"Yunanlar ne kadar çok sıkı ekonomi tedbirleri alırsa, durumları o kadar kötü olacak, bütçe açığı ile birlikte borç ödememelerine son verme cazibesi büyüyecek. Bu tedbirler, Yunanların kızgınlığına ve tepkisine yol açıyor. Avrupa Birliği, sıkı ekonomi tedbirlerinin durumu iyileştirmeye yardımcı olacağını, Yunanistan ekonomisinin kendine geleceğini söylüyor ama ekonomi şu anda uçuruma doğru gidiyor. Çalışmayan bir sistemle karşı karşıyayız. Yunan halkının hoşnutsuzluğu, bu elleri kirli hukukçuların ekonomiden anlıyormuş gibi yapması yüzünden büyüyor."
Uzman, durumun Yunanistan'daki mali durumu gayrimenkullere, kamu varlıklarına el koymak için bir bahane olarak kullanıldığını kaydederek, "Tıpkı gerçek savaş kampanyası sırasında olduğu gibi" dedi.
Akdeniz'deki onlarca adanın satışa çıkarılması, Yunanistan hükümetinin çok çaresiz bir durumda olduğunu gösteriyor. Kristal berraklığa sahip denize ve antik kalıntılara sahip olmayı düşleyenlere şimdi güzel bir fırsat doğdu. Cüzi fiyata elde edilebilecek adalar var. Bazıları, Londra'daki evlerden çok daha ucuz.
"Bin ada da satabilirsiniz, ancak bir milyar doları bile kazanamazsınız. Ülke bütçesi için bu çok küçük bir miktar. Üstelik çoğu insan, ıssız adada yaşamak istemez, Yunan adalarının yüzde 90'ı ise ıssız. Önemli bir ayrıntı daha var: adalar satıldıktan sonra Yunanistan, ada sahiplerinden emlâk vergisi alabilecek. Bu, piyasa fiyatlarını önemli ölçüde düşüren bir faktör."