Resmi temaslarda bulunmak üzere geldiği Moskova'da basın toplantısı düzenleyen Çiçek, 1915 olaylarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Tarihte yaşanmış her olayın bir an önce ortaya çıkarılmasını her zaman arzu ettiklerini ve tarihle yüzleşmeye hazır olduklarını belirten Çiçek, Birinci Dünya Savaşı'nın dünyanın en sıkıntılı dönemi olduğunu, 20 milyondan fazla insanın hayatını kaybettiğini hatırlattı.
"Biz bu acıların tamamını paylaşıyoruz" diyen Çiçek, diğer acıları bir tarafa bırakıp sadece 'acıyı Ermeniler çekti' şeklindeki bir yaklaşımın ise son derece istismarcı bir tutum olduğunu savundu:
"Yaşanan acılardan husumet çıkarmak ve bundan bir politik çıkar elde etmek söz konusu olacaksa, AB'yi izah edemezsiniz. Çünkü yüzyıl savaşlarını yapmış olanlar, bugün AB’nin omurgasını oluşturuyor. Geçmişte savaş yapmış olanlar bugün fevkalade dostane ilişkiler içinde. O nedenle yaşanan acıları, barışı ve işbirliğini engelleyecek ve toplumlar arasında nefret söylemlerine, ayrımcılığa imkan verecek politikalara itibar edilmemesi lazım."
Diğer taraftan soykırım kavramının hukuki bir tanım olduğunu, bu sebeple bilimsel olarak ve hukuken ispat edilmeden, bir toplumun suçlanmasının ahlaki ve hukuki olmadığını belirten Çiçek, bunun barışa katkı sağlamayacağının altını çizdi. Çiçek, bu konulara parlamentoların alet olmasının da son derece yanlış olduğuna dikkati çekerek, "Parlamentolar bu işe alet olursa her ülke parlamentosu politikasını beğenmediği bir başka ülkeyi böyle bir suçlamayla karşı karşıya bırakabilir" ifadelerini kullandı.
Bu bağlamda Papa Franciscus'un sözlerine de değinen Çiçek, din adamı konumunda olan kişilerin daha barışçıl söylemler yerine, ayrımcı, gerçeklerle bağdaşmayan, tek yanlı tutumlarının kabul edilemeyeceğini söyledi: "Hele hele ayrımcılığın, ırkçılığın ve aşırıcılığın ivme kazandığı günümüz dünyasında bu tür tek taraflı ve adil olmayan, barışa katkı sağlamayan söylemler yeni yanlışların da kaynağını oluşturur. Biz bunları asla tasvip etmiyoruz, doğru bulmuyoruz. Sıfatlarına ve makamlarına yakıştırmıyoruz."
Bu arada Kırım Tatarlarından da bahseden Çiçek, bu konuları Rus yetkililerle konuştuklarını, bu hususların açığa kavuşması bakımından gayrı resmi bir heyetin bölgeye gitmesinin faydalı olacağı şeklinde bir yaklaşımları olduğunu dile getirdi.
Çiçek, Kırım Tatarlarına hakların verilmesi kadar hakların kullanılmasının kolaylaştırılmasının da önemini dile getirdi.
'DAĞLIK KARABAĞ'DAKİ İŞGAL SONA ERMELİ'
Dağlık Karabağ ve haksız olarak işgali devam eden bu topraklarla ilgili olarak da Türkiye'nin tutumunun belli olduğunu vurgulayan Çiçek, şunları kaydetti:
"Biz her platformda fırsat buldukça bu haksızlığı dile getirmeye çalışıyoruz. Minsk Grubu maalesef istenilen çabayı istenilen süratte göstermiyor. O gün ana rahminde olan çocuk bugün 22-23 yaşına geldi. Bu kadar zamandır işgal sürüyor. 1 milyondan fazla insan yerinden yurdundan edilmiş vaziyette, ama maalesef uluslararası toplumda bu konuda çifte standart olduğunu görüyoruz. Kaldı ki bu konu çözülmediği sürece de Güney Kafkasya'da barış ve istikrar açısından riskler olmaya devam edecek. Burada barış arzu ediliyorsa bu haksız ve hukuksuz işgalin sona ermesi gerekiyor. Sorumluluk da büyük ölçüde Minsk Grubu'nda. Bunlar ay ve güneş tutulması gibi yılda bir kez tutuluyorlar. Ondan sonra bu haksızlık ve hukuksuzluk devam ediyor."