Amerika Birleşik Devletleri, Amerikan askeri danışmanların yönetimi altında askeri eğitim gören sözde “ılımlı” Suriye muhalefeti militanlarına 250 ile 400 dolar arasında değişen bir maaş ödüyor.
Basına yansıyan bilgilere göre, şu anda 200 Suriyeli militan bu kapsamda eğitim görmekte, 1500 civarında kişi de gerekli kontrolden geçmiş ve beklemede.
Pentagon’un hazırladığı Eğit-Donat programının, yılda yaklaşık 5400 militanın hazırlanmasına imkan verdiği iddia ediliyor.
Amerika’nın tek başına uygulamaya koyduğu yöntemler, Suriye’deki terör örgütleriyle mücadelede ne kadar etkili olacak? Amerikalıların bu tarz programlara katılmak isteyen adaylara yönelik uygulamaya çalıştıkları kontrol mekanizmaları, ne kadar objektif? Suriye’de hala düzenli ordunun var olduğu ortamda, terörle mücadelede kiralık militanların kullanılması ne kadar doğru bi yol? ABD’nin bu tarz hareketleri bölgeyi nasıl etkiler? Washington’ın bu tür “oyunlarına” yönelik Ankara’nın tutumu nedir?
Konuyla ilgili Sputnik Haber Ajansı’na konuşan TBMM Dışişleri, İçişleri ve Güvenlik ve İstihbarat Komisyonlarının eski üyesi Ali Haydar Öner, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bazı belirsizlikler var. Rejime karşı olan ılımlı güçler hangileri, netleştirilebilmiş değil. Bir de Ortadoğu’da değişken bir süreç var. 'Ilımlı rejim muhalifi' diye tabir edilen gruplar sürekli değişiyor. Biliyorsunuz, Amerika bir dönem farklı güçlere destek vermişti. Türkiye de daha sert muhalefet eden güçlere destek vermişti. Sonra destek verilen güçlerin sakıncalı gruplar olduğu anlaşıldı. O nedenle “eğit-donat” programına yeterince talep gelmedi. Gerçi, sırada olduğu söylenen bazı kişiler var ama onların “eğit-donat” döneminde kendilerine yapılacak yardım veya verilecek ücretlerle ilgili olduğu değerlendiriliyor. O eğitimi aldıktan sonra hangi gruba katılacakları da kesin değil.
Bir diğer husus da şu; Amerika, Türkiye ve bazı ülkelerle “eğit-donat” programında mutabık kaldı ama bu, Türkiye’nin menfaatlerine değil, Amerika’nın menfaatlerine hizmet edecek bir mutabakat. Çünkü mevcut Türkiye yönetimi, daha çok mezhepçi yaklaşımlarla hareket ediyor. Mısır’da İhvan grubunu, Suriye’de “Müslüman Kardeşler” grubunu ya da anti-Şii grupları destekleyerek hareket ediyor. Yemen’de de Husiler’e karşı Suudilerle işbirliği yapıyor. Türkiye’nin yaklaşımı mezhepsel, Amerika’nın yaklaşımı ise kendi çıkarlarına hizmet edecek yönde. Aynı şekilde ABD, IŞİD’le mücadele adı altında bir Kürt koridoru açma ve Kuzey Irak petrollerini Türkiye’ye muhtaç olmaksızın Akdeniz’e taşıma ve oradan pay alma peşinde. Bu bakımdan Amerika’nın hesaplarıyla, Türkiye’nin hesapları ve çıkarları zaman zaman çelişiyor.
'ABD, SURİYE'Yİ BÖLMEK İSTİYOR'
Suriye’de hâlâ düzenli ordunun var olduğu bir ortamda, terörle mücadelede kiralık militanların kullanılması ne kadar doğru bir yol?
ABD, Suriye’yi bölmeyi kafasına koymuş. Sykes-Picot Anlaşması yürürlükten kalkıyor, yeni bir Suriye haritası çiziliyor. Amerika’nın menfaatlerine hizmet edecek bir harita yapılandırılıyor. Amerikalılar, Suriye’deki Beşer Esad yönetimine sınırlı bir toprak parçası bırakacak, IŞİD’in kontrolü altındaki bazı bölgelere dokunmayacak; Kuzey Irak’ta İsrail ile ortak çıkarları doğrultusunda bölgesel yönetimi kurdurdukları gibi, Kuzey Suriye’de de Kuzey Irak petrollerinin Akdeniz’e akıtılacağı bir koridor peşindeler. Bütün hesaplar, bu koridordan akıtılacak petrolden pay almaya veya Amerikan-İsrail nüfuz bölgesini, Kuzey Irak yanında Kuzey Suriye’ye de egemen kılma üzerine kurulu."