'AB, KOMŞULARIYLA İŞBİRLİĞİ YAPMALI'
ABD'nin işbirliği yaparak IŞİD'in Avrupa'ya sızmasını önlemek yerine, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a karşı askeri kampanyalarda ısrarcı olduğuna dikkat çeken Avusturyalı uzman, makalesinde şu ifadelere verdi:
"Suriye'deki savaş, Avrupa Birliği'ne sarsıcı bir darbe vurdu. Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Avrupa için, ikinci bir Marshall Planı'nın olmayacağını ve okyanus ötesinden gelecek hiçbir yardım elinin mülteci krizini çözemeyeceğini kabul etmeli. Zira ABD, işbirliğine giderek IŞİD'li teröristlerin Avrupa'ya sızmasını önlemek yerine, halen Esad'a karşı askeri kampanyalarda ısrarcı."
'NATO ASKERLERİ, TÜRKİYE-SURİYE SINIRINA KONUŞLANDIRILMALIYDI'
Stefan Haderer, "NATO, sanki 3'üncü Dünya Savaşı'nın eşiğindeymişiz gibi Baltık ve Karadeniz bölgesinde Rusya ile güç gösterisine girişiyor. Oysa NATO askerleri, o bölgeler yerine IŞİD'in serbestçe girip tüm kentleri yok ettiği ve Kürt nüfusunun hakim olduğu Suriye-Türkiye sınırına konuşlandırılmalıydı" yorumunu yaptı.
'ABD, ORTADOĞU'DA ETKİN BİR RUSYA'DAN KORKUYOR'
ERDOĞAN'A ELEŞTİRİ
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı da eleştiren Avusturyalı uzman, "Esad'ı kınayan herkes, Erdoğan'ın terörizmle mücadelede uyguladığı yetersiz çabalarına gözlerini kapatmaya hazır. Üstelik Kürtlere karşı uygulanan bu ‘cezanın' arkasında özellikle Erdoğan varken. Ama bu konu, Washington'u da Brükseli'i de pek endişelendirmiyor. İki taraf da diplomatik açıdan asgari düzeyde bile olsa hiçbir karşı tedbir almadı" ifadelerini kullandı.
Şimdiye kadar Avrupa'ya giriş yapan kişilerin kimlikleri ve geliş amaçlarının neredeyse hiç kontrol edilmediğine işaret eden Haderer, bu durumun hem Avrupa hem de Balkan ülkeleri için ekstra bir güvenlik tehdidi oluşturduğu uyarısı yaptı. Uzmana göre İngiltere ve Fransa, politikacıların medya aracılığıyla ‘insanlığa' seslendiği, diğer yandan ise aktif biçimde ya da kısmen aşırılıkçılara silah temininin desteklendiği Almanya ve Avusturya'ya kıyasla, sorunun daha çok farkında.
'AB'DE SİYASET ÇELİŞKİLERLE DOLDU'
AB'yi yakın zamanda meşruiyet krizinin beklediğini ileri süren Haderer, bu iddiasını birlik içerisindeki siyasetin çelişkilerle dolu olmasına bağlıyor:
"Avrupa halkı bir yandan Charlie Hebdo'ya Hz. Muhammed karikatürü nedeniyle yapılan terörist saldırının kurbanlarını anmak için sokakları dolduruyor ve bu endişe ile istasyonlarda insanların kişisel eşyalarının aranmasını talep ediyor. Diğer yandan da Schengen bölgesini korumak amacıyla getirilen olağanüstü dış politika koşullarına rağmen, AB Komisyou Başkanı Jean-Claude Juncker istiyor diye çok sayıda militan AB sınırları içerisine elini kolunu sallayarak girebiliyor."