Ermenistan’da Kamu Hizmetleri Düzenleme Komisyonu’nun elektrik fiyatlarını arttırma kararına karşı protestolar devam ediyor.
Birçok uzman, olayların tanıdık bir senaryoya göre gelişmekte olduğuna dikkat çekiyor: önce vatandaşların yürüyüşlü protesto eylemleri, sonra polis müdahalesi ve tutuklanmalar ve nihayet Batı’nın, Ermenistan yönetimine yönelik eleştiriler içeren tepkileri.
Peki, bu 'yabancı fonlar' nedir? “Renkli devrimlerin” gerçekleşmesinde nasıl bir rol oynuyorlar? Ermenistan’da amaçlarına ulaşabilirler mi? Yabancı vakıfların aşırı aktivitesi nedeniyle sıkıntılı günler geçiren Türkiye’de bu konuda neler düşünülüyor?
Konuyla ilgili Sputnik Haber Ajansı’na konuşan Ankara Ufuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı, Saadet Partisi Genel Başkan Danışmanı ve ESAM Uzmanı, TBMM 21. Dönem Ankara Milletvekili Prof. Dr. Oya Akgönenç Muğisuddin, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Eğer Ermenistan’daki olaylara onlar da destek verirse, bir-iki gün içinde başka gelişmeler de görebiliriz. Yabancı destekli NGO’lar dediğimiz bu sivil toplum örgütleri, vakıflar artık moda oldu; her yerde bir şeyler organize ediyorlar. Birçoğu, gittikleri ülkenin iç işlerine böyle çaktırmadan müdahale etmeye başlıyor. Dünyanın değiştiğinin farkında değiller; belki bunu 18. yüzyılda, 19. yüzyılda yaptıkları zaman çok kişi farkedemiyordu ama şu anda hepimiz, bir iletişim dönemi içinde yaşıyoruz. İnternetten, sosyal medyadan anında haberleri alıyoruz.Dolayısıyla, dünyanın herhangi bir yerinde yapılan gizli işler, çok daha çabuk farkediliyor. Mesela, bundan iki hafta önce Hindistan, birçok vakfın ülkesini terketmesini istedi. Arap ülkelerinden de bazıları buna benzer şeyler yaptılar. Demek ki, bu vakıfların hoşa gitmeyen çalışmaları veya iç işlerine karışmaları söz konusu. İran öteden beri onlara karşı çok temkinli yaklaşır. Türkiye de bu tip örgütlere çok dikkatli yaklaşır."
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Amerika Araştırmaları Merkezi Başkanı Özdemir Akbal, bu konuda şunları söyledi:
"Türkiye’de bu bölgeye yönelik olarak çalışma yapan akademisyenlerin hatırı sayılır bir kısmının, çeşitli Amerikan vakıflarının veyahut yardım kuruluşlarının renkli devrimlerde parmağı olduğu görüşlerini sık sık dile getirdiğini biliyorum. Amerika Birleşik Devletleri’nin veyahut Batı dünyasına bağlı çeşitli vakıfların, en azından renkli devrimlerin gerçekleştirilmesine uygun sosyolojik ortamı yaratılmaya çalıştığını söyleyebiliriz."