Fethi Yılmaz ve Mustafa Hoş, Gün Ortası programında Türkiye'nin temel sorunlarından toplumsal vicdana, medyadaki kirlenmeden 2026 yılına dair siyasi öngörüler hakkında konuştu.
2025 yılının Türkiye için oldukça yorgun bir yıl olduğunu belirten konuklar, yaşanan olayların etkisinden çıkılamadığına dikkat çekti.
Fethi Yılmaz, yılın en büyük meselesinin sorunların çeşitliliği olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:
Tek başına bir başlık üzerinden gidemeyiz. Ekonomi desek de, bir ağacın dalları misali tüm sorunlar oradan baş vermeye devam ediyor. Bu yoğunluk içinde gerçek ve hakikate bağlı kalmak en büyük sınavımızdı.
Mustafa Hoş ise toplumsal bir "dayak yemişlik" hissinin hakim olduğunu ifade etti:
Üstümden tır geçmiş gibi hissediyorum. Yaşanan onca şey geçiyor ama öyle geçmiyor; kalıyor insanda. Kartalkaya'da insanlar yanıyor, Çorlu'da tren kazası oluyor... Bunlar 10 yılda yaşanacak şeylerken biz 1 yılda yaşıyoruz. Bu aslında büyük bir travmadır. Bizim tekrar vicdana, insanlığa ve merhamete dönmemiz lazım. Kim bunun önündeki engelse üstünden geçip gitmek gerekir.
Emeğin değersizleşmesi ve "Alın teri" eleştirisi
Hoş ve Yılmaz çalışma hayatındaki adaletsizlikler ve toplumsal değerlerin aşınması üzerine analizler yaptı.
Fethi Yılmaz, insanların artık emek harcayarak bir değer kazanamayacaklarına dair bir kanaate vardığını belirterek, bu durumun çeteleşmeleri ve "kestirme yolları" tetiklediğini söyledi.
Mustafa Hoş ise emeğin toplumdaki karşılığını şu sözlerle eleştirdi:
Alın terinin değersizleştiği dünyadaki tek ülke olabiliriz. Alın teri denilen şey artık eşittir 'enayilik' haline geldi. Herkes nereden olursa olsun kolay yoldan kazanmak istiyor. Böyle olunca kavramlar anlamını yitiriyor. Asgari ücreti verenin önünde o emek değer görmüyor.
'Bizim işimiz yalanı ayıklayıp hakikate bağlı kalmak'
Medyadaki dezenformasyon ve mesleki yozlaşmaya dair değerlendirmelerde bulunan Hoş, şunları söyledi:
Bir yalanın ortasında debeleniyoruz. Gazeteci füze atmaz, kapak yapmaz; bunlar sosyal medya dezenformasyonu. 2026'da daha çok korkacağız ama korku yenmeyi öğrenecek. Siyasi olarak oyuncu değişir ama oyun bozulmaz; 2026-2027 gibi oyuncunun değişeceğini hissedersiniz.
Yılmaz ise konuya ilişkin şöyle konuştu:
Gazeteci ile olmayanın ayrımının netleştiği bir yıl olmasını umuyorum. 2026'nın daha zor ama her şeyin daha netleşeceği bir yıl olacağını düşünüyorum. Bizim işimiz yalanı ayıklayıp hakikate bağlı kalmak.
'Türkiye'nin en önemli gerçeği kırmızı pabuçlu o çocuktu'
Yılın kendilerinde bıraktığı kişisel izleri anlatan Mustafa Hoş, bir yardım kuruluşunun videosunda izlediği çocuğu unutamadığını söyledi:
7-8 yaşlarında kardeşlerine bakan bir çocuk, kendisine verilen kırmızı pabucu reddedip 'keşke kahvaltılık getirseydin' dedi. Bir çocuğun kırmızı pabuçtan vazgeçmesini kurgulatamazsınız; bu gerçek ve doğaldı. Benim için 2025'in en önemli gerçeği o çocuktu.