İran dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Nasıl bir seçim atmosferi öngörüyorsunuz ve 8 Haziran'da nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz?" sorusunu şöyle yanıtladı: "Benim bütün arzum yeni anayasayı yeni Türkiye hedefiyle çıkartabilecek bir sayının ortaya çıkması. Ben bunu 400 olarak ilan ettim. Başkanlık sisteminin ne kadar önemli olduğunu işlemeye devam ediyorum… 400 olmadı da diyelim ki 335 oldu. Referandum şansının yakalanması dahi olumlu netice verecektir. Kamuoyu araştırmalarımızda bunu gördük."
'AZİZ BEY'İ DE ARADIM'
Erdoğan, şunları söyledi: "Aziz Bey'i de aradım. Teknik direktörü, İsmail kardeşimi 2 kez aradım, takım kaptanı Emre Belözoğlu'nu iki kez aradım. Olayın olduğu anda, hem uçaktan indikten hem de ertesi sabah tekrar aradım. Çünkü ertesi sabah hemen İsmail Hoca 'Kısa bir antrenman yaptırmak suretiyle o gece evlere göndermedik. Samandıra'da kaldık. Eğlenceli bir şey yapıp da psikolojik olarak moral vereyim' dedi."
'BAROLAR OLARAK YARGININ TAMAMI DA DEĞİLSİNİZ'
"Geçenlerde Sayın Başbakan'la da İçişleri ve Adalet bakanlarıyla da konuştuk. Burada en ufak tavize fırsat verilmemesi lazım ama medya mensuplarına da çok büyük görev düşüyor. Saygısızlık yapıyorlarsa, böyle bir teröristi kalkıp saldırgan diye, eylemci diye ifade edenlere gereğini söylemek gerekir. Çekinmenin anlamı yok. Ben seçimler noktasında falan bu tür şeylerden çekinmiyorum. Ne yaparlarsa yapsınlar. Fakat başka bir vaka var. Bakıyorsunuz baro, işte çıkmışlar gazetelere tam sayfa ilan veriyorlar ve yine tehdit ediyorlar. Üstelik barolar olarak siz, yargının tamamı da değilsiniz, 3 ayağından birisisiniz. Kalkıp da Türkiye'de bir jüristokrasi mi oluşturmak istiyorsunuz. Böyle bir şeye mi Türkiye'yi götüreceğinizi zannediyorsunuz. Türkiye öyle affedersiniz bir kabile devleti değil, o işler geride kaldı, o eski Türkiye'ydi. O ilanları görünce güldüm, gerçekten ‘vah zavallılar' dedim, ‘siz Türkiye'yi ne zannediyorsunuz' dedim. Türkiye'yi eğer Barolar Birliği idare etmek istiyorsa, hodri meydan çıksınlar siyaset meydanına. Ben burada açık söylüyorum adalet saraylarında adliyelerde bu aramaların kesinlikle yapılması lazım. Bu bir. İki, kesinlikle özel güvenliğin kamu kurumlarının tamamından bence ayıklanması lazım."
'ÖZEL GÜVENLİKÇİLER KAMUYA GEÇEBİLİR'
Özel güvenlikçilerin çoğunun emekli olduğunu belirten Erdoğan, "Gençler varsa emniyete ve ya güvenlik teşkilatımıza girecek kalitede, kapasitede olanları rahatlıkla alınabilir. Özel güvenlik adeta memur gibi sabah gel akşam evine git. İstim üzerinde değil" dedi.
'YEMEN İÇİN BAZI ŞEYLER YAPALIM İSTİYORUZ'
Erdoğan, "Ortadoğu'da mezhep ayrılığına gidilmesi endişesi var. Türkiye'yi de belli bir mezhep üzerinden politika üretiyor diye eleştirenler var" yorumunu şöyle değerlendirdi: "'Türkiye mezhep eksenli bir ayrışmaya veya bir tavra gidiyor' ifadesini kabullenmemiz kesinlikle mümkün değil. Bizim için belirleyici güç mezhep değil, belirleyici olan İslam'ın ta kendisidir. Birileri Şia olabilir, ülkemde ağırlıklı olarak Sünniler olabilir. Ancak inanç noktamızdaki geleceğimizi ne Sünnilik belirler ne de Şia. Mezhepsel anlayışınızı karşı bir mezhebe dayatırsanız, siz ümmeti parçalamış olursunuz. Şu anda İslam dünyası parçalanma riskiyle karşı karşıya. Bunu durdurmak gerekiyor. Ama birileri ‘Daha fazla silah satabileceğimiz bir pazar oluşturalım' mantığıyla hareket ediyorsa, zaten bu işi çözmek mümkün değil. Şu anda görünen böyle bir pazar gayreti içerisinde olanlar da var. Bunun olmaması için inşallah bir gayret koyalım diyoruz. Pakistan Başbakanı Nevaz Şerif bizdeydi. En kısa zamanda Endonezya ve Malezya seyahati düşünüyorum. Sonra tekrar Suudi Arabistan ziyareti yapmak suretiyle bu süreci daha etkin hale getireceğiz."
1915 OLAYLARININ 100. YILI






