Rusya ve Yunanistan arasında her zaman sıcak bir ilişki olmuştur. Göreve geldikten 2 hafta sonra Moskova'ya yaptığınız ziyarette, Yunanistan'ın Rusya'yla işbirliğine ve Rusya odaklı politikasına devam edeceğini söylemiştiniz. Yeni hükümetin bu konudaki tutumu nedir?
Nikos Kotzias: Uzun vadeli bakacak olursak, Rusya'nın Avrupa güvenlik mimarisinin bir parçası olması ve Rusya karşıtı bir güvenlik sistemi kurulmaması gerektiğini düşünüyoruz. Asıl ihtiyaç olan şey Ukrayna'da istikrarlı bir barış sağlanması, Avrupa'nın Rusya ile ilişkiyi koparmaması ve Rusya'nın da AB ile ilişkilerde güvensizlik yaratacak eylemlerden kaçınması.
29 Ocak 2015'te, bizim önerimiz ardından Avrupa Birliği ortak bir karar alarak ekonomik yaptırımları genişletmeme kararı aldı. Bugün de belirli sektörleri hedef alan yeni ekonomik yaptırımlardan kaçınıyoruz. Diğer türdeki yaptırımlar, biz hükümetimizi kurmadan çok önce uygulanmaya başlamıştı. Genel olarak, yaptırımları araç olarak kullanmanın yarar getirmediğini düşünüyoruz. Yunanistan'ın bu konudaki deneyimini akıldan çıkarmamalıyız. Yunanistan, MEYC'ye (Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti) karşı yaptırım ve ambargo uygulamaya başlamıştı. Bu önlemden yalnızca ham madde kaçakçılığı yapan oligarklar kazançlı çıktı. Böylelikle yaptırımlardan hiçbir durumda yarar sağlanamayacağı da kanıtlanmış oldu.
Uluslararası ilişkiler tarihinde, yaptırımların gerçekten işe yaradığı bazı örnekler görüldü. Söz gelimi bazı durumlarda yaptırımların müzakere sürecine başlanmasına olanak verdiği görüldü. Ancak daha önce söylediğim gibi çoğu durumda yaptırımlar hiçbir yarar getirmiyor, özellikle de yaptırımlar bir öfke patlamasının ya da karşınızdakini ikincil konuma itme arzusunun ürünü olduğunda…
Dışişleri Bakanı olarak, Yunanistan ve Kıbrıs'ı Avrupa Birliği'nin parçası olarak gören bir pozisyon formüle ettim, kendimizi AB'nin dışında görmüyoruz. Ancak biz aynı zamanda BRICS ülkeleriyle çok güçlü kültürel, tarihi, geleneksel ve bunlar dışında çeşitli bağları olan iki ülkeyiz. Özellikle de Hindistan, Çin ve her daim derin tarihi, kültürel ve dini ilişkilerimiz olan Rusya ile birbirimize bağlıyız. Yunanistan ve Kıbrıs, daha kesin söylemem gerekirse Yunanistan, parçası olduğumuz AB ile Rusya arasında 'köprü rolü' oynayabilir. Biz birbirimize hiçbir zaman savaş açmadık, birbirimize hiçbir zaman düşmanca duygular beslemedik ve diğer bazı AB üyeleriyle olduğu gibi negatif ilişkiler olmadı aramızda. Bu da 'köprü' rolü oynayabilecek ülkenin Yunanistan olduğu anlamına geliyor.
Aralık 2014'te Rusya Güney Akım projesinden geri çekildi. Şimdi Rus enerji devi Gazprom, Türk ortaklarıyla birlikte Türk Akımı projesini ve Türkiye-Yunanistan sınırına kurulması planlanan gaz dağıtım merkezini konuşuyor. Yunanistan'ın bu projeden beklentileri ne?
Yunanistan, Türkiye'den gelen gaz boru hattı fikrinin de dahil olduğu bir zincirin halkası olmayı planlıyor. Akdeniz'in her yerine dokunacak (bu halkaya) bir Truva kahramanı olan Hektor'a atfen 'Hektor Akımı' adı verilebilir.
Donald Tusk, Rusya ve Çin herhangi bir yardım önermediği için Yunanistan'ın finansal problemlerini ancak AB'nin ve uluslararası finans kurumlarının yardımıyla çözebileceğini söylemişti. Yunanistan hükümeti Rusya ya da Çin'den finansal yardım istemeyi düşünüyor mu?
Yunanistan, dünyadaki tüm devletlerle ekonomik, ticari, yatırım ve işbirliği ilişkilerini geliştiriyor. Aynı diğer AB ülkelerinin yaptığı gibi… Yunanistan, AB'nin bir parçası olarak, AB'yle olan ilişkilerini destekliyor. Bir yandan da diğer her devlet gibi diğer ülkelerle olan ilişkilerini de koruyor.
Diyebilirim ki son 50 yılda Yunanistan'ın sesi Brüksel'de pek duyulmadı. Ancak, Rusya'ya yönelik ekonomik yaptırımları tartıştığımız zaman olan 29 Ocak'tan başlayarak Avrupalıların sesimizi duymaya başladı. Şimdi de diğer üye ülkelere saygı çerçevesi içinde Avrupa politikalarının oluşturulmasına katkı sunuyoruz. Yunanistan'da, bizim katılımımız olmadan, doğrudan Brüksel'de üretilip bize iletilen bir Avrupa politikası olamayacağını anladık. Biz değişen AB politikasının parçasıyız. Bu, şu anlama geliyor: Bizim arzularımız ve çıkarlarımızın da bu politika içerisinde olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. 'Tanrıların Tanrısı' Zeus'un, bir Akdenizlinin kızı olan güzel Europa'ya aşık olduğunu ve onu kaçırıp Girit dağlarına götürdüğünü unutmamalıyız. Bu olay yaşanmasaydı, bugün bir Avrupa da olmazdı.