Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ankara ziyareti ve ziyaret sırasında Rusya ile Türkiye arasında sekiz önemli belgenin imzalanmış olması bu tartışmalara özel bir önem kazandırdı.
Bir takım uzmanlar, Türkiye’nin uluslararası arenada sadece kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiği ve şu an dünya ve bölgesinde oluşan yeni realitelere ayak uydurmaya çalıştığı görüşündeler. Kimileri Ankara’nın Batı’nın dümen suyunda gittiğini sanıyorlar. Kimilerine göre Avrasya ekseni Türkiye’nin dış politikasında gittikçe daha önemli rol oynamaya başlıyor.
Üç Türk uzman Sputnik Haber Ajansı ve Radyosu muhabirine verdiği demeçte konuyla ilgili görüşlerini dile getirdi.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Aktay bu konuda şunu dedi:
‘Belli bir politikanın, Dünya’da farklı değişiklikler olduğu zaman, onlara karşı kayıtsız kalmasının söz konusu olamaz tabi ki. Siz belli değişkenlerin hareketlerini, konumlarını, durumlarını belli bir konumda varsayarak bir politika izlersiniz. O değişkenlerin konumu değişince politikalar revize edilir. Bu bir strateji değişikliği değil, aslında Türkiye’nin baştan beri takip ettiği bir stratejisinin ifadesi, ancak burada etrafımızdaki birtakım güçlerin, ülkelerin ve aktörlerin farklı bir pozisyon almış olmaları söz konusu’.
Bizim diğer muhatabımız TASAM Başkan Yardımcısı ve Türkiye Dışişleri Bakanlığı Stratejik Planlama Şübesi eski Başkanı Murat Bilhan’ın, Türk dış politika stratejisinin uğradığı değişikliklere ilişkin görüşü farklıdır.
‘Çok kritik bir dönemden geçiyoruz. Türkiye değil sadece, bütün bölge çok önemli gelişmelerden geçiyor. Ve bu gelişmeler sırasında Türkiye’nin Orta Doğu politikasının aslında ince ayarların düzenlenmesi gerekyor. Şimdiki mevcut durum Türkiye’nin çıkarlarına çalışmıyor. Bu bir gerçek. Onun için doğal olarak Türkiye’nin dostluklarını ve taraf olma, olmama durumlarını çok iyi değerlendirmesi gerekiyor’.
Birçok uzman, Türk dış politikasındaki değişiklikleri değerlendirerek Türkiye’nin Avrasya ülkeleri ve entegrasyon kurumlarıyla artan etkileşimine dikkat çekiyor. Ankara’nın Avrasya politikası onun yeni stratejik tercihi olarak algılanabilir mi?
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Milli Güvenlik ve Dış Politika Araştırmaları Merkezi Bilimsel
Danışmanı Doç. Dr. Sait Yılmaz bu konuda şunu söyledi:
‘Türkiye’nin Batı ile olan ilişkilerinde, özellikle de Avrupa güvelik ve işbirliği kapsamında bir hayal kırıklığını yaşadığı kesindir. Çünkü Türkiye, Avrupa Birliği kurulmadan önce Batı Avrupa Birliği içinde çok etkin bir konumdaydı. Ancak yeni Avrupa Birliği kurulduktan sonra bu konumu yitirdi. Ve Avrupa Birliği üyeliğinin gecikmesiyle beraber Türkiye’nin bu rolünün tekrar eski önemi kazanması güç olacağı görüldü. Ve Türkiye bu hayal kırıklığı içinde bunu aşmaya da çalışıyor. Ancak artık Dünya’daki güvenlik ortamı çok değişti. Artık Soğuk Savaş döneminin böyle klasik ittifaklarının yeri kalmadı. Yani Türkiye için NATO ve Batı ile olan ilişkileri ayrı bir perde, Orta Asya’daki ilişkileri, Rusya ve Çin ile olan ilişkileri ayrı bir önem kazanıyor. Ve artık o klasik ittifaklar kalmadığı için de ülkeler mümkün olduğu kadar artık bağımsız politika izliyor. Tüm Dünya’da ilişkiler artık çok kapsamlı ve çok çeşitli bir hal aldı. Bütün ülkeler birbirleriyle ilişkiler kurmaya çalışıyor. Tükiye zaten her zaman Doğu ile olan ilişkilere önem vermiştir. Vu Şanghay İşbirliği Örgütü çerçevesinde ne kadar çok ilişkilerimizi geliştirirsek bunun bölge barış ve istikrarı için hizmet edeceğini inanıyoruz. Türkiye’nin bu coğrafyaya katacağı gerçekten barış adına, istikrar adına önemli mesajlar vardır, önemli görevler vardır. Umarım ki, Şanghay İşbirliği Örgütü de Türkiye’yi içinde daha fazla barındırmaya ve daha fazla entegre yönünde önemli adımlar atar’.