‘2 bin 500 askerlik Ortak Mücadele Gücü, Türkiye’ye siyasi bir tehdit’
“Üçlü görüşme doğrudan İsrail ve Yunan basını tarafından ‘Türkiye’yi hedef alan gelişmeler’ olarak değerlendirildi. İsrail gazeteleri de Türkiye’yi sekizinci cephe ilan etti. Bu bir sürpriz değil. Uzun zamandır İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs üçgeninde Türkiye’ye karşı bir cephe örülmeye çalışıldığı biliniyor. Bu zirveyi önemli kılan şey zirveden birkaç gün önce Yunan basınına sızdırılan bir haberdi. Haberde üç ülkenin Doğu Akdeniz’de ortak müdahale gücü kuracağı ve hedefinin kritik altyapıları korumak olduğu mesajı verildi. Kritik altyapıları hedef aldığı iddia edilen ülke olarak Türkiye’yi görüyorlar. Ortak Mücadele Gücü, bin asker İsrail’den, bin asker Yunanistan’dan 500 asker Güney Kıbrıs’tan oluşacak gibi somut verilerle ele alınınca bu zirve önem kazandı. 2 bin 500 asker Türkiye için elbette tehdit olmaz ancak bu bir askeri tehditten ziyade siyasi tehdit olması bakımından önemli. Burada o siyasi öneme işaret eden gelişme Miçotakis’in ‘Biz üçlü bir formatla bu zirveyi yaptık ancak 11’inci görüşme itibarıyla Amerika’yı da zirveye dahil edip 3+1 formatta ilerlemek istiyoruz’ açıklamasıydı. Bunu doğrudan Amerika’yı da katarak cepheye dönüştürmek istiyorlar.
Bir süredir İsrail, Yunanistan, Güney Kıbrıs üçgenince ciddi askeri gelişmeler var. Netanyahu, ‘Var olan ilişkileri derinleştireceğiz’ dedi. Birkaç yıl içinde ortak askeri tatbikatlar düzenlendi, İsrailli şirketlerle Yunan silahlı kuvvetleri arasında birtakım anlaşmalar yapıldı. Yunanistan, İsrail silahları alımını onayladı. En önemlisi Aşil Kalkanı gündemi. Yunanistan, İsrail ile Aşil Kalkanı oluşturmaya çalışıyor. Bu askeri ilişkilerin yanı sıra İran 12 Gün Savaşları, İsrail açısından Güney Kıbrıs’ın bir cephe, ikmal, uçaklarını koruma altına alma hattı olarak gördüğünü ortaya koydu. Yunanistan ile İsrail’in bir süre önce havadan yakıt ikmali yaptığını da düşünürsek bu zirvenin pek çok boyutu olduğunu anlayabiliriz. Gazze soykırımı konusunda İsrail’a destek veren Avrupalı ülkeler arasında en gerici tutumu alan ülkelerden biri de Yunanistan olmuştu. Yunanistan, İsrail ile ilişkileri nedeniyle Gazze soykırımı olurken destek açıklamaları yaptı. Miçotakis’in İsrail ile iş birliği altında ülkeyi getirdiği hal Yunan diplomasi tarihi açısından ilginç bir durum yarattı.”
‘EastMed ve IMEEC Projesi, Türkiye’nin aleyhine’
“Doğu Akdeniz’de Amerika sponsorluğunda bir EastMed Projesi vardı. Bu proje İsrail gazını Kıbrıs’tan Girit Adası’na, oradan da Yunanistan ve Avrupa’ya bağlayarak İsrail gazını Avrupa’ya bağlamayı öngörüyordu. Mevcut gaz rezervleri ile boru hatlarının orantısız maliyeti sebebiyle proje rafa kalkmıştı fakat yeni bir gelişme olduğu anlaşılıyor. Geçtiğimiz ay İsrail Enerji Bakanı Eli Cohen Atina’ya gitti ve orada hem Yunan hem Güney Kıbrıs hem de Amerikalı mevkidaşıyla yeniden EastMed Projesi’ni canlandırma kararı aldılar. Bu zirvede ele alınan konulardan biri bu. Bu da Türkiye’ye karşı. Türkiye, Doğu Akdeniz gazlarının Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılmasının daha kolay olacağını düşünüyor.
Hindistan, Orta Doğu, Avrupa Ekonomik Koridoru olarak bilinen IMEEC de zirvede ele alınan konulardan biri oldu. Bu koridoru Amerika, Çin’in liderlik ettiği yola karşı alternatif olarak geliştirmişti ve hep birlikte bunu imzalamışlardı. IMEEC, Aksa Tufanı nedeniyle uygulanamadı. İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs bu projenin uygulanması için bastırıyor. Bu proje hayata geçerse İsrail, Güney Kıbrıs ve Yunanistan için önemli ticaret merkezi olacaklar. Türkiye’nin Orta Koridoru var, bu koridorun Çin’in yoluyla uyumlaştırılması meselesi var. Buna alternatif IMEEC hayata geçerse Türkiye’nin Orta Koridoru zayıflayacak. İsrail ve Yunanistan bu gündemi bu yüzden önemsiyor. 1 Ocak itibarıyla Güney Kıbrıs, Avrupa Birliği dönem başkanı olacak. Bu sırada Güney Kıbrıs, Türkiye’nin Güney Kıbrıs’ı tanıması için önemli bir baskı unsuru oluşturmaya çalışıyor. Bu da görüşmelerde ele alınan yedek konulardan biriydi. Güney Kıbrıs ve Yunanistan konuyla ilgili açıklamalar yaptı. Tom Barrack’ın Hazar’dan Akdeniz’e iş birliğini tanımlayan açıklamaları bile bununla ilgili. Türkiye’ye bir Kıbrıs planı dayatılacak gibi görünüyor. Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi dışlayan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin çıkarlarını yok sayan bir cephe inşa edilmeye çalışılıyor. Bu cephenin içindeki ülkeler de sponsoru Amerika olmak üzere Türkiye’nin ‘müttefiki’ ülkeler. Bu ülkelerin aynı zamanda Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini hedef alan açıklamaları olduğunun da altını çizmek gerek.”