Peki, “barış sürecinin” 2014 sonuçları ve çözüm perspektifleri nelerdir?
Türkiye Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi (Türksam) Başkanı MHP milletvekili Sinan Oğan, Sputnik radyosuna demecinde, şunu söyledi:
"Şimdi çözüm süreci olarak ifade edilen süreci biz bir defa doğru bulmuyoruz. Çünkü bunun çözüm süre, terör sorununu çözeceğine inanmıyoruz. O sebeple 2014 senesinde yürütülen bu süreç PKK’nın bölgede daha da güçlenmesine, PKK’nın Türkiye’nin Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgesinde daha fazla zemin kazanmasına sebep olmuştur. 2014 senesine bir bütün olarak baktığımızda çözüm süreci diye başlatılan hadiselerin Türkiye’nin terörle mücadelesine zarar verdiğini ve Türkiye’nin terörle mücadelisinde zaafiyet ortaya çıkardığını, buna rağmen terör örgütü PKK’nın ise zemin ve zaman kazandığına şahit olmaktayız. Tabii 2014 senesi bir bütün olarak terör örgütü açısından özellikle IŞİD’in bölgede orataya çıkması, IŞİD’in Suriye ve Irak bağlamında geniş bir alanda etkinliğini arttırması, Batılı gazetecilerin, yardım kuruluşu görevlerinin kafasını kesmesi ve o bölgede ABD ile beraber IŞİD’e karşı yapılan mücadelede PKK’nın bir ABD’nin müttefiki gibi adeta ortaya çıkması PKK’nın o anlamda 2014 senesi içeresinde elini güçlendirmiştir. Bir taraftan PKK uluslararası alanda kendisine IŞİD dolayısiyla zemin kazanmıştır. Diğer tarafta da Türkiye’de bu çözüm süreci olarak ortaya konulan hadiseler PKK’nın elini güçlendirmiştir. Bu vesileyle çözüm süreci diye ortaya konulan hadiselerin 2014 senesinde terörle mücadeleye değil terörle müzakere edenlere yaradığını ifade etmek gerekir.
Tabii Türkiye açısından baktığınızda çok olumlu bir yön göremiyorsunuz. Şunu söyleyebiliriz — daha önceki yıllarda olduğu gibi geniş çatlı karakol baskınları sivil halka yönelik terör eylemlerinin miktarında azalma var. Dolayısiyla da askerlerin şehit edilmesi hadisesinin önceki yıllara kıyasla daha az olduğunu, çatışmaların önceki yıllara kıyasla daha az olduğunu söyleyebiliriz. Buna olumlu olarak bakmak ta mümkün. Ama bunun sebebi terör örgütünün silah bırakması değil. Bunun sebebi askerin teröristle çatışmaya girmemesidir. Ama bütün bunlara rağmen yine de çarşıda eşiyle beraber pazarda sebze alan askerler ensesinden kurşulanmıştır. Çarşıda yürüyen askerler ensesinden kurşunlanarak şehit edilmiştir. Yine de kan dökülmeye devam etmiştir. Belki daha az sayıda kan dökülmüştür daha az sayıda asker şehit olmuştur ama yine tekrar ediyorum buna olumlu belki bakabilirsiniz ama mesele buysa o zaman Çanakkale savaşında da eğer İngiliz gemileri buradan geçsin deseydiniz iki yüz elli bin şehit vermezdiniz, hiç bir savaş olmazdı, hiç kimse de hayatını kaybetmezdi. Dolayısiyla genel toplanda baktığınızda maalesef ki olumlu çok fazla bir şey göremiyorsunuz".
Diğer muhatabımız bağımsız askeri uzman Kurdistan.ru sitesinin baş editörü Vadim Makarenko, bu konuda şu görüşünü dile getirdi:
“Geride bıraktığımız 2014 yılında, Türkiye’ye komşu ülkelerde önemli değişiklikler yaşandı. Suriye ve Irak’taki savaşlar yeni aşamaya girdi. Bu yıl hem Türkiye hem de komşuları önemli ölçüde değişti. Elbette “barış süreci” ilerliyor ve hatta devamlı olarak güçlü bir dış müdahaleye maruz kalıyor. Bu müdahale, sürecin hedeflerini de etkiliyor.
2014’ün en önemli sonucunun Kobani olduğunu düşünüyorum. Türkiye, güvenlik politikasında belli değişikliğe gitti ve peşmergenin topraklarından geçişine izin verdi. Ancak bu karar, büyük ölçüde, Ankara’nın “barış süreci” sorununu ve Irak Kürdistanı ile ilişkileri çözüme kavuşturma ihtiyacından doğdu. “Barış sürecinin” yakın zamanda ek ivme kazanacağını düşünüyorum, zira Türkiye’nin güneyi ile Suriye ve Irak’ın Kürt bölgelerindeki durum hızla gelişiyor. Hiç şüphesiz Türkiye, halihazırda bölgede yaşanan değişimlere ayak uydurmak için Kürt sorununa iç çözüm bulmak zorunda kalacak. Ankara buna ilgi duyuyor, zira en azından ülkedeki bu değişikliklerin kademeli olmasını sağlamak için yaşanan süreçleri kontrol etmek istiyor.”