Ukrayna'nın güney-doğusunda bile savaşmaya hazır ve sayısı yüzbinleri bulduğu ifade edilen IŞİD militanları, dünya gündemindeki yerini koruyor.
Terör örgütü saflarında savaşan on bin Avrupalının olduğu da, Batılı istihbarat servislerinin duyurduğu bilgilerden.
Suriye ve Irak'ı kana bulayan terör örgütü IŞİD'e ilişkin, Sputnik Haber Ajansı'na değerlenmelerde bulunan Fransalı siyaset bilimci Jean Michel Vernochet'e göre, Avrupa'nın
İslamlaştırılma projesi uzun süredir uygulanmakta.
Vernochet, konuya ilişkin olarak şunları söyledi:
"Avrupa'yı İslamlaştırmak istemelerinin yanısıra, bazıları onu savaş toprağı haline getirmek de istiyor. Bu nedenle Avrupa, güvende olduğunu düşünemez. Üstelik Fransa, İngiltere ve Avustralya, ABD'nin kurduğu ve desteklediği hareket ile mücadele etmek için 61 devletten oluşan koalisyonda yer alıyor. Bu, ilk bakışta paradoksal görünebilir çünkü bir yarış arabasında gaz pedalının yanında, her zaman fren pedalı var! Demek ki bir yandan bu unsurlara destek veriliyor, öte yandan Kürdistan'ı ve koalisyona katılmayan Türkiye'yi de korumak gerektiği için, onunla mücadele ediliyor. Ortadoğu'daki savunulması gereken çıkarlar ve İran ile yakınlaşma politikasını da göz önüne almak gerekiyor. Bu politika, hem siyasi bakımdan, hem de nufüsun çoğu Şii olan Irak'taki durumun normalleştirilmesi bakımından önemli.
Bu nedenle küresel ve bölgesel savaşın kavramlarını kullanmayacağım. Bu iki olay, birbirine çok bağlı ve Ukraynalı 'Meydan'da baştan itibaren, başka ülkelerden gelen unsurların varlığı ortadaydı. Günümüzde radikal İslamcı eylemciler, bu cephede zar zor doğrudan mücadele edebilirler ancak başka cepheler de var! Radikal İslamcılar, Türkiye ve Azerbaycan'ı elde etmek istediklerini açıkladılar. Militanların bu cephelerde mücadeleye yönelik belli istekleri var. Sadece yerli eylemcilerin bölgesel çatışmalara katıldıklarını düşünenlere, Suriye ve Irak'taki uluslararası terörü hatırlatmak gerekiyor.
Çin'den gelen Uygur militanları da başka bir örnek. Pekin, Orta Doğu'daki çatışmalara karşı belli mesafede kalmaya devam ediyor fakat bugün onlar da doğrudan olayların içine karışmış durumda. Bundan dolayı, ŞİÖ'nün desteğiyle Hindistan'ın da katılabileceği Rusya-Çin savunma bloku güçlendiriliyor.
Bir süre önce El-Kaide, IŞİD'e yani ‘Musul Hilafetine' soğuk bakmadığını açıkladı. Hindistan'da 400 milyon Müslümanın yaşadığını ve XIX. yüzyılda bazı Hint mezheplerinin özellikle Pencap ve Peşaver'de çok yaygın olan Vehhabi hareketlerine bağlı olduğunu unutmamak gerekir. Gerçek, uzun süredir bu şekilde. Şimdi ise her şey küresel düzeye çıkıyor. Küreselleşme şartlarında yaşıyoruz ve bütün bunlar, yağ lekesi gibi yayılıyor. Batı'daki insanlar, çeşitli İslam hukuk okulları ile Batı'da petrol dolarları (Katar ve Suudi Arabistan örnekleri) ile kurulan camiler sayesinde yayılan radikal fanatik mezhebi arasındaki farkı görmüyorlar. Ortadoğu sorunları hızla hayatımıza giriyor".
Jean Michel Vernochet'e göre şu anda Avrupa ve Ortadoğu, Suudi Arabistan'ı savaşın sürdürme aleti haline getiren ABD istihbaratını sıkı bir şekilde bağlayan Müslüman mezheplerinin, dünyası ile karşı karşıya. "Sünniler, kendileri için İslam dünyasına bir dönem liderlik eden Osmanlı İmparatorluğu örneğini kullandıklarını sanıyor" ifadesini kullanan Vernochet, sözlerine şöyle devam ediyor:
"Birinci Dünya Savaşı zamanında Batı, XVII. Yüzyılın Avrupalı Protestan mezheplerine benzeyen canavarı yarattı. Bu Protestan mezhepleri, ABD'yi kurdu, Tasavvuf mezhepleri ise Washington'un hoşuna giden terör devletini yarattı.
Bu devlet, tüm Ortadoğu'yu etkileyip Filistin ile İsrail arasındaki çatışmaya, Irak, Libya, Suriye ve Mali'nin yıkılmasına, Kuzey Kafkasya'daki olumsuz gelişmelere neden oldu. Liste uzatılabilir. Şimdi ise ABD, Suudi Arabistan ile beraber hedefi Avrupa olan orduyu kuruyor. Bu tecrübeli ordu, başların kesilmesinden vazgeçmiyor. Savaşçıları gençlikten itibaren savaşıyorlar ve herşeyi kaybettiler… Başlıca düşman olarak gördükleri Avrupalı gençlik ise kendileriyle mücadele edecek. Zavallı Batı!"