CIA, Soğuk Savaş döneminde, Sovyetler Birliği’ni karalamak için hayal bile edilmeyecek birçok yönteme başvurdu. Ancak ne El-Kaide, ne de İslam Devleti (IŞİD), Washington’un uzun erimli partneri olmadı.
Militanlar, istenmeyen rejimleri devirme oyununda “kukla” rolünü oynamayı, bir süre sonra reddetti. Bunu kanıtlamak için, Amerikalıların kafalarını kesme işinde "seri üretime" geçtiler. Teröristler, kendi rejimini kurmak istiyor: İslam Halifeliği. ABD ve bazı Körfez ülkeleri ise artık radikal İslami muhalefetle “oynamanın” imkansız olduğunu anladı.
Terörizm, marjinal grupların olgusudur. Bugün IŞİD etrafında çeşitli milletlerden suç unsurlarının toplandığını belirten siyaset uzmanı Ali Gacizade şunları söyledi:
“Dünyanın neredeyse her yerinden radikal İslamcı döküntü, bu örgütün etrafında toplandı. Onlar sadece Esad rejimine karşı değil, Esad’a karşı savaşan diğer gruplara karşı da savaşıyorlar. Bazı ülkelerde eğitim veya “beyin yıkamadan” geçen bazı marjinal gruplar, bir şeyler yapmak isteyecek ancak yine de çok marjinaller.”
İslamcılar, saflarına Avrupalıları çekmek için çeşitli örgütleri, birlikleri, yardım vakıflarını kullanıyor. Maalesef bunu, özellikle son yüzyılda büyük göçün yaşandığı bu koşullarda, başardıklarını ifade eden Moskova Devlet Üniversitesi Asya ve Afrika Ülkeleri Enstitüsü Profesörü Vladimir İsayev şunu söyledi:
“Bilimsel bazı hesaplamalara göre göçmen sayısı, bir ülke nüfusunun yüzde 10-12’sine ulaştığı zaman kritik nokta başlıyor. Üzerine yüzde 1-2 eklenince de dönüşü olmayan nokta geçilmiş oluyor. Bu durumda farklı türden toplumsal huzursuzluklar başlıyor. Halihazırda göç, büyük ölçüde Müslüman ülkelerden gelişmiş ülkelere olduğu için, Müslümanlar en “mağdur” kesim haline geldi. Onları işlemek daha kolay ve terör örgütleri bundan yararlanıyor. Saflarına kararsızları ve cahil insanları çekiyorlar.”
Amerikalıların sadece ılımlı silahlı grupları finanse ettiği yönündeki tüm konuşmalar yalan kokuyor. Aklı selim birisi, uyuşturucu etkisiyle tüfek ve hançerle dolaşan “ılımlı haydudu” hayal etmekte zorlanır!..
Büyük olasılıkla, ABD’nin bölgede “çıkmaza” girdiğini anlaması, IŞİD'e karşı alelacele koalisyon kurmasına zorladı. Tıpkı Gogol’un kahramanı Taras Bulba’nın dediği gibi: “Seni ben dünyaya getirdim, öldüren de ben olacağım!”. Bu sebeple, uluslararası koalisyona öncülük eden ABD'nin militanlara karşı düzenlediği hava saldırılarına rağmen, terörist sayısında azalma gerçekleşmiyor.