Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda bir kez daha muhtarlarla bir araya geldi. Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
FENERBAHÇE'YE GEÇMİŞ OLSUN
'KOŞAN, TERLEYEN CUMHURBAŞKANI'
Türkiye'nin ihtiyacı köşesine çekilip hiçbir şeye karışmayan değil, tam tersine, koşan, terleyen, çalışan bir cumhurbaşkanıdır. Türkiye'nin içerde ve dışarda tüm meseleleriyle ilgilenmek, görüşlerimi, tekliflerimi, eleştirilerimi ifade etmek, benim milletime karşı hem taahhüdümün hem sorumluluğumun görevidir. Cumhurbaşkanlığı makamına her şeyden el çekmek için değil, daha büyük hizmetler vermek için geldim. Beni yüzde 52 oyla bu makama getiren vatandaşım da inanıyorum ki aynı hassasiyet beklenti içinde.
Mahallesi ile mahalle halkı ile irtibatını kesmiş bir muhtar düşünülebilir mi? Ben de bunları Türkiye muhtarı olarak yapmanın gayreti içerisindeyim. Bunun için beni eleştireceklerse varsın eleştirsinler. Hiçbir iş yapamayıp bu eleştirilerden uzak kalmaktansa, çalışıp eleştirilere göğüs germeye devam edeceğiz.
'MAĞDURUN DEĞİL TERÖRİSTLERİN YANINDA YER ALDILAR'
Teröristlerin amacının intikam olmadığı ortadadır. Bu saldırının amacı saldırının karanlıkta kalarak, propaganda olarak kullanılmasını sağlamaktır. Basın kuruluşları da aynı amaca hizmet ediyorlar.,
Demokrasinin hak ve özgürlüklerin beşiği olarak kabul edilen batı ülkelerinde böyle bir duruma asla şahit olamazsınız. Bu ülkelerde terörün ve teröristin propaganda aracı haline dönüşen basın yayın kuruluşlarının kapısına anında hukuk eliyle kilit vurulur.
'AVUKATLAR ARANMAKTAN NEDEN ÇEKİNİYOR?'
"TERÖRİSTE TERÖRİST DİYEMEYEN…"
8 saatlik süreçte güvenlik güçleri her türlü yola başvurdu. Netice alınamada çünkü onların bağlı oldukları yerler vardır. O kadar şahsiyetli bir savcı ki, onların elinden bir bardak suyu dahi almadı. Savcının cenazesinide muhalefet yoktu, acaba neden gelmedi? Şehit Savcımızın babasının oğlunun tevekkülü vardı, bir yanda da bunlar vardı.
"TÜYLERİ DİKEN DİKEN OLUYOR"
Yeni anayasa bir tercihten çıkmıştır, bir zorunluluk olmuştur. Krizlere fırsat vermeyecek bir sisteme ihtiyaç var. Başkanlık deyince birilerinin tüyleri diken diken oluyor. Niye? Niye 10 yılda bir ihtilaller oluyordu? Mevcut sistemle buraya kadar. Aksi takdirde yeniden patinaj yapmaya, Allah göstermesin gerilemeye başlarız. Türkiye'ye özgü başkanlık sistemi olmazmış, niye olmasın?