Türkiye'de ilk olarak Şırnak Halk Meclisi özerklik ilan etti. Ardından Hakkari, Yüksekova, Varto, Diyarbakır'ın Silvan İlçesi ve Batman'dan benzer açıklamalar geldi. Önümüzdeki günlerde özerklik ilanlarının daha da genişleyebileceği ifade ediliyor. Peki bu özerklik ilanları ne anlama geliyor? Çözüm sürecinin iki muhatabı AK Parti ile HDP bu konuda ne düşünüyor, uzmanlar nasıl değerlendiriyor?
HDP: ERDOĞAN OLAĞANÜSTÜ HALE GEÇİŞ SONUCUNU ORTAYA ÇIKARDI
Bilgen şunları söyledi: "Şu anda fiilen birçok ilçede olağanüstü hal uygulaması devam ediyor. Cumhurbaşkanı'nın fiilen rejim değişikliği iddiası aslında başkanlığa geçiş değil daha çok olağanüstü hale geçiş sonucunu ortaya çıkarmıştır. Birçok şehirde güvenlik güçlerinin sivilleri de hedef alan uygulamaları açıkça provokasyon oluşturmuştur. Bir an önce çatışmalı ortamdan çıkılması ve şiddetin kalıcı olarak son bulması için de yetki devri esasına dayalı demokratikleşme adımlarının atılması gerekir. Özellikle linç olayları, toplumsal çatışma potansiyelini beraberinde getirmekte ve daha büyük kırılmalar ve kopuşu hazırlamaktadır."
ÇATIŞMA ORTAMI FİİLİ ÖZERKLİK İLANINI GÜNDEME GETİRDİ
HDP'li Bilgen, çatışmasızlık ortamının bitmesinin söz konusu fiili özerklik ilanlarını gündeme getirdiğini de ifade ederken, çözüm süreci devam etseydi bu konuların en azından masa başında konuşulacağını söyledi.
‘BİRLİKTE YAŞAMANIN YENİ BİR HUKUKİ KONSEPTİ OLUŞTURULABİLİRDİ'
Bilgen, "Yani diyalog yoluyla, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi, bütün ülkelerdeki geçiş dönemlerinde olağan biçimde yaşanan bir seyir söz konusu olabilirdi. Kimse hayatını kaybetmezdi. Konuşularak bir formül, birlikte yaşamanın yeni bir hukuki konsepti oluşturulabilirdi. Ama Cumhurbaşkanı aslında ‘Fiili duruma hukuki kılıf bulun' diyor başkanlık sistemiyle ilgili. Ankara'da böyle bir hukuk anlayışı olursa, toplumun da fiili olarak bir durum oluşturup buna uygun hukuk kurmasından kaçınılmaz bir tablo olmazdı" dedi.
‘ÖZERKLİK ASLINDA BİRLİKTE YAŞAMAYI KOLAYLAŞTIRIR'
Özerklik ilanlarının parti olarak dile getirdikleri özerklik talepleri ile örtüşüp örtüşmediği konusundaki sorular üzerine de HDP'li Bilgen, özerklik kavramının dünyanın her yerinde farklı uygulamaları ve modelleri bünyesinde barındırdığını söyledi.
Bilgen şunları vurguladı: "Özerklik modelini, bir ülkenin ayrışması ya da kopuşu olarak tarif etmek son derece tarafçı ve tek tip bir modeli merkeze almaktır. Oysa tam tersine özerklik birlikte yaşamayı kolaylaştıran, hızlandıran ve karar süreçlerine katılım mekanizmasını geliştiren bir işlev de görebilir. Biz tabi şiddet ve çatışma eksenli bir süreçten bahsetmiyoruz. Parti olarak bizim savunduğumuz çok net bir şekilde Türkiye'nin sınırları değişmeksizin, ama yönetim modelinin daha yerel katılıma açık, yerel karar süreçlerinin vesayetten kurtarıldığı bir modeldir. Bunu sadece Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgeler için değil bütün Türkiye için de savunuyoruz."
‘DOĞRUDAN DOĞRUYA BİR ŞEHİR SAVAŞI'
HDP'li Bilgen, özerklik ilan edilen bölgelerin artıp artmayacağına ilişkin soru üzerine de, "Bunun adının ne olduğu değil bu noktaya nasıl geldiğimiz üzerinde yoğunlaşmak gerek" vurgusunu yaptı.
HDP vekili şunları söyledi: "Geçen günlerde yaşananları düşündüğümüzde, Silopi'de yaşananları düşündüğümüzde, şöyle bir fotoğrafın ortaya çıktığını hepimiz görüyoruz. İnsanlar kendi can güvenliğini sağlama konusunda kendi mekanizmalarını aramaya başladılar. Örneğin sokaklara büyük tenteler asarak uzaktan keskin nişancıların sivilleri vurmasını önlemeye çalışmak gibi. Bu, doğrudan doğruya bir şehir savaşı aslında. Kavramı nasıl kullanırsanız kullanın, ancak şehir savaşı yaşanan ülkelerde izleyeceğiniz bir manzara. Diyadin'de çocuk yaşta insanların, fırında çalışan insanların infaz edilmesi yine benzer bir fotoğrafı ortaya koymuştur. Buralarda halkın büyük bir öfkeyle, tepkiyle sergilediği bir yaklaşımla karşı karşıyayız. Yani fiili bir durum var. Bu bölgelerde bir süredir çatışmasızlık dolayısıyla aslında sağlanan sükunet, güven ortamı ve geçici huzur, kalıcı bir barış ile kalıcı bir demokratikleşmeye dönüştürülmediğinde, üstüne üstelik operasyonlarla başka bir strateji hayata geçirildiğinde bunun da bir sonuç doğuracağı öngörülebilmeliydi."
AK PARTİLİ BAĞLI: ÖZEL OPERASYONEL HAMLELER BUNLAR
AK Parti MKYK üyesi ve Şanlıurfa Milletvekili Prof. Dr. Mazhar Bağlı ise bundan 1 — 1.5 sene önce de yine özerklik ilanlarının gündeme geldiğini hatırlattı. Bağlı, tüm bunları belirleyen esas konunun bölge insanın yaklaşımı olduğunu vurguladı.
Bağlı şunları söyledi: "Yani ana konu, bölge insanının bu durumu benimseyip benimsememesidir. Ben bölge insanının bu tür şeyleri benimsediğini düşünmüyorum, görmüyorum da açıkçası. Bölge insanı, bu meselenin bir an önce bitmesini ve bu konunun bir sulh yoluna girmesini istiyor. Belki halkın siyaseten vermiş olduğu bir destek de söz konusu HDP'ye. Ama bölge insanın bu isteğini, HDP kendilerine açılmış sonsuz bir kredi gibi görüyor. Ben HDP'lilerin doğru okudukları ve sağlıklı bir okuma yaptıklarını düşünenlerden değilim. Çok bir karşılığının, bir anlamının olduğunu zannetmiyorum. Galiba daha ziyade problem çıksın hedefli, kamunun işleyişinin hukuk dışına çıkmasını isteyen ve sinir uçlarına dokunmaya yönelik özel operasyonel hamleler bunlar. Yoksa Kürt meselesine katkıda bulunsun, bölge insanın hayatı kolaylaşsın veya bölgedeki insanların sorunlarına bir çözüm üretilmiş olsun kabilinden yapılmış işler değil bunlar. Hiç değil, hiç alakası yok."
‘ULUSLARARASI BAZI AKTÖRLERİN KENDİLERİNE DESTEK VERECEĞİNİ VARSAYDILAR'
AK Partili Bağlı, özerklik ilanlarının amacının biraz da gerilimi yükseltmek olduğunu da savundu. Mevcut sürecin örgüt tarafından başlatıldığını, bu sürecin başlamasıyla birlikte toplumda bir hareketlenmenin olacağını varsaydıklarını ifade eden Bağlı, "Yani örgüt, herhangi bir operasyon yapıldığı zaman örgüte, örgütün dağdaki elemanlarına, toplumun buna bir direnç geliştireceğini, bir hareketlenme olacağını, bir kargaşanın çıkacağını varsayıyordu. Bunun için çok rahatlardı. Yani devletin ya da kamunun kesinlikle operasyon yapamayacağına çok eminlerdi. Uluslararası bazı aktörlerin de kendilerine destek vereceğini varsaydılar. Bunun için aslında süreci sabote ettiler, aslında bilerek, kasten yaptılar" diye konuştu.
‘ÖZERKLİK İLANININ SOSYOLOJİK BİR KARŞILIĞI YOK, ÖRGÜTSEL KARŞILIĞI VAR'
AK Partili Bağlı, örgütün bu sürecin sabote edilmesinde bekledikleri hareketlenme ve desteği bulamayınca gerilimi artırıcı eylemlere girdiğini söyledi.
Bağlı şunları söyledi: "Askerin, polisin şehitliği yetmiyor. Bunların istediği kaosun çıkmasına yetmiyor. Başka bir şey yapıyorlar. Bu adeta bir nevi devleti, kamu otoritesini hukuk dışına çıkmaya zorlamak için yaptıkları bir şey. Yoksa bölgedeki işleyişle ilgili, bölgedeki demokrasi açığının kapatılmasıyla ilgili, yaşam standartlarının yükseltilmesiyle ilgili bir durum değildir. İnsanların böyle bir talebi de yok zaten. Özerklik ilanının sosyolojik bir karşılığı yok, örgütsel bir karşılığı var. Belki örgütün ideolojik kurgusu bakımından bir karşılığı olabilir. Bir örgütsel eylem olarak var. Yoksa toplumsal bir durum değil, toplumun kendi iç dinamikleriyle bölgenin temel dinamiklerinin doğal yansıması sonucu ortaya çıkmış bir durum değil. Bir değişim, bir dönüşüm değil."
TEPAV UZMANI ÖZCAN: AMAÇ HÜKÜMETİ ZORLAMAK Ve YIPRATMAK
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi öğretim üyesi ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) uzmanı Dr. Nihat Ali Özcan da Sputnik'e yaptığı değerlendirmede, çözüm sürecinde 'Dolmabahçe mutabakatı' olarak da nitelenen hükümet ile HDP'nin yaptığı ortak açıklamayı anımsattı.
Özcan şu değerlendirmede bulundu: "Anlaşılan o ki çözüm süreci sırasında, sürecin sonunda varılacak noktaya dair herhalde bazı şeyler oldu. Karşılıklı fikir alışverişi oldu. Yani hükümetin bazı yerel unsurlara, daha doğrusu onlara bir otonomi verileceğine dair herhalde bazı görüşmeler oldu. Şimdi bu çözüm süreci kesintiye uğrayınca, PKK da hükümeti zorlamak için biraz yıpratmak, biraz da yıldırmak için bunu (özerkliği) fiili olarak hayata geçirdiği iddiasında. Genel stratejisinin bir parçası olarak yerelde parçalar halinde hükümeti zorlamak için hayata geçirmeye çalışıyor."
‘GÜVELİK SORUNUNA VE POLİTİK TARTIŞMALARA YOL AÇAR'
TEPAV uzmanı Özcan, özerklik ilanlarının daha da yaygınlaşıp yaygınlaşmayacağına ilişkin soruya "Bence PKK yapabildiği, becerebildiği yerlerde deneyecektir. Vazgeçeceğini şu anda sanmıyorum" yanıtını verirken, özerklik ilanlarının ciddi anlamda bir güvenlik sorunu haline dönüşebileceğini belirtti: "Zira özellikle yerleşim yerlerinde olması, sivillerin yaşadığı bölgelerde meydana geliyor olması, ciddi anlamda güvenlik hem de içeride daha da ciddi politik tartışmaları beraberinde getirecekmiş gibi gözüküyor."
SÜREÇ TEKRAR BAŞLAYABİLİR
Gelinen noktada çözüm sürecine bir dönüşün mümkün olup olmadığına ilişkin soru üzerine de Özcan şu yorumu yaptı: "Tarafların meydana gelen gerilimi tolere etme kapasitesine bakınca bu çerçevede herhalde bir müddet sonra tekrar bu işler başlayabilir diye düşünüyorum."
Özcan, tüm bunlar için hükümet arayışları ve erken seçimle ilgili gelişmelerin sonucunun görülmesi gerektiğini de ekledi.