Alman Deutsche Wirtschafts Nachrichten gazetesinde yayımlanan makalesinde ABD'nin Libya, Suriye ve Ukrayna politikaları arasında paralellikler kuran Zuesse şunları yazdı: ''Amerikalılar Libya'yı bombalamadan önce burası refah dolu bir ülkeydi. Kişi başına düşen gelir yüksekti. Eğitim ve sağlık hizmetleri devlet kontrolündeydi. Yoksullar da bu hizmetlerden faydalanabiliyordu. ABD'nin müdahalesi ardından Libya, Avrupa için ciddi bir probleme dönüştü. ABD için şimdi de sırada Suriye var. Amerika'ya göre Suriye de Rusya'ya karşı zafer kazanmak için mahvedilmeli.''
'AMERİKALILARIN IŞİD'E KARŞI MÜCADELESİ BİR HALKLA İLİŞKİLER ÇALIŞMASI'
ABD'nin Suriye'de bir İslam hükümeti kurmak istediğini ifade eden tarihçi, yazıya şöyle devam etti: ''(Suriye Devlet Başkanı Beşar) Esad Rusya'nın müttefiki. Suriye Rus enerji ürünlerinin Avrupa'ya ulaştırılmasında kilit rol oynuyordu. (…) ABD Suriye'deki rejimi değiştirmek için teröristleri destekliyor. Amerikalıların IŞİD'e karşı 'mücadelesi' de bir halkla ilişkiler çalışması ve propaganda olmaktan öteye gitmiyor.''
'AVRUPA'YI ETKİLEYİP ETKİLEMEDİĞİNE DİKKAT ETMİYOR'
''Libya'da Devlet Başkanı Muammer Kaddafi'nin, Ukrayna'da da Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç'in devrilmesi ve Esad'ı yerinden etme çabalarının amacı Rusya'yı zayıflatmak ve bu ülkedeki rejimi değiştirmek'' diyen Zuesse, ABD'nin, politikalarının Avrupa'yı etkileyip etkilemediğine ise 'dikkat etmediğini' ifade etti.
‘ABD BU SAVAŞTAN CANLI ÇIKAN TEK DEVLET OLMALI'
Tarihçi makalesini şöyle noktaladı: ''Washington'ın dış politikasına göre Amerikalıların başlattığı kaos ve yıkım sona erdiğinde ABD bu savaştan canlı çıkan tek devlet olmalı. Bu nedenle Amerikalı stratejistler için, Rusya'ya (Ukrayna krizi nedeniyle) uygulanan yaptırımların Avrupa ekonomisine zarar vermesi de son derece kabul edilebilir bir şey.''