Science dergisinin haberine göre, araştırmacılar açık denizde geçirdikleri 3,5 yılda, 3 bin 500 plankton numunesi inceledi ve 140 bin kilometrelik mesafe kat ederek dünya genelinde 210 noktayı ziyaret etti. Çalışmalar sırasında, organizmaların yayılma alanı tespit edildi, birbirleriyle nasıl bir etkileşimde oldukları ortaya çıkarıldı ve bir dizi genetik analiz yapıldı.
Araştırma Başkanı Chris Bowler, "Plankton, balina yeminden çok daha fazlası. Bu küçük organizmalar dünya biyolojik kütlesinin hayati öneme sahip ve ayrılmaz parçasıdır. Fotosentez sayesinde her yıl gezegenimizdeki oksijenin yarısını üretiyorlar. Hatta onlar, dünya okyanusunun besin zincirinin tepesinde yer alıyorlar" diye anlattı.
Bu küçük organizmalar sayesinde zararlı karbondioksit gazının atmosferimizden çıkarıldığını belirten bilim adamı, eşsiz ve sıra dışı DNA testi yaparak planktonların yaklaşık 40 milyon geninin tespit edildiğini bildirdi. Planktonların genetik çeşitliliğinin eskiden düşünüldüğünden çok daha geniş olduğu ortaya çıktı.
Makalede, farklı plankton organizmaları arasındaki çoğu ilişkilerin paraziter doğaya sahip olduğu kaydedildi. Hatta virüslerin okyanuslarda yaygın olması planktonlar sayesinde.
BİR BARDAK OKYANUS SUYUNDA 200 MİLYON VİRÜS
Arisona Üniversitesi'nden okyanus bilimcisi Jennifer Broome, "Planktonun en yaygın temsilcisi bakteri olduğundan okyanustaki virüslerin büyük bir kısmı bu planktonlara bulaşıyor. Bir bardak okyanus suyunda yaklaşık 200 milyon virüs bulunuyor ve büyük bir kısmı, aynı bardaktaki yaklaşık 20 milyon bakteriye bulaşıyor" dedi.
Bilim adamları, araştırmaları sırasında, çeşitli zorluklara katlanmak zorunda kaldı. Örneğin, Arktika'da 10 gün boyunca buz esaretinde kaldılar, Akdeniz'de defalarca fırtınaya yakalandılar ve Aden Körfezi'ni yerel korsanlara karşı güvenlik tedbiri olarak Fransız filonun koruması altında geçtiler.