Yunanistan'ın yeni başbakanı Aleksis Çipras ilk yurtdışı seyahatini Güney Kıbrıs'a yaptı. Kıbrıs sorununun Atina hükümetinin öncelikleri arasında bulunduğunu söyleyen Çipras'a KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'ndan Kıbrıs politikanızı değiştirin çağrısı geldi. Peki Atina, Kıbrıs politikasını değiştirebilir mi? SYRIZA ve AK Parti meselenin çözümü için bir orta yol bulabilir mi? Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi (ATAUM) Başkanı Prof. Dr. Çağrı Erhan, Radyo Sputnik'in konu hakkındaki sorularını yanıtladı.
Çipras'ın tutumunun daha önceki Yunanistan siyasetiyle bire bir örtüştüğünü vurgulayan Prof. Çağan, bu tutumu çözümsüzlüğün bir devamı olarak değerlendirirdi.
Çipras, ‘adil ve sürdürülebilir çözümün Türk-Yunan ilişkileri, Avrupa Birliği ve Doğu Akdeniz bölgesinde istikrar için büyük önem taşıdığını' söylemişti. Peki Syriza ve AK Parti meselenin çözümü için bir orta yol bulabilir mi? Çağrı Erhan bu sorunun cevabını şu şekilde verdi: "Syriza, AB ile çok ciddi bir sıkıntı yaşıyor. Öncelikli gündem maddesi Kıbrıs değil. Öncelikle borç krizini aşmaya çalışıyor. Ama Yunanistan'ın baştan itibaren sergilediği tutum Brüksel'de son derece olumsuz olarak değerlendiriliyor. Önceki Yunanistan siyasetlerinde gördüğümüz gibi Yunanistan'ın ne zaman Brüksel'le ya da Washington'la arası bozulsa kalkıp Türkiye ile ilgili sorunları öne çıkartır ve gayet popülist söylemlerle halkın milliyetçilik duygularını okşayacak tutumlara girer. Bunu en net şekilde yapan da 80'lerin başında Andreas Papandreu'ydu. Papandreu, köken itibariyle Çipras'ın geldiği kökten çok farklı bir yerden gelmiyordu. Söylemleri, antiemperyalizmle özdeşleşen Amerikan karşıtlığı, Çipras'ın bugünkü söylemiyle çok örtüşüyor. Çipras da eğer Washington'la ya da Brüksel'le ilişkileri gerginleşirse bunları aşamayacağı için, dönecek ve Türkiye ile olan krizi tırmandırmaya çalışacak. Fakat unuttuğu bir şey var ne Yunanistan bundan 15 sene önceki Yunanistan, ne de Türkiye o dönemki Türkiye. Yunanistan'ı artık bir alt ligde, Türkiye'yi ise bir üst ligde."
Yunanistan'ın hem ekonomik hem de askeri gücü itibariyle Türkiye'ye herhangi bir engel çıkartabilecek durumda olmadığının altını çizen Çağrı Erhan, Çipras'ın yapması gerekenin 99'dan beri devam eden istikşafi görüşmeleri devam ettirmek olduğunu belirtti ve "ABD ve AB ile arası limoniyken bir de doğuda ki komşusunun husumetini üzerine çekmesinin, Yunanistan'ın kendi ekonomisi açısından da iç siyaseti istikrarı açısından da doğru bir adım olacağını sanmıyorum" dedi.
Erhan, "Kalıcı çözüm için ne gerekiyor? Yunanistan, Ada'da iki bölgeli, iki toplumlu, federal bir çözümünü destekliyor. Bu mümkün mü? Türkiye ve Yunanistan'ın çözüm sürecinde payı nedir?" sorumuza ise şöyle cevap verdi: " Hem Türkiye'nin de Yunanistan'ın da ayrıca adadaki iki kesimin de hedefi iki toplumlu bir federasyon oluşturmak. Fakat, buna giden yolda bugüne kadar ele geçmiş en büyük fırsat maalesef 2004 yılında Rumların Annan Planı'na red oyu vermesiyle geri tepildi. Maalesef aynı noktaya da bir daha gelinemedi. Şu anda KKTC yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerine odaklanmış durumda. Seçimlere kadar herhangi bir adımın atılmasını beklememek lazım. Rum Kesimi de Yunanistan ve AB arasındaki ilişkilerin ne şekilde seyredeceğine kilitlenmiş durumda. Atina'nın AB ileilişkileri rayına oturmadan, KKTC'deki seçimler tamamlanmadan evvel, kalınan noktadan devam edilemez. Bir tur başlayacaksa bu en erken Eylül ayında olur."
"KÖTÜLEŞME YA DA GELİŞME OLMAYACAK"
Türkiye'nin Kıbrıs meselesinde bu kez hiç ummadığı kadar rahat olduğunun altını çizen Erhan, bunu AB ile olan ilişkilerin tıkanma noktasında olmasıyla ilişkilendirdi. Erhan'a göre ilişkiler doğrultusunda AB'nin artık Kıbrıs üzerinden adım atma beklentisinin hiçbir anlamı kalmadı. Profosör, son olarak yakın dönemde Kıbrıs sorununa dair hiçbir gelişme beklemediğini ifade ederken, bir yandan gerilemenin de söz konusu olmadığını söylerken sözlerini "Sorunun çözülmesi için gerekli ortam yok daha da kötüleşmesi için de herhangi bir gerekçe yok" diye bitirdi.