Türkiye'de 7 Haziran seçimleriyle oluşan 25. Dönem Parlamentosu ilk iş olarak başkanını seçti. TBMM Başkanlığı için AKP, CHP, MHP ve HDP aday çıkardı. Muhalefet cephesi CHP, MHP ve HDP arasında uzlaşma sağlanamadığı için TBMM Başkanlığı'na yine AK Parti'den bir isim seçildi. AK Parti Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz bu yasama döneminin ilk başkanı oldu. Koalisyon görüşmelerinin resmen başlaması için TBMM Başkanlık Divanı'nın oluşması bekleniyor.
Ancak, Meclis'teki dört parti Divan'da partilere düşen üyelikler konusunda uzlaşamadı. Konunun TBMM Genel Kurulu'nda yapılacak oylama ile bu hafta çözüleceği tahmin ediliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hükümetin kurulmasıyla ilgili görevlendirmeyi TBMM Başkanlık Divanı'nın oluşumundan sonra vereceğini açıkladı. Bu nedenle TBMM Başkanlık Divanı'nın oluşması, hükümet çalışmaları için de önemli.
Diğer taraftan muhalefet Erdoğan ve AK Parti'yi hükümet kurma çalışmalarını geciktirmekle suçluyor. Ankara'da, Erdoğan'ın hükümet kurma görevini geciktirmesinin bir nedeninin de ağustosta yapılacak Yüksek Askeri Şuura (YAŞ) toplantısı olduğu konuşuluyor. Kulislerdeki iddialara göre AK Parti YAŞ toplantısına mevcut hükümet ile katılmak istiyor. Bu nedenle de TBMM Başkanlığına seçilen İsmet Yılmaz'ın yerine Milli Savunma Bakanlığı'na hemen atama yapıldığı, YAŞ toplantısında bu bakanlığın vekalet ile temsil edilmemesinin istenmediği ifade ediliyor.
Öte yandan kulislerde Erdoğan ve AK Parti'nin, hükümetin kurulamaması halinde yapılacak bir erken seçime de mevcut hükümet ile gitmek istediği de konuşuluyor. Ancak Anayasa’ya göre, Erdoğan’ın erken seçim kararı alması durumunda geçici hükümet kuruluyor, bu hükümette de Meclis'teki dört siyasi partiden temsilciler yer alıyor. Bunu önlemek için AK Parti'nin Meclis'ten seçim kararı çıkartabileceği, bu durumda anayasada belirtilen geçici hükümetin kurulmasına gerek kalmayacağı ve AK Parti hükümeti ile de seçime gidilebileceği de dile getiriliyor.
‘SÜRECİ ERKEN SEÇİM İSTEYEN ERDOĞAN YÖNETİYOR’
CHP Grup Başkanvekili Levent Gök'e göre de Erdoğan, erken seçim eğiliminde. Gök, “Cumhurbaşkanı AKP’nin görevi devretmeden yani şu andaki hükümetin görevi devretmeden bir hükümetle seçimlere gitme arayışı içerisinde, tablo ortada” dedi. Önceki uygulamalarda milletvekillerinin yemininden bir ya da iki gün sonra hükümet kurma görevi verildiğini söyleyen Gök, “Cumhurbaşkanı bu konuda görevini yapmamaktadır” diye konuştu. Gök, TBMM Başkanı İsmet Yılmaz'ı da “Meclis Başkanlık Divanı’nın oluşumu niçin geciktiriliyor? Derhal Başkanlık Divanı’nın oluşumunu, komisyonların oluşumunu sağlayınız” çağrısı yaptı.
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken de benzer görüşü savundu. Erken seçim tartışmalarıyla ilgili Baluken, “Hükümetin gecikmesiyle ilgili daha çok Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sanki yönettiği bir süreç var gibi duruyor. Cumhurbaşkanı bir erken seçim istiyor” dedi.
AK Parti ise hükümet kurma sürecinin geciktirildiği iddialarını kabul etmiyor. AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın, konuyla ilgili Sputnik'e yaptığı açıklamada, TBMM Başkanlık Divanı'nın oluşumuyla ilgili sürecin en geç perşembe veya cuma günü sonuçlanabileceğini söyledi. Hükümet kurma sürecinin olağan bir şekilde devam ettiğini kaydeden Aydın, "Tamamen Anayasaya, İçtüzük kurallarına, Meclis teamüllerine uygun olarak devam ediyor. Dolayısıyla süreçte hiçbir uzama yok ki" diye konuştu.
‘KİMİN ERKEN SEÇİME YATIRIM YAPTIĞI ORTADA’
Aydın, AK Parti'nin erken seçime oynadığı yönündeki eleştirilere de, "Kimin erken seçime oynadığı kimin seçime yatırım yaptığını partilerin duruşlarını, söylemlerini dikkate alırsak herhalde çok net görürüz. Hatta erken seçim tarihi veren siyasi partiler var. Kırmızı çizgilerle, yumruklarını sıkarak aslında bütün yatırımlarını seçime dönük yapan muhalefet partilerini görmek mümkün" dedi.
Hükümet kurma sürecinde aksayan bir yön olmadığını vurgulayan Aydın sözlerini şöyle sürdürdü:
Yine aynı şekilde bu duruşumuzu sonuna kadar yürüteceğiz. Çünkü Türkiye'nin kaybedecek zamana da enerjiye de tahammülü yok. Bu noktada dikkat ederseniz kırmızı çizgileri olan başkaları var. Birisi 14 maddeyle geliyor, birisi 3 maddeyle geliyor, birisi başka başka şeyler söylüyor. Bu koalisyon mantığına, tabiatına aykırıdır. Koalisyon bir uzlaşıdır. Milletin vermiş olduğu mesajda bu, tek başına iktidar vermediğine göre gidin diğer siyasi partilerle uzlaşın diyor. İlk günden erken seçim diyenler oldu, pazar akşamı, Sayın (MHP lideri) Devlet Bahçeli böyle yaptı. Bir başkası hemen kutuplaşmadan, bloklaşmadan Sayın (CHP lideri) Kemal Kılıçdaroğlu bahsetti, yüzde 60'lık bir blok.
'BİZİM KIRMIZI ÇİZGİMİZ YOK'
Böyle bir blok bir defa yok. AK Parti karşısındaki bütün oyları kendi hanesine yazıyor, diğer siyasi partilere de haksızlık edercesine sanki yüzde 60 sayın Kılıçdaroğlu'nun uhdesindeymiş gibi. Bu blokun da olmadığı aslında Meclis Başkanlığı seçiminde ortaya çıktı. Diğer siyasi partilere de çağrı, ne olur ülke menfaatlerini kendi menfaatlerinizin üzerinde tutun. Türkiye'nin geleceği hangi oluşumla daha faydalı olacaksa, hangi formülasyonda Türkiye daha çok kazanacaksa emin olun AK Parti o formülasyonda o siyasi partiyle hükümeti kurar. Bizim hiçbir kırmızı çizgimiz yok ama ödün vermediğimiz tek konu da Türkiye'nin çıkarlarıdır. "
AK PARTİ AJANDASINDAN ÇÖZÜM SÜRECİ ÇIKMADI
Koalisyon görüşmelerinde ise masada olacak konulardan birini de çözüm süreci oluşturuyor. CHP, süreçle ilgili yöntem değişikliğinden MHP ise süreci 'ihanet' olarak değerlendirip tamamen rafa kaldırılmasından yana. HDP ise, çözüm süreci çalışmalarının hükümet kurulması aşamasında bir pazarlık unsuru olarak ele alınmamasını, sürecin devlet politikası haline getirilerek korunmasını istiyor.
Peki sürecin mimarı AK Parti'nin ajandasında çözüm süreci hâlâ var mı, olası koalisyon modellerinde süreç nasıl işleyecek?
Bu konudaki sorularımıza da yanıt veren Aydın, "Bir defa Türkiye'nin birliğinden beraberliğinden, kardeşliğinden ödün vermeyiz ne olursa olsun. Toplumsal bütünleşmemizin sağlanması konusunda elimizden gelen tüm gayreti sarf ederiz. Bu noktada şu ana kadar attığımız adımlar ortada, yapmış olduğumuz reformlar ortada. 78 milyonun kardeşliğini sonuna kadar savunuruz" dedi.
Bunu yaparken de mutlaka kamu düzeninin ihdası, kamu otoritesinin sağlanması noktasında güvenlik-özgürlük dengesini de çok iyi tesis etmeye devam edeceklerini vurgulayan Aydın, "Çünkü birini ötekine feda etmek doğru değil. Yani salt güvenlikçi politikalarla bu iş olmaz. Özgürlük tabii ki önemli ama güvenliksiz bir özgürlük de olmaz. Özgürlük güvenliğin olduğu durumlarda anlam ifade eder. Dolayısıyla bütün milletimizin refahı, huzuru, birliği, kardeşliği neyi gerektiriyorsa o şekilde devam ederiz" diye konuştu.
Çözüm sürecinin devam ettiğini ancak bu sorunun sadece AK Parti'nin sorunu olmadığını vurgulayan Aydın, sorunun milletin, 78 milyonun sorunu olduğunu söyledi. Aydın, bu anlamda bütün siyasi partilerin bu sorumluluk anlayışıyla hareket etmesi gerektiğini vurgularken, "Biz üzerimize düşeni yaptık, yapmaya devam ederiz ama üzerine görev düşenlerin de, kendini muhatap olarak kabul edenlerin de yapması gerekenler var" dedi.
Çözüm sürecinin AK Partinin ajandasından kesinlikle çıkmış olmadığını kaydeden Aydın, sürecin olası bir koalisyon hükümetinde nasıl yürüyeceğinin de ortaklarıyla oturulup konuşulacağını söyledi. Aydın, "Yol, yöntem, isim nasıl olur ayrı bir şey. Bunlar konuşulur ama diğer siyasi partiler de özellikle HDP'nin, eğer kendini muhatap olarak görüyorsa, yapması gerekeni yapması lazım. Artık bir an önce silahların mutlaka bırakılması lazım. Artık silahla hiçbir iş çözülemez" ifadelerini kullandı.