ANKARA FARKI

Algı savaşlarına karşı sosyal mimari: ‘Rusya, gençliği merkeze alıyor’

Doç. Dr. Erdem İlker Mutlu, St. Petersburg’da düzenlenen “Sosyal Mimari: Teori ve Uygulama” konferansında Rusya’nın akademi ve devlet iş birliğiyle gençlere sistemli biçimde ulaştığını; ‘yumuşak güç’ ve dijital algı mekanizmalarına karşı uzun vadeli bir toplumsal yeniden inşa stratejisi geliştirdiğini vurguladı.
Sitede oku
Dijital çağda kamuoyunun yönlendirilmesi, yumuşak güç stratejileri, gençliğin ideolojik ve kültürel olarak şekillendirilmesi ile liberal paradigmanın sorgulanması gibi başlıkların öne çıktığı konferansa Türkiye’den katılan Doç. Dr. Erdem İlker Mutlu, Rusya’nın özellikle gençlere dönük uzun vadeli bir toplumsal yeniden inşa süreci yürüttüğüne dikkat çekti. Mutlu’ya göre Moskova, algoritmalarla şekillenen küresel algı düzenine karşı devlet-akademi-toplum ekseninde yeni bir karşı mimari kurmaya çalışıyor.
Radyo Sputnik’te yayınlanan İsmet Özçelik’le Ankara Farkı programında söz konusu konferansın detaylarını anlatan Hacettepe Üniversitesi Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Erdem İlker Mutlu, şöyle konuştu:

‘Rusya, gençleri ülkenin geleceğine hazırlıyor’

Rusya’da akademi ve devlet iş birliğiyle gençlere etkin biçimde ulaşıldığını belirten Doç. Dr. Mutlu, gençlerin ülkenin geleceğine dair projelere yüksek motivasyon ve bilinçle katıldığını söyledi. Bunun kendisi için umut verici bir tablo ortaya koyduğunu ifade eden Mutlu, “Bazı gözlemlerim oldu. St. Petersburg Üniversitesi ve Moskova’dan da katılan gençleri gördüm, organizatör gençler, gönüllüler… Rusya akademisi gençlere ulaşmayı çok iyi başarmış. Rusya’da devlet gençlere erişmeye başlamış, onlara gerçekten hem kendi hem de Rusya’nın geleceği için ciddi işler yapmak için yönlendiriyor. Gençler çok istekliler, çok motiveler. Bize bu anlattıkları sürece yavaş yavaş başlamışlar. Genç Rus yüksek lisans, doktora öğrencileri bize orada mihmandarlık yaptılar. O süreçte bizden sürekli yeni şeyler öğrenmeye çalıştılar, konuştukça onların bilgilerinin ne kadar derin olduğunu, işe ufacık da olsa katkıda bulunmak için kendilerini nasıl seferber ettiklerini gördüm. Bu benim için büyük bir umut oldu” dedi.

‘Sosyal medyanın kontrolü ülke dışında’

Doç. Dr. Mutlu, sosyal medyanın kontrol mekanizmalarının ulusal sınırların dışında olduğunu belirterek, algoritmalar aracılığıyla kamuoyunun yönlendirilebildiğine dikkat çekti. Mutlu, az sayıda paylaşımın sistematik biçimde öne çıkarılarak çoğunluk algısı yaratıldığını, buna karşılık çok daha geniş karşı görüşlerin görünmez kılındığını vurguladı:

“İlginç bir şekilde kimsenin kolunu kıpırdatıp da harekete geçmediği bir konu. Rus akademisi devlet desteği ile burada önderliği eline alıp bu girişimi yapmaya karar vermiş. Birdenbire bir sosyal medya hareketi başladı, Türkiye’ye karşı bir algı başladı. Peki nasıl başlıyor bu sosyal medya hareketi? Sosyal medyanın genel kontrol merkezi Türkiye’nin dışında. Dünyada bir noktadan aşağı yukarı bütün ülkelerdeki kamuoylarının yönlendirilmesi için hareket yapılıyor ve bu hareket de o kadar basit ki… Bir algoritma oluşturuluyor. Hatırlarsınız, Donald Trump açıklamıştı; Elon Musk X’i ilk satın aldığında algoritmaları inceliyor ve o dönemdeki Amerika’daki siyasal iktidarının lehine olan yüz kişi, bin kişilik bir paylaşım da olsa algoritma onu üst plana atıyor. Diğer tarafta karşı çıkanları arka plana gizliyor. Kişiler kendi haber akışlarında bu azınlığı görüyorlar ve genel yaklaşımın bu olduğunu düşünüyorlar. Bu o kadar saçma bir şey ki, bir bakıyorsunuz yüzlerce kişi aynı şeyi söylüyor. ‘Demek ki herkes bunu düşünüyor’ diyorsunuz. Oysa ki on bin tane karşı görüş algoritma nedeniyle gizleniyor.”

‘Yumuşak güç devlet gücünün karşısına konuyor’

Yumuşak gücün yalnızca kültürel bir araç olmadığını, doğrudan devletin kamu gücüne alternatif olarak kurgulandığını belirten Mutlu, Rusya’nın bu tehdidi fark ettiği için akademi ve devlet destekli ciddi bir karşı hamle geliştirdiğini ifade etti:

“Bütün bunlar bütün bir bütünün, bu yumuşak güç dediğimiz şeyin bir parçası. Onun dışında tabii ki bir zamanların, bu sürecin suç ortağı Hollywood ile başlayan dijital medyası var; yine uluslararası organizasyonlar, kültürel organizasyonlar, spor organizasyonları… Düşünsenize Rus takımları özel askeri operasyon nedeniyle Euro Lig’de lig dışı bırakılıyor. Buna karşı harekete geçmek gerekiyor. Bütün devletler, bütün kamuoyları hemfikir. Ne teorik ne uygulama açısından harekete geçen yok. Zaten bu konferansın başlığı ‘Sosyal mimari’ Bu çok iddialı bir ifade. Yani sosyal yeniden inşadan söz ediliyor. ‘Teori ve uygulamada sosyal değişim nasıl yapılır’ bunu anlatıyor.

İnsanlar bu yumuşak gücü küçümsüyor. Öyle değil. Bu yumuşak güç devletin kamu gücüne alternatif olarak ortaya konuyor ve sosyal mimari üzerine dokunuyor. Genel bir olgu üzerine genel kanı oluşturup kamuoyunu yönlendirmek işin basit kısmı. Ama ‘Bunlar son dakikada kolay olmuyor, biz en iyisi nesilleri temelden alıp öyle bir yetiştirelim ki o nesiller zaten bizim yapmak istediğimizi kendileri düşünüp kendileri yapsınlar’ diyorlar. Çocuklarınızın içine o tohumları ekiyorlar, o filizler büyüdükten sonra bir bakıyorsunuz onlar bir şey demeden çocuğunuz onlar gibi düşünmeye başlıyor. Bunun artık tehdit eder noktaya çoktan aştığının farkındalar ve ‘Yeni bir şeyler yapmamız, bu süreci tersine çevirmemiz gerekiyor’ diyorlar. Kendinizi Rusya Federasyonu’ndaki akademinin ya da yönetimin yerine koyun. Özel askeri operasyon 3 yıldır sürüyor. Karşı tarafı bütün Avrupa Birliği ve NATO destekliyor. Oradan size karşı muazzam bir akış var. Bu kavganın içinde böyle bir şey düzenleniyorsa bunun bir anlamı vardır. Rus kültüründe çok önemli bir şey vardır; anlamsızlık yok olmaktan, yani ölmekten daha kötüdür. Yaptığınız işin bir anlamı olması gerekiyor. O yüzden bunu çok ciddi bir organizasyon olarak yaptılar.”

‘Yurttaş-sosyal gruplar-devlet birlikte hareket etmeli’

Konferansta yumuşak güce karşı toplum-devlet koordinasyonunu güçlendiren ve kolektif başarıyı öne çıkaran modellerin öne çıktığını belirten Doç. Dr. Mutlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Konferansta şunun altı çiziliyor; Rusya’da devlet kültürü ile yoğurulan bir toplum anlayışı var. Bu Asya devletlerinde var olan bir şey. Devletin kültürü o kadar önemli ki… Devlet kendi kurguladığı kültür ile toplumu yönlendirir, eğitimi verir. Doğu toplumlarının özü budur. Devlet kültürel kimliğe de eğitime de dokunuyor; devlet her noktada yurttaşın güvenliğini sağlıyor.

Şuna çok büyük önem veriyorlar; bir anlayış geliştirmek gerekiyor. En önemli vurgu şu; yurttaş, sosyal gruplar, toplum ve devlet birlikte hareket etmeli. Bunlar sosyolojinin bütün aktörleri. Bu sosyal aktörler birbirlerine karşı güç haline gelirse o toplumda ne sosyal mimari yeniden inşa edilebilir ne ileriye dönük adım atılabilir ne de özellikle ezilmiş sosyal kesimlerin olmasının önüne geçilebilir. Bir kere bu anlayışın oturtulması gerekiyor. Bu koordinasyonu sağlamak için de devlet, aydınlar ve özellikle sosyal grupların devlet ile harekete geçmesi gerekiyor. Örneğin, Rusya televizyonlarında ‘Kahramanlar Zamanı’ diye bir program var. Belirli başarı örnekleri anlatılıyor, belirli süreçlerde nasıl toplumsal önceliği öne alıp ülkesi için nasıl bir çalışma yaptığı, bunun topluma yaptığı katma değeri… bunları anlatan programlar var. Bunlar yumuşak güce tersine mühendislik yapan programlar. ‘Böyle şeyler yapalım’ deniyor.

‘Liberalizme inanmayanlar ‘Pagan’ ilan edildi’

Doç. Dr. Mutlu, liberalizmin bir düşünce sisteminden ziyade dogmatik bir inanç biçimine dönüştüğünü savunarak, bu çizgiye mesafeli duranların entelektüel alanın dışına itildiğini belirtti. Rusya, Türkiye ve Çin gibi ülkelerde liberal paradigmanın toplumsal çıkış sunmadığı yönünde ortak bir kanaatin oluştuğunu, bu nedenle kendi tarihsel ve kültürel özlerine dayalı yeni yollar arandığını ifade eden Mutlu, şunları kaydetti:

“Liberalizm bir din haline geldi, yani bir inanç meselesi oldu… Liberalizme inanıyorsanız her şeyden muafsınız, her şeyiniz iyi gözüküyor. Liberalist söylemleri tekrarlamak da sizin entelektüel sayılmanız sonucunu ortaya çıkarıyor. Bu bir Orta Çağ tanımı. Bunun içinden sıyrılmamız gerekiyor. Gerçek entelektüeller yok.

Ben ‘liberal paganizm’ diye bir kavram ortaya attım. Liberalizm dinine inanmayan insanlar bir anda Pagan ilan ediliyor. Tırnak içerisinde kafir deniyor. Rusya 90’ların ortası ve 2000’lerin başına doğru yeniden kendine bir varoluş yolu çizdi. Son noktada artık şunu söylüyorlar; artık ne Rusya ne Türkiye ne Çin için Liberalizmden hiçbir şekilde fayda yok. Liberal ahlak, liberal düşünce şekli gibi şeyler toplumu aydınlığa çıkaramaz. Bu noktada birleşiliyor. Artık ‘Bizim kendi yolumuzu kendi çizdiğimiz öz ile bulmamız gerekiyor’ diyorlar.”

‘Tarih boyunca düşmemizi doğudan bir el önledi’

Doç. Dr. Erdem İlker Mutlu, Türkiye’nin konferansa davet edilmesini karşılıklı güvenin bir göstergesi olarak değerlendirerek “İyi ki de Türkiye’den birini çağırmışlar. Demek ki bizim iyi şeyler yapacağımıza inanıyorlar, güveniyorlar. Tarih boyunca da böyle oldu; biz Batılılar ile mücadele ederken raydan çıkıp ayağımız tökezlediğinde Doğu’dan bir el elini uzatıp bizi hep düşmekten alıkoydu. Belki de öyle bir şeyi de yine kendi içlerinde hissediyorlar” dedi.
Yorum yaz