Milliyet gazetesine konuşan çözüm sürecinin hükümet kanadındaki ana aktörü Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Ağrı'nın Diyadin ilçesinde 4 askerin yaralandığı, 5 PKK'lının öldüğü olayı ve ardından yaşanan siyasi tartışmayı değerlendirdi.
Akdoğan, HDP'nin 'hükümetin provokasyonu' olduğunu iddia ettiği olayla ilgili şunları söyledi: "Burada açık olan şu; HDP burada bir takım etkinlikler yapıyor. Bu etkinliklerde sorun silahlı unsurların işin içine bulaşması. Yani silahlı unsurlarla buluşma şölenine çeviriyorlar. Bu silahlı adamlar orada propaganda yapıyor. Bunu da seçimde kullanıyorlar. Aslında bu, silahın gölgesinde seçim kampanyası yürütme işi. Bunu da kanıksatmaya çalışıyorlar. ‘Burada silahlı adamlar dolaşabilir, istedikleri zaman propaganda yapabilirler, biz de bunlarla buluşuruz, güvenlik güçleri hiç bu işe karışmasın' diyorlar. Sanki normal bir şeymiş gibi. Böyle bir şey olmaz."
'YERLEŞİM YERLERİNİ TERK ETSİNLER'
"Askerin buna temas etmesini provokasyon olarak algılıyorsun. Bir etkinlik var, en basitinden çevre güvenliği alması lazım. ‘Asker buraya gelmesin, gitmesin, karışmasın', böyle bir şey olabilir mi? Bu kanıksatılabilecek bir şey değil. Normal görülemez, kabul etmeyiz. Öncelikle silahlı unsurların, teröristlerin, yerleşim yerlerini terk etmesi gerekir. Bunlar, halkın olduğu yerleşim yerlerinden tamamen çekilmeli. Sen orada bir illegalite üretirsen devlet de müdahale eder. Bu süreçte, kanıksatmaya çalıştıkları o. Elinde silah ortalıkta dolaşıyor, propaganda yapıyor. ‘Süreç var, kimse ilişmesin, hadise, çatışma çıkar'. Çatışma çıkmasını istemiyorsan, elinde silah dolanmayacaksın. Ondan sonra yaygara çıkarıyorsun. ‘Bu eylemsizlik, ben elimde silah her yerde dolaşırım, kimse bana dokunmasın, çatışma çıkmasın'. Olur mu böyle mantık? Eylemsizlik diyorsan, bütün silahlı yapılar yerleşim yerlerini terk edecek, bir temas olmayacak. Burada devlet kamu düzenini sağlayacak. Silahlı bir takım adamların vatandaşın iradesine baskı kurmasını kabul edemeyiz."
'OLAY ATEŞ AÇILMASIYLA BAŞLADI'
"Mantığı tersinden kuruyorlar. Böyle bir siyaset olmaz. Askerin hassasiyeti siviller zarar görmesin diye. Bu olay ateş açılmasıyla başladı. ‘Güvenlik güçleri buraya giremez, müdahale edemez.' Kurtarılmış bölgeymiş gibi ateş açıyor. Asker kendisini savunuyor, yapması gerekeni yapıyor. Bu temel bir paradoksudur HDP'nin. Bir tarafta silahlı adamlar olacak, bir taraftan da demokratik bir yarış verdiklerini söyleyecekler. İkisi bir arada yürüyemez. Demokrasi, siyaset diyorsan, bunlardan elini eteğini çekeceksin. 'İkisi bir arada olursa ben oy alırım' diyorsan bu çıkmaz sokaktır."
‘TÜRKİYE PARTİSİ MİSİN, ÖRGÜT PARTİSİ Mİ?'
HDP'nin doğuda oy almak için silahlı unsurları devreye soktuğunu, batıda ise tam tersi bir görüntü verdiğini savunan Akdoğan ikisinin bir arada gitmeyeceğini dile getirdi. Akdoğan şöyle dedi:
"Sen Türkiye partisi misin, örgüt partisi misin? Böyle Türkiye partisi olunmaz. Hem örgüt partisi olayım silahtan güç alayım hem de Türkiye partisi olayım demokratik söylemlerde bulunayım. Bu ışıkla karanlık gibi. Işık varsa karanlık olmaz. Madem demokrasi var, buna inanıyorsun demokratik mücadele veriyorsun, diğerini kategorik olarak reddedeceksin, yanına yörene de bulaştırmayacaksın. Elinde silah olan adama, askere kurşun sıkan adama çiçek çocuk muamelesi yaparsan, demokrasiye de hukuka da inanmıyorsun demektir. Bunu kanıksatmak, normalleştirmek mümkün değil. Kendisi zihnen bunu ayırmalı. Örgüt belirlerse senin siyasetini, milletvekili listeni, kampanyana örgüt müdahale etmeye başlarsa, örgütün uzantısı, propaganda kolu gibi olursun. Örgütün partisi olursun. Türkiye partisi olma söylemin inandırıcılığını kaybeder. Teröristle buluşma şöleni yapacağına, halkla buluşma programı yap."
‘SİLAHTAN MEDET UMARAK DEMOKRATİK MÜCADELE VERİLEMEZ'
"Tek bir vatandaşımızın iradesinin bile sandığa uygun şekilde yansımasını sağlamak için tedbirlerin alınması gerekiyor. Silahın gölgesinde çalışma yürütmek seçime gölge düşürmek olur. ‘Askerin, hükümetin provokasyonu vs, HDP'yi zorda bırakmak için yaptılar'. Böyle bir şeye niye ihtiyacımız olsun? İnsanların ölmesine müsamaha gösterebilir miyiz? ‘Bir tek askerin bir damla kanına 550 milletvekilini değiştirmeyiz' dedik. Hangi insan olursa olsun. 44 bin insan hayatını kaybetti. Bir damla daha kan akmasın diye bu süreci başlattık. ‘Hükümet kan aksın, bundan nemalanayım diye çalışıyor.' Nemalanayım diye çalışmıyor, sen hâlâ silahtan medet umuyorsun, silahtan medet umarak demokratik mücadele verilemez. Burada pozisyonunu, tavrını belli edeceksin. HDP'nin çağrı yapması lazım. Bütün bu unsurlar çekilsin, halktan uzaklaşsın, şehirleri terk etsin. Milletin iradesi hür bir şekilde ortaya çıksın. Sen niye bunlardan medet umuyorsun?"
'BASKI KALKSIN, GÖRELİM KİMİN NE OY ALDIĞINI'
'İLLEGALİTE SONA ERMELİ'
"Seçime gölge düşmesin istiyorlarsa silahlı unsurlara buralardan uzaklaşması yönünde çağrı yapmaları lazım. Öbür türlü herkes diyecek ki ‘silah marifetiyle bu oyu aldılar.' Bu HDP'nin aldığı oylara şaibe karıştırır. ‘Göğsünü gere gere ben bu oyu aldım arkadaş' demek istiyorsa, terörist unsurların tamamının orayı terk etmesi, propagandaya karışmaması, illegaliteye son vermesi lazım."