Avrupa Birliği Bakanı Ali Haydar Konca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından erken seçim kararı alınmasının ardından Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında kurulan seçim hükümetinde AB Bakanlığı'na getirilmesinin ardından ilk basın toplantısını bugün düzenledi. Konca'nın basın toplantısına tüm basın-yayın kuruluşları davet edildi ve hiçbir gazeteciye akreditasyon uygulanmadı.
7 Haziran seçimlerindeki halk iradesinin koalisyon kurulmasını gerektirdiğini ancak "siyasi partilerin uzlaşmaz tavırları" ve "anayasa ve siyasi teamülleri hiçe sayan dış müdahaleler" dolayısıyla hükümet kurulamadığı için anayasa gereği seçim hükümeti kurulduğunu ifade etti. Konca, "içeride ve dışarıda yürüyen savaş konseptine karşı barış mücadelesinin temsili" ve "seçim güvenliği" gerekliliklerini yerine getirmek için parti olarak seçim hükümetinde yer alma kararı aldıklarını ifade etti. Mevcut hükümetin ilkelerde uzlaşılmış bir koalisyon hükümeti olmadığını, AKP'lilerin çoğunlukta olmasının hükümetin ‘AKP hükümeti' olduğunu göstermediğini dile getiren Konca, anayasal zorunluluk gereği somululuk üstlendiğini belirtti.
'MEVCUT SAVAŞ KONSEPTİ AB SÜRECİNİ DE OLUMSUZ ETKİLİYOR'
"Kurulan seçim hükümeti her şeyden önce seçim güvenliğini sağlamak sorumluluğuyla karşı karşıyadır. Bunun için içine girdiğimiz şiddet sarmalından bir an önce çıkmak ve ivedilikle akan kanı durdurmak son derece hayatidir. Silahların susması ve şiddete son verilmesi de tüm halkımızın temel talebidir. Seçim hükümetimizin birinci gündemi toplumsal barışımızı hızla tesis edecek somut politikaları hayata geçirmek ve seçim güvenliği açısından kendisine verilen görevi layıkıyla yerine getirmek olmalıdır. Başbakan sayın Davutoğlu başta olmak üzere aynı kabinede görev almış bakanların da bu duyarlılık içinde olması gerektiği düşüncesi ve inancındayım. Mevcut savaş konseptinin, sorumluluğunu yüklenmiş olduğum AB Bakanlığı'nın temel çalışma alanı olan AB'ye üyelik sürecini de son derece olumsuz etkilediği, ülkemizi ve tüm halkımızı Ortadoğu'daki çatışmalı sürecin içerisine hızla savurduğu gözlenmektedir. Bu çatışmalı süreçten daha fazla güvenlik eksenli silahlı çözüm yöntemleriyle değil demokratikleşme ve özgürlük alanlarının genişletilmesiyle çıkılabileceğine dair görüşümü bir kez daha vurgulamak isterim. Bu nedenle şimdilerde buzdolabına konulduğu söylenen çözüm sürecine bir an önce geri dönülmesi, Kürt sorununun çözümü başta olmak üzere tüm kimliklerin, inançların, sosyal grupların kendilerini özgürce ifade edebileceği demokratik anayasa çalışmalarına katkı sunacak çabaların gösterilmesi elzemdir."
Çözüm sürecinin başlatılmasının, AB hedefine ulaşılmasında da stratejik bir dönüm noktası olacağını ifade eden Konca, Türkiye'nin bir bölgesinde yaşanan "fiili olağanüstü hal" uygulamasının AB sürecini de olumsuz etkilediğini kaydetti.
'AB İLİŞKİLER DONDURULDU'
AB'nin içinde bulunduğu güncel ve siyasi sorunları da göz önünde bulundurarak kendi özgün siyasetlerini oluşturacaklarını vurgulayan Konca, "Türkiye halklarının barış iradesini açığa çıkartmak kabinenin önünde duran en büyük sorumluluktur. Asgari nezaket kurallarıdan uzak ve tacizkar açıklamalar tansiyonu daha da yükseltmekte, halklarımız arasında kırgınlık ve acılara neden olmaktadır. Savaşın dilini değil barışın dilini kalıcı hale getirmeliyiz. Siyasiler olarak çatışma dilinden uzak durmalıyız" diye konuştu.
'ATAMA GENELGESİNİN BİZE YÖNELİK OLDUĞUNU ZANNETMİYORUM'
Konca, bir gazetecinin "PKK Avrupa'nın birçok ülkesinde terör örgütleri listesinde. Sizin buna yönelik bir çalışmanız olacak mı?" sorusuna "Ben HDP'nin milletvekiliyim. HDP anayasaya göre kurulmuş yasal ve meşru bir partidir. Dolayısıyla bu sorunun muhatabı biz değiliz" dedi.
'AB'YE HAZIR HALE GELMEK TÜRKİYE'NİN KENDİ SORUMLULUĞU'
Konca, Türkiye-AB ilişkilerini canlandırmak için ne yapacağının sorulması üzerine Türkiye'nin kendisini AB'ye hazır hale getirmesinin kendi görev ve sorumluluğu olduğunu belirtirken "Bizim Türkiye'de acilen 7 Haziran öncesi çıkartılan MİT yasasından tutun İç Güvenlik yasasına ve daha bir yığın antidemokratik yasal düzenlemeleri ve onun da ötesinde 12 Eylül rejimi artığı anayasanın değiştirilmesi ve yeni anayasanın uzlaşarak çıkarılması zorunluluğu vardır. Biz bunları yaparsak AB'nin bize olumsuz tavır alabileceğini pek düşünmüyorum" diye konuştu.
'SİLAHLAR SUSMALI VE GÖMÜLMELİDİR'
"Biz şiddete karşıyız, çok açık ve net, altını çizerek söylüyorum, şiddet nereden gelirse gelsin biz şiddete karşıyız. Ve ülkemizin sorunlarının demokratik bir toplumda konuşarak çözülebileceği düşüncesindeyiz. O nedenle açık, net çağrı yapıyoruz: Silahlar susmalıdır, silahlar gömülmelidir. Ve demokratik toplum çerçevesinde biz yumruklarımızı sıkarak değil birbirimizle anlaşarak, konuşarak bu sorunları çözmememiz için hiçbir neden yok. Ve biz bunu yaparsak Ortadoğu bataklığından kurtulma şansı elde edebiliriz ve AB yolunda da ilerleyebiliriz. Bu nedenle bütün siyasilerin, yalnız siyasilerin değil, aklı ve vicdanı olan herkesin bu ölümlere, bu silahlı çatışmalara karşı çıkması gerekir, barışı haykırması gerekir."
'BASIN ORGANLARI ARASINDA AYRIM YAPILMAMALI'
Konca, Suriye tezkeresi konusunda da kendi ilkelerine aykırı hiçbir kararın altına imza atmayacağını kaydederken "Bizim imzamız veya oyumuz olmayacaktır Suriye tezkeresinde" dedi.
'TÜRKİYE'NİN ÇÖZÜM MASASINA İHTİYACI VARDIR'
'SORUNLARI GİZLEMEKTEN YANA DEĞİLİZ'
Konca, AB konusunda Ekim ayındaki ilerleme raporu yayınlanmadan önce bir adım atılmasının mümkün olmadığını ifade ederken "Biz Türkiye'de öncelikle bu şekliyle fazla söz söyleyecek halimiz yoktur. Bu akan kanı durdurmamız, bu şiddet sarmalını ortadan kaldırmamız lazım ki rahat konuşabilelim" dedi. İlerleme raporunda Türkiye'ye yöneltilebilecek eleştirilerle ilgili Konca, "Biz, haksızlığın ve hukuksuzluğun olduğu tüm alanlarda bunların dile getirilmesinden yanayız. Yıllar yılı halı altına süpürülen sorunların yıllar geçtikçe biriktiğini ve karşımıza devasa boyutlarda çıktığını görüyoruz. Dolayısıyla sorunları gizlemekten ziyade sorunların varlığıyla yüzleşip sorunları nasıl çözebileceğini konuşmak en doğru yöntemdir" diye konuştu.
'YEREL YÖNETİMLER GÜÇLENDİRİLMELİ'
Konca, "Partinizin sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili tavrı ortada. Böyle bir konu Avrupa Parlamentosu'nda gündeme gelirse Türkiye açısından tavrınız ne olur?" sorusuna da "Sözde-özde fark etmiyor, bir katliam yapıldığı çok açık ve nettir. Onu herkes kabul ediyor. Asıl olan onun tanımlanması noktasındadır. Onu da partimizle tartışıp konuşup partimizle birlikte vereceğimiz karar konusunda görüşümüzü netleştiririz" yanıtını verdi.
Konca, toplantının ardından AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ile görüşeceğini bildirdi.