Eski Hollanda Savunma Bakanı Joris Voorhoeve, Bosna Savaşı sırasında Srebnitsa’da Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı güvenli bölgede görev yapan Hollandalı askerlere gereken hava desteğinin verilmemesinin nedeninin koalisyon ülkeleri arasındaki gizli bir anlaşma olduğunu söyledi.
“Bir grup Fransız ve İngiliz askeri o dönem Sırp General Ratko Mladiç tarafından rehin alınmıştı. Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, İngiltere Başbakanı John Major ve ABD Başkanı Bill Clinton, rehin askerlere bir şey yapılmasından çekindikleri için 28 Mayıs 1995 tarihinde hava desteği verilmemesi yönünde karar alıyorlar. Anlaşma isteği Fransız ve İngiliz yetkililerden geliyor, ABD de onaylıyor. Yani hava desteği Fransa, İngiltere ve ABD arasında varılan gizli bir anlaşmadan dolayı verilmedi.”
‘BİR SEBEBİ OLDUĞUNU HEP TAHMİN EDİYORDUM’
Eski bakan Voorhoeve, BM’nin 1994 yılında hava desteği istenmesi durumunda bunun iki saat içinde yerine getirileceği yönünde karar aldığına dikkati çekti. Voorhoeve, “Ama Hollanda askeri birliği Srebrenitsa olayları sırasında 9 kez hava desteği talebinde bulunmasına rağmen bu yerine getirilmedi. Ben sürekli bununla bağlantılı olarak bir şeylerin doğru gitmediğini hissediyordum ama elimde belge yoktu. Şimdi o belgeye ulaştım” ifadelerini kullandı.
Hollandalı askerlere hava desteği gelseydi Srebrenitsa’daki katliamın yaşanmayabileceğini belirten eski Hollanda Savunma Bakanı, sözlerine şöyle devam etti:
“BM hava desteği verseydiSrebrenitsa soykırımı önlenebilir ya da kurbanların sayısı azalabilirdi, sonuç bu kadar vahim olmazdı. Hava desteği gelseydi Ratko Mladiç planlarını değiştirirdi. Srebrenitsa’dan sonra Gorajde kentinde bunu gördük. Hava desteğiyle katliam orada önlendi.”
'ANLAŞMADAN HOLLANDA HÜKÜMETİ DE HABERDARDI'
“Öldürülen 8 bin kadar insanın hiç birini geri getiremeyiz ne yazık ki. Bu insanları hayatım boyunca unutamam. O dönemde yaşanan yanlışlıklar bu sonucu doğurdu. Hem savaş döneminde hem de kitabımın yazımı sırasında bölgeye gittim. Kurbanların halini anlatmak mümkün değil. Büyük bir acı yaşamışlar. Derinden hissediyorsunuz bunu.”