Daha önce defalarca Washington’u ziyaret eden Netanyahu, bu defa resmi olmayan bir kapsamda ABD'de bulunuyor. Bu nedenle Beyaz Saray, Obama’nın Netanyahu ile temaslarda bulunmayacağını açıkladı.
Türkiye 21. Yüzyıl Enstitüsü Amerika Araştırmaları Merkezi Başkanı Özdemir Akbal, ABD Kongresi'nin bu konuşma ile Obama'ya mesaj vermek istediğini, Netanyahu’nun da ülkesindeki 17 Mart seçimleri için bir araç olarak kullandığını düşünüyor:
"BİZ DE VARIZ" MESAJI
"Bence Kongre, ABD’deki Cumhuriyetçi-Demokrat çatışması üzerinden, kendisine politik faaliyet alanı açmak ve Obama’yı zor durumda bırakmak amacıyla Benyamin Netanyahu’yu davet ettirdi. Biz muhtemelen Benyamin Netanyahu’nun konuşmasında, İran’ın bölgede ne kadar tehlikeli bir ülke olduğu, nükleer programının aslında sadece İsrail’i değil, dünya barışını da etkileyeceği, Birleşmiş Milletler’in bu konuda önlem alması gerektiği, ABD’nin bu konuda lider ülke konumu ile hareket ederek önlem alması gerektiği gibi argümanları dinleyeceğiz. Ama bütün bunların neticesinde, Kongre’nin ABD Başkanı'nın önüne çok da önemli bir yaptırım kararı getirebileceğini zanetmiyorum. Çünkü her ne kadar Obama için ‘topal ördek’ benzetmesi yapılsa da, bu konuyla alakalı çok net ve sert bir duruş sergiliyor. Kongre’de cumhuriyetçilerin İsrail’e geleneksel sempatisi dolayısıyla, kendisine 'bakın biz de varız' mesajı verme çabası olarak değerlendiriyorum.
Öte yandan, Binyamin Netanyahu, İsrail içerisindeki “şahin” olarak nitelendirilen kanadın desteğini almak için sert bir konuşma yapacaktır. Ama öyle tahmin ediyorum ki perde arkasında yapılan görüşmelerde de nisbeten tonu daha düşük mesajlar verilecek. İsrail iç siyasetinde Netanyahu, bu konuda pasif kalmakla itham ediliyor. Bu da onun için kendisine bir alan yaratma şeklinde politika uygulama argümanı olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü Amerikan Kongresi'nde konuşma yapmak butün dikkatlerin aynı zamanda konuşma yapan şahsın üzerine çevrilmesi demek. Bununla beraber Amerika’daki güçlü İsrail lobbisi AYPEK’tan da İsrail ile ciddi ekonomik ilişkiler için adımlar atılacağını tahmin ediyorum. Dolayısıyla ABD’de yaşayan Yahudiler ile de Netanyahu yönetimini desteklemek için ekonomik imkanlar sağlama konusunda görüşmeler yapıldığını da tahmin ediyorum. Bu, aslında İran’ın nükleer programını yermek için yapılmış bir ziyaret olmakla beraber, ABD nezdinde Netanyahu’nun ne kadar saygın olduğunu gösterme amacı taşıyan bir ziyaret olarak da açıklanabilir."
Netanyahu, Washington’a yola çıkmadan önce, 'Tüm İsrail halkının güvenliği için derin endişelerim var. Geleceğimizi güvence altına alabilmek için her şeyi yapacağım' demişti. Bu açıklama, Beyaz Saray yetkilileri arasında, İran nükleer programı müzakerelerinin bazı gizli detaylarının Netanyahu tarafından kamuoyuna açıklanabileceği kaygısını yarattı. İsrail, İran'ın nükleer programı müzakerelerine doğrudan katılmamasına rağmen ABD sayesinde görüşmelerin içeriği ile ilgili detaylı bilgilere sahip. Ancak Özdemir Akbal’a göre, Netanyahu’nun konuşması, sadece İran nükleer programı ile sınırlı kalmayacak:
TEL AVİV'İN İKİ ÇEKİNCESİ
"Malum, ABD ile İsrail çok önemli ilişkilere sahip. Hatta Amerika’nın Orta Doğu’daki ta kendisi olarak tanımlanan ilişkilere sahip olan iki ülkeden söz ediyoruz. Burada en önemli problem de, İran’da gerçekleşen nükleer faaliyetler, Suriye meselesi dolayısıyla İran’ın bölgede nufuz alanının giderek artıyor olması. Bu iki konu, İsrail’i ciddi anlamda rahatsız ediyor. Bu rahatsızlık neticesinde de İsrail tepki gösterme ihtiyacı hissediyor. Burada başat olarak endişeye sevk eden, İran’ın nükleer programı. Uzunca bir süreden beri İran ile ABD’in başını çektiği ‘P5+1’ ülkeler arasındaki müzakere süreci devam ediyor, biliyorsunuz.
ABD ile İsrail arasında asıl kırılma noktası da burada başlıyor. İsrailliler ise tam tersi görüşte. İran’ın nükleer silah sahibi olduğunu iddia eden görüşlerle birlikte, İran’ın nükleer silah sahibi olma yolunda hızla ilerlediği görüşü de İsrail toplumunda güç kazanmış durumda. İran’ın nükleer silah sahibi olması, İsrail’in bölgedeki nükleer güvenliği ve güç dengesi açısından aleyhine dönebilecek bir durum. Buna ek olarak, Suriye’de Esad’ın beklenen düşüşünün gerçekleşmemesi de İsrail’in yetkililerini endişeye sevk eden bir başka konu. Ki ABD de Esad’ın gidişi yerine, IŞİD terör örgütü ile mücadele meselesini ön plana çıkararak İsrail’in bölgedeki bir başka hassas noktası olan Esad meselesini, de Tel Aviv’in aleyhinde gelişir bir durumda bıraktı gibi görünüyor."
OBAMA'DAN İRAN'A KARŞI YUMUŞAMA SİNYALLERİ
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri ABD, Çin, Rusya, Fransa, İngiltere'nin yanı sıra Almanya'nın da içinde bulunduğu ve P5+1 olarak adlandırılan ülkeler ile İran arasında nükleer program müzakereleri devam ediyor. Ve Mart ayı sonunda P5+1 ülkelerinin dış işleri bakanlarının bir araya gelmesi bekleniyor. P5+1, İran'ın nükleer silah üretebileceği endişelerini ortadan kaldıracak bir çerçevede uzlaşılmasını istiyor. Tahran yönetimi ise nükleer silahı hedeflediği iddialarını reddediyor ve Batı tarafından yıllarca uygulanan ambargonun bir an önce kaldırılmasını talep ediyor.
BİLGESAM Dış politika uzmanı Elnur İsmailov’a göre, her hangi bir somut anlaşmadan ve ambargonun kaldırılmasından bahsetmek için henüz çok erken. Ancak bazı konularda Obama yönetimi, İran’a rahatlık sağlamaya hazır olduğunun sinyallerini veriyor.
"Orta Doğu’daki gelişmeler ve ABD’nin burada yenilen bir yapılanma sürecine girdiğini unutmayalım. Washington'un burada İran’a da yer vermek istediğini göz önüne alırsak, Tahran ile ilişkilerin iyileşmesini hedeflediği görülebilir. Tabii tam bir sonuç çıkacağını söylemek için çok erken. Öte yandan yaptırımların şartları yeniden gözden geçirilebilir. İran’ın nükleer programını durdurması ve uranyum zenginleştirilmesinin azaltılması gibi şartları kabul görürse, yaptırımların bir kısmın durdurulacağını Obama yönetimi açıkça ifade etmiştir. Yıllık olarak belli bir miktarın Tahran bütçesine verilmesi, aynı şekilde petrol endüstrisinin yabancı şirketler tarafından işletilmesi gibi konular, görüşmelerde ele alınmıştır. Genel olarak yaptırımların hepsinin aynı anda kaldırılması için çok erken. Ama belli ön şartlar karşılığında, Tahran yönetimine finansal kolaylıklar sağlanacağı bilinmektedir.
Amerikan Başkanı Obama, Ocak ayında Kongre’de yaptığı konuşmasında, İran’a yeni yaptırımlar uygulanmaması gerektiğini ve bununla alakalı kendisinin önüne gelebilecek her türlü tasarıyı da veto edeceğini kesin bir dille belirtmişti. Onun için var olan ambargoların kaldırılması ihtimali çok zayıf ise de, yeni yaptırımların gelmesi de şu an için ihtimaller dışındadır. Ve Netanyahu ziyareti, bu konuda bir değişikliğe sebep olamayacak gibi görünüyor."