Biz asgari ücretin 27 bin 630 ila 28 bin TL bandında olmasını bekliyorduk; 28 bin 75 TL oldu. Ancak asgari ücret rakamsal olarak artarken, alım gücü değeri olarak 21 bin 422 liraya düştü. Neden böyle söylüyorum? Ocak 2025'te 22 bin 104 lira olan asgari ücretin alım gücü, her ay açıklanan enflasyonla eridi ve Kasım ayında 16 bin 998 liraya kadar geriledi. Şimdi biz bu rakamı 28 bin 75 liraya çıkarıyoruz ama bu miktar, geçen yılın başındaki alım gücü değerine bile ulaşmıyor. Gerçek anlamda o alım gücüne ulaşması için rakamın 36 bin 800 lira olması gerekiyordu.
'İşverene maliyet artışı asgari ücret artışından daha yüksek'
İşverene maliyet artışı asgari ücret artışından daha yüksek, yaklaşık yüzde 30.33 oranında bir artış söz konusu. Ödemesini düzenli yapan bir işverenin cebinden bir asgari ücretli için 38 bin 944 lira çıkacak. Ayrıca Bağ-Kur primleri 11bin 808 liraya, en düşük Genel Sağlık Sigortası (GSS) primi ise bin 981 liraya yükseldi. Prim oranlarındaki değişiklikler ve indirimlerin düşürülmesi nedeniyle sistemde tepeden tırnağa yüzde 60 ila yüzde 70'lere varan artışlar yaşandı. Borçlanma yapacaklar için 31 Aralık 2025 son fırsat; bu tarihten sonra maliyetler çok ciddi oranda artacak.
2026 yılında asgari ücrete bir ara zam gündeme gelmez, bu rakam yıl sonuna kadar devam eder. Emekliler içinse 3 Ocak'ta netleşecek enflasyon farkı beklentim yüzde 12.3 civarında. En düşük emekli aylığının 19 bin lira seviyesinde tamamlanacağını öngörüyorum. Genel tabloya baktığımızda, 2026 sabit gelirli için bir 'kabus yılı' olmaya aday. Vatandaşlar daha fazla borçlanacak, icralık dosyalar artacak ve bireysel iflaslar yaşanacaktır. Alışkanlıklarımızdan vazgeçip kemerleri sıkmaktan başka çare görünmüyor.