'Dumankara' ve 'Emanet Şehir' grafik romanlarının senaryo yazarı Levent Cantek, Ankara üçlemesi projesinin üçüncü ve son kitabı ‘Uzak Şehir'i ekim ayında okurlarla buluşturmaya hazırlanıyor. Dumankara'da 1916 Ankara yangınıyla başlayan ve ‘Emanet Şehir'de 2. Dünya Savaşı yılları ile Demokrat Parti iktidarının arifesinde geçen bu üçleme, ‘Uzak Şehir'de günümüz Ankara'sına uzanacak. Levent Cantek'in ‘karanlık bir hikâye' diye bahsettiği son eseri, başkentin muhalif kenar mahallelerinde sınıf atlamaya çalışan bir karakteri konu alıyor. Kitabın çizimlerini ise Emanet Şehir'de olduğu gibi yine Berat Pekmezci üstleniyor.
Uzak Şehir'in senaryosu bitti: http://t.co/9OFDT1ANBx iş artık Berat'ta @babayaro pic.twitter.com/yN41fOZQio
— Levent Cantek (@LeventCantek) 2 Ağustos 2015
RS FM'de Süheyla Demir'in sunumuyla yayınlanan Radyo Sohbetleri programına konuk olan Levent Cantek, son kitabı Uzak Şehir'i ve grafik roman ile çizgi romanın edebiyat dünyasında ulaştığı noktayı anlattı.
Kendinizi tanıtır mısınız?
Uzunca bir süre üniversitede öğretim üyeliği yaptım. Sonra istifa ettim ve İletişim Yayınları'nda editörlük yapmaya başladım. Türkçe edebiyatta her ay üç ya da dört yeni kitap çıkarıyoruz. Hayatım sürekli okumakla geçiyor. Onun dışında hem akademik hayatım hem de özel ilgi alanım dolayısıyla çizgi roman ve mizahla ilgili çalışmalar yaptım. Yakın dönemde de senaryosunu yazdığım grafik romanlarım ‘Dumankara' ve ‘Emanet Şehir' çıktı. Ankara üçlemesi olan bu serinin ekim ayında ‘Uzak Şehir' isimli son bölümü yayınlanacak.
Çizgi roman ve grafik romanla ilgili çok sayıda çalışmanız var. Tanımlamayla başlayacak olursak, çizgi roman nedir?
'ÇİZGİ ROMANIN OKUR KİTLESİ ÇEŞİTLENDİ'
Çizgi romanın okur kitlesi kimler?
Çizgi roman, gazetelerden çıkıp kendi dergilerini yarattıktan sonra, başlangıç itibariyle 9-15 yaş arası erkek çocuklara hitap ediyordu. Sonra bu okurlar büyüdü ve çizgi roman okumaya devam etti. 14 yaş ve üzeri yaşlara da hitap edebilecek siyasi hikayeler çoğaldı. Çizerin ‘anlatıcı' yani ‘auteur' olarak kendi hikayesini ya da derdi olan bir şey anlatmaya başladığını düşünün. Dolayısıyla okur yaşı itibariyle çeşitlenme var. O yüzden çizgi roman herkese hitap edebilir. Mesela, Marjane Satrapi'nin ‘Persepolis' çizgi romanı, bir genç kızın büyüme hikayesini, 1980'lerde İran rejiminin yerleşmesini ve İran'dan kaçışını anlatıyor. Art Spiegelman, ‘Maus' çizgi romanında Nazi soykırımını hayvanlar üzerinden anlatır. Yani ‘Çizgi roman şunlara yöneliktir' diyemeyiz artık. Pek çok anlatım aracı ve pek çok popüler sanat gibi, ‘farklı okurlara farklı mecralarda ve biçimlerde hitap etmeyi başaran bir anlatım türüdür' demek daha doğru aslında.
'ERKEKLİK KRİZİ ÇİZGİ ROMANI DA ETKİLEDİ'
Peki çizgi romanın kadınları bir müddet dışladığı ya da içine alamadığı tespiti doğru mu sizce?
'GEÇİCİ BİR MODA DEĞİL'
Son zamanlarda dünyadaki genel tabloya paralel olarak Türkçede de çeviri ve özgün eser olarak çok sayıda çizgi roman yayınlandığını görüyoruz. Sizce bu geçici bir ‘trend' mi? Yoksa çizgi roman artık edebiyatta kendine sağlam bir kitle ve yer ediniyor mu?
Bence çizgi ve grafik roman, edebiyatta kalıcı bir kitleye ve yere sahip oluyor. Burada hem sevdiğim hem de bir misyoner gibi gelişmesi için çaba sarf ettiğim bir meseleden bahsediyoruz. O yüzden ‘geçici bir moda' gibi olduğunu düşünmüyorum. Bugün daha yaşlı bir çizgi roman okuru var. Daha derinlikli hikayeler anlatılmak zorunda. Grafik romanlar da kitapçılarda kitap okuruna uygun olarak var olma mücadelesi gösteriyorlar, bence alana itibar getiriyorlar. Bu, bence piyasayı daraltmayıp çeşitlendiriyor ve moda gibi değil. İngiltere, ABD ve Fransa'daki kitapçılarda artık grafik romanla ilgili reyonlar var. Grafik romandan sinema uyarlamaları yapılıyor ve festivallerde ödüller alıyorlar.
İLBAN ERTEM'DEN YENİ BİR ÇİZGİ ROMAN UYARLAMASI YOLDA
Türkiye'de post-modern edebiyat türünün en başarılı ve sevilen örneklerinden olan ‘Puslu Kıtalar Atlası'nın çizgi roman versiyonunun editörlüğünü yaptınız. İlban Ertem ile çalıştığınız bu eseri başarılı kılan yanlar nelerdi sizce?
İlban Ertem, sırf Puslu Kıtalar Atlası için çok uzun bir aradan sonra yeniden çizme kararı almıştı. İkinci eser de çok heyecan verici bir kitap olsa gerek. İpucu alabilir miyiz?
Onu söylemeyeyim şimdi, sürpriz olsun. Heyecanlı olacak ve insanlar sevinecekler diye düşünüyorum.
Kitapların, sinema versiyonları bazen hayal kırıklığı yaratır. Puslu Kıtalar Atlası'nin çizgi roman versiyonuna gelen tepkiler nasıldı?
Uyarlama söz konusu olduğunda insanları çok mutlu edemezsiniz. Orhan Gencebay'ın bir şarkısı var, ‘Ne söylesem bir eksik' diye. Tam'lık bir fantezidir, herkesi mutlu edemezsiniz. Ben burada şuna bakıyorum, İhsan Oktay Anar bu uyarlamada İlban Ertem ile yan yana yürüdü mi? Yürüdü. İlban Ertem bu işi yapmaktan mutlu oldu mu? Oldu. Ortaya çıkan sonuç, eleştiriler de övgüler de alabilir. Bence kitapta estetik olarak çok başarılı çizgiler var. Ben başarılı bir iş olduğunu düşünüyorum. Pek çok insana çalışkanlığı, sabrı, işçiliği, kendine hayran olmadan üretmeyi hatırlattığı için çok önemli buluyorum.
UZAK ŞEHİR, MUHALİF KENAR MAHALLE HİKAYESİ
Sizin eserlerinize gelecek olursak, Levent Cantek imzalı iki grafik roman var şu anda raflarda: Dumankara ve Emanet Şehir. Sanırım serinin üçüncüsü de yolda…
Bu bir Ankara üçlemesiydi. Birinci kitap Dumankara'da, 1915 Ankara yangınıyla başlayıp Ankara'nın çeşitli dönemlerinde geçen kısa kısa insan hikayeleri vardı. Emanet Şehir'de 1940lı yılların sonunda Ankara'daki politik ve kültürel dönüşüm sürecini, başarısız, zaafları olan bir yazarın etrafında dönen hikaye üzerinden anlattım. Üçüncü kitap Uzak Şehir ise, çok yakın bir tarihte geçecek. Aslında bir tarafıyla kenar mahallede geçen bir suç hikayesi. Şehrin yeraltısına ilişkin detayların olduğu, öte yandan da siyasileşmiş, muhalif bir kenar mahallede geçiyor. Ben ‘hard core' siyasi hikayeler anlatmam. Özellikle böyle bir ortamın içerisinde bu işlerle hiç ilgilenmeyen, sınıf atlamaya çalışan birisini anlatmayı tercih ederim. Olaylar onun yanında akıp gider, biz de onunla birlikte izleriz. Uzak Şehir'de yine çizer Berat Pekmezci ile çalıştık. Böylelikle Ankara üçlemesini tamamlamış olacağım. 2013'te başladığım bir hikayeyi nihayetlendirmiş olacağım.