye sorunun çözümü gerekiyor. Bunun birinci şartı da Türkiye'nin Suriye politikasını değiştirmesidir. Bu konu, bu kadar açık ve net."