Türkiye ve Suudi Arabistan'ın silahlı radikal muhalefet güçlerine desteklerinde çabalarını koordine etmesi, Suriye'deki gidişatı değiştirdi ve muhalefet, İdlib bölgesinde hükümet ordusunu püskürmeyi başararak Lazkiye sınırına dayandı. ABD ise Suriye topraklarına hava saldırılarının ardından şimdi de kara operasyonlarını düzenlemeye başladı. Tüm bunlar, sürekli saldırılara maruz kalan IŞİD'in içinde güç dengesini değiştirebilir ama Suriye'nin genelinde nispeten sabit kalan dengeyi henüz değiştirmedi, zira iç savaşın tüm tarafları dış desteğe dayanıyor. Dış desteğe dayanan yeni askeri çabalar, çatışmaları daha da şiddetlendiriyor, savaşı uzatıyor ve daha kanlı hale getiriyor.
'ESAD'IN GELECEĞİYLE İLGİLİ TÜM TAHMİNLER YANLIŞ ÇIKTI'
İsrail'in Bar-Ilan Üniversitesi Profesörü Eytan Gilboa, gelişmelere ilişkin şu yorumda bulundu:
"Suriye'deki iç savaşa, Beşar Esad'ın kaderine ilişkin tüm tahminler yanlış çıktı. İç savaşın başında, Beşar Esad'ın birkaç haftada veya en fazla birkaç ay içinde düşeceğine dair çok sayıda tahmin vardı. Ancak İran ve müttefiki Hizbullah'ın bu savaşa müdahalesi sayesinde güç dengesi oldukça sabit çıktı. Diğer tarafta da Türkiye ile Suudi Arabistan, Beşar Esad'ın gitmesinden ve Sünni hükümetin kurulmasından yana. Zira Beşar Esad, Alevi azınlığı temsil ediyor. Türkiye ve Suudi Arabistan, burada Sünni hükümet görmek istiyorlar, ancak ben Suriye'de üstünlük kazanabilecek herhangi bir güçlü Sünni grubu görmüyorum. Suriye'de çok sayıda rakip güç var ve hiçbiri zafer elde edemiyor. Hem Türkiye'nin hem de Suudi Arabistan'ın düşmanı olan IŞİD, güçlerini Suriye ve Irak'a çok fazla yaydığından savaşı kazanamıyor. Aslında IŞİD'in Irak'a saldırısı, Suriye'de zafer kazanma şanslarını tamamen zayıflattı. Her ülke kendi programına sahip ve aralarında işbirliği yapan ülkeler, sadece bir konuda işbirliği yapıp diğer konularda görüş ayrılığı yaşayabilir.