Türkiye’nin bu hamlesi, milli çıkarları açısından nasıl değerlendirilmeli? Hangi faktörler sonucu böyle bir karar alınmıştır?
Sputnik Haber Ajansı’na konuşan emekli Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Er, NATO’nun bütün üye ülkelerinin hava sahalarını birleştirmek suretiyle tek hava komuta kontrol sistemine bağlama çabalarına değinerek konuyla ilgili şunları söyledi:
"Bildiğimiz gibi, 2010 yılında Portekiz’de yapılan Lizbon Zirvesi’nde, NATO’nun hava savunma sistemleri ile ilgili konsepti tamamen değişti. NATO’nun savunma sistemleri Soğuk Savaş döneminde genellikle askeri birliklerin harekat alanındaki hava savunma sistemlerini almak yükümlülüğü üzerindeydi ve ülkelerin milli sistemleri kendileri için yine ayrıca faaliyet gösterebiliyordu. NATO üyelerinin bütün hava sahası, NATO için tek hava sahası ve hepsi bir arada savunulur. Şu anki NATO’nun Füze Kalkanı sistemi buna dayanıyor.
O dönem Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül tarafından imzalanmış deklarasyonda, Türkiye de bunun tarafı olduğunu gösterir. Bunun sonucunda, Amerika Birleşik Devletleri’nin milli sistemi olan Kürecik radarlarının Türkiye’de kurulmasına müsaade edildi. 1999 Washington Zirvesi’nde kabul edilen yeni komuta sisteminin en kritik komuta kontrol sistemleridir. Bu sistemler NATO’nun bütün hava sahalarını tek hava sahası olarak görür ve gözetleme kabiliyetine sahiptir.
Konuyu değerlendiren bir diğer isim olan, Ankara Ufuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı, Saadet Partisi Genel Başkan Danışmanı ve ESAM Uzmanı, TBMM 21. Dönem Ankara milletvekili Prof. Dr. Oya Akgönenç Muğisuddin, Sputnik Haber Ajansı'na verdiği demeçte, Ankara’nın milli hava savunma sistemi kurma çabalarının nedenlerini açıklayarak konuyu şöyle yorumladı:
Bu yapılan hamleyi, yerinde ve zamanında yapılmış kabul ediyorum. Bunun sebeplerini izah edeyim; 1950’lerden itibaren Türkiye’de bir askeri modernizasyon başladı. Ve bunun sonucu olarak da yavaş yavaş biz, sistemlerimizin birçoğunu NATO’ya entegre ettik. Şimdi üstünden 65 yıl geçti. Bu 65 yıl içinde Türkiye’nin ihtiyaçları değişti, Türkiye etrafındaki politik dengeler değişti, olaylar değişti. Ve bu arada bizim NATO dışındaki bazı alanlarda da ihtiyaçlarımız oldu. Her şey NATO çerçevesinden bakılarak, onun ihtiyaçlarına göre belirlenemeyebiliyor…
Şimdi NATO’ya entegre edildiği anda, o silahların kullanımı için NATO’nun onayı gerekiyor. Fakat biz bazen öyle bir durumla karşılaşabiliyoruz ki, o olay NATO’yu ilgilendirmeyebilir, fakat Türkiye’yi çok yakından ilgilendirebilir. Bu sebeple şöyle diyebiliriz; NATO’nun dışında bağımsız olarak bir hava savunma sisteminin kurulmasının artık zamanıdır. Bu, Türkiye’nin yararınadır. İkincisi de, bu, NATO’ya karşı veyahut ona karşı alınmış bir adım da değildir. Bu, sadece NATO'ya artı olarak, kendi mili çıkarlarımıza ve ihtiyaçlarımıza göre yapılmış ilave bir savunma sistemidir.