ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, bu amaçla ilk etapta Irak’ta 12 yeni askeri birlik hazırlanacağını açıkladı. Kerry, bahardan itibaren Suriyeli muhaliflerin Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye’deki kamplarda eğitimlerine başlanacağını da belirtti.
Siyaset bilimci Stanislav Tarasov, ABD ve müttefiklerinin her durumda kaçınmaya çalıştıkları sorunlar olduğunu belirtiyo:
"Her şeyden önce şunu belirtelim; askeri uzmanların değerlendirmelerine göre, ABD, IŞİD’i bölgede etkisizleştirmek için gerekli güce sahip; ancak kara harekatına sıcak bakmadığı müddetçe, bu konuda başarı elde etmek uzun zaman alacak. Bu birincisi… İkinci olarak: Batı, bölgede iki temel cephenin varlığını belirtti: IŞİD ve Suriye Hükümeti. Daha öncesinde Washington, Ankara’nın da aktif katılımıyla Başkan Esad’ı devirmek için muhalif koalisyonu kurmuştu. Üçüncü ve son olarak: Türkiye, sadece Irak ve Suriye sınırında değil, adım adım bölgesel nitelikte bir çatışmaya çekiliyor. Brookings Enstitüsü’nde konferansın düzenlendiği günlerde, AB Dış ilişkiler ve Güvenlik Politikasından Sorumlu Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’nin tespitlerine göre, Türkiye’de oldukça dramatik bir durum görülebilir; çünkü Irak ve Suriye arasındaki düğümde sıkışılmış durumda.
Ankara, ABD’nin sıkı baskısına direnemedi ve Peşmerge’nin kendi sınırlarından Suriye’ye geçmesine müsaade etti. Tabiî ki bu, doğrudan Esad’la girişilen mücadeleye yönelik atılmış bir adım değil, IŞİD’e karşı yürütülen mücadele için bir adım. Bu durumdaki temel paradoks şu: IŞİD’in bölgede yenilgisi veya güç kaybetmesi Irak, Suriye, Türkiye üçgenindeki Kürtlerin pozisyonunu güçlendiriyor. Kürtlerin mağlubiyeti ise artık Türkiye’nin güneydoğu sınırına kadar gelebilen IŞİD’i güçlendiriyor. ABD için kabul görmüş senaryolardan ilkini Başkan Obama, Amerikan Kongresi’nde dile getirdi. IŞİD’le mücadelede Washington’un rolünü göz ardı etmeyen Başkan, yasama organını askeri yaptırım gücünü kullanabilmek için izin vermeye çağırdı.
Bununla beraber yeni Ortadoğu bilmecesindeki çözüm anahtarı hala Ankara’nın ellerinde. Washington, cihatçılarla mücadele konusunda onu hala ikna edebiliyor. Ancak Batılı diplomasi kaynaklarının tükenmek üzere olduğunu anlamak için kahin olmaya gerek yok."