Fransa'da 4 rehinenin hayatını kaybettiği market baskınında öldürülen Amedy Kolibali'nin kız arkadaşı Hayat Boumedienne'in 2 Ocak'ta Türkiye'ye geldiği ve 8 Ocak'ta Suriye'ye geçtiği kesinleşti. Hayat, 6 gün Türkiye'de kaldı. Açıklamayı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu yaptı.
Hayat Boumedienne'in Türkiye'ye neden ve nasıl geldiğine ilişkin sorular henüz aydınlanmazken; durumun Türkiye'nin suçlanmasına zemin hazırlayıp hazırlamayacağı da merak konusu oldu. Konuyu, milli güvenlik ve dış politika uzmanı Sait Yılmaz ile SETA güvenlik araştırmaları direktörü ve Sakarya Üniversitesi öğretim üyesi Murat Yeşiltaş, Sputnik Haber Ajansı'na değerlendirdi.
"YAŞANANLAR, TERÖRLE MÜCADELEDE YAPILAN BÜYÜK YANLIŞLARIN SONUCU"
Yaşananların, terörle mücadelede yapılan büyük yanlışların bir sonucu olduğunu ifade eden Sait Yılmaz, "Bu yanlışlıkların birinci boyutunda terörle mücadele adı altında, terörün araçsallaştırılması yatıyor. Son birkaç yılda, sadece Suriye'deki bu muhalif grupların içinde sadece 46 tane İslami tugay var. Bunların bazıları zamanla IŞİD'i doğurdu, bazıları El Kaideci oldu, bazıları ılımlı kaldı. Hala daha bazılarına ABD, eğit-donat programı kapsamında yardım etmeye çalışıyor. Libya'dan, komşu ülkelerden, bazı İslamcı gençlerin oraya toplanması hatta 2000'den fazla Avrupa'da yaşayan İslamcı genç buralara gelirken, Avrupa ülkeleri bunları desteklediler. Şimdi bu kadar terörün bataklığa dönüştüğü yerde düğmeyi bazen ılımlı İslamcılara, bazen radikallere bazen de El Kaide'ye bağlıyorsunuz, bunları istediğiniz gibi kullanıyorsunuz, kullanmadıklarınız da bir gün gelip sizi vuruyor. Türkiye'ye gelen bu kişinin de bu bağlar vasıtasıyla Türkiye'yi kullanmaya çalışan, daha doğrusu Türkiye'den geçmekte olan bir terörist. Özel olarak buraya geldiğini düşünmüyorum ama demek ki burada da talimat aldığı bir yerler var. Özellikle İstanbul'daki bazı yerlerin bugün hem IŞİD için hem de Suriye'deki harekat için önemli bir merkez olduğunu, İstanbul'da pek çok toplantıların yapıldığını biliyoruz. İkinci büyük hata da terörle mücadelede uluslararası işbirliği işlememiştir. Burada ülkeler gerekli samimiyeti göstermemiştir. Terörle mücadelede, terör ağlarının takip edilmesinde güvenlik güçleri yetersiz kaldı. Bütün bunlar şu anda dünyanın pek çok şehrinde, pek çok teröristin aramızda dolaşmasına, fırsat bulduğunda da çeşitli yerleri vurmasına fırsat sağlamıştır" dedi.
AVRUPA, IŞİD'E KATILAN VATANDAŞLARIN GERİ DÖNME RİSKİYLE NASIL BAŞ EDECEK?
SETA güvenlik araştırmaları direktörü Murat Yeşiltaş, Fransa'da yaşananların ne 11 Eylül'le ne de İngiltere, İspanya ya da Türkiye'de daha önce yaşanan saldırılarla karşılaştırılabilecek bir şey olmadığını dile getirdi. Yeşiltaş, sözlerine şöyle devam etti: "İkinci boyutu da bu işin organize olması ve profesyonel bir görüntü çizmesi. Askeri bir üsluba sahip bu saldırı. Özellikle Suriye ve Irak'a, Avrupa'dan IŞİD'e katılan Avrupa kökenli vatandaşların geri dönme riskiyle Avrupa bundan sonra nasıl baş edecek? Benim kanaatime göre bu Arap Baharı'nın olumsuz sonuçlarından ilkinin Avrupa'da yansımış hali. IŞİD terörü Arap Baharı'nın en kötü sonuçlarından biriydi. IŞİD'in ortaya çıkardığı bu yeni terör denkleminde Avrupa ilk defa Fransa saldırılarıyla hissetmiş oldu. Bundan sonra Avrupa'nın yabancı savaşçılar meselesini oturup tekrar düşünmesi ve Avrupa genelinde buna yönelik bir çözüm üretmesi gerekecek."
AVRUPA TÜRKİYE İLE İSTİHBARAT PAYLAŞIMI YAPIYOR MU?
Yeşiltaş, "Hayat Boumedienne'in market saldırısını gerçekleştirenlerden birinin eşi olduğu anlaşılıyor ya da öyle söyleniyor şu anda ve kendisinin de 2 Ocak'ta Türkiye'ye giriş yaptığı söyleniyor. Türkiye zaten yabancı savaşçılar için transit bir ülke görüntüsü çiziyor. Ancak bu Türkiye'nin müsaadesiyle gerçekleşen bir durum değil. Türkiye bu konuda istihbarat paylaşımı sonucunda ya da sınırı geçerken yakaladığı isimleri sınırdışı ediyor veya istihbarat paylaşıyor. Ancak bu durumda dair henüz net bir bilgi yok ortada ve 8 Ocak'ta da Suriye'ye geçtiği söyleniyor" ifadelerini kullandı.
Boumedienne'in Suriye'ye Türkiye üzerinden geçişinin Türkiye'yi suçlamak için bir gerekçe oluşturamayacağını belirtti ve bunun gerekçelerini şöyle açıkladı: "Çünkü Türkiye'nin açık bir şekilde ifade ettiği şey şu: eğer yabancı savaşçıların Türkiye'den geçmesi değil sadece. Avrupa'daki havaalanlarından çıkması meselesi de önemli. Eğer bunlar yabancı savaşçılar olarak terör örgütlerine katılacaklarsa bunların kendi ülke içlerinde izlendikleri halde Türkiye ile istihbarat paylaşımı yapılıyor mu yapılmıyor mu, bu çok önemli bir konu. Örneğin bu son olayda, istihbarat paylaşımı yapıldığı halde Türkiye bunu takip etmiyorsa Türkiye elbette suçlanır ama Türkiye'nin de baştan beri söylediği şey ‘yeter ki Avrupalılar bizimle istihbarat paylaşsın'. Bugüne kadar 7 bin kişinin geçişinin engellendiği hükümet yetkililerince söylenmişti. Dolayısıyla bu konu, yabancı savaşçılara bilerek müsaade ediyor şeklinde suçlanmalarını gerektirmez."