‘ABD’nin yalnızlaştırdığı Avrupa denge kuracak bir güçten yoksun’
“Friedrich Merz 13 Aralık’ta Bavyera’daki Hristiyan demokratların kurultayında bir ‘Pax Amerikana bitmiştir’ açıklamasını yaptı. NATO ittifakının sürdürülmesini ise hedeflerinden biri olarak açıkladı. Avrupa kendisini Amerika’nın dışında bir güçle nasıl dengeleyebileceğine bakıyor, ancak böyle bir güç yok. Duvar yıkılmadan önce Almanya’da 250 binden fazla Amerikan askeri vardı, bugün 37 bin. Bu büyük bir ekonomik dengesizliği de beraberinde getirdi. Avrupa kendi kendisini savunma hesabı yapıyor ancak ‘Böyle bir Avrupa var mı?’ sorusunu sormak gerek. Eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’ın ‘Avrupa’ya telefon edeceğiz ama hangi numaraya?’ sözü akıllara geliyor.
Almanya geçen hafta üç ağır darbe aldı. Almanya’yı yönetenlerin bir kesimi Latin Amerika ülkeleriyle yapılan ticaret anlaşmalarını istiyordu. Amerika gümrükleri yükseltince orası bir ek pazar olarak görünmüştü ancak olmadı. Die Welt gazetesi birinci sayfadan Von der Leyen’e yönelik eleştirileri verdi. Die Welt hükümet yanlısı bir gazete. Rus devlet servetine de çökmeyi planlıyorlar ama bir türlü yapamıyorlar. Böyle bir durumda Avrupa finans sistemi alt üst olacak. Bir de silahlanma meselesi var. Ayrıca Avrupa Birliği Belçika’da yaşayan Jacques Baud’a yaptırım uygulamaya başladı. Radikal bir görüşü de yoktu üstelik. Bu üçü darbeydi. Bu iş daha da büyüyecek.”
‘Silahlanma halkın boğazından kesilerek finanse ediliyor’
“Almanya’nın savunma harcamalarında yüklemeye gitmesiyle Avrupa’nın militarizme dönüş yaparak hem savunmasını hem de ekonomisini kurtarma eğilimlerinin sonuç verip vermeyeceğine bakmak gerek. Almanya’nın savunma harcamalarının 2029 yılında 150 milyar Euro olması hesaplanıyor. Fransa’nın aynı dönemde 80 milyar bütçe ayırması bekleniyor. Fransa, Avrupa’nın bugüne kadarki tekil en büyük orduya sahip ülkesi. Fransa’nın askeri gücü bir numaraydı. Merz ‘Biz Avrupa’nın en büyük ordusunu oluşturacağız’ dedi. Federal Almanya Sanayi Birliği diyebileceğimiz BDI’nin bir numaralı ismi ‘Trajedinin tam içindeyiz, serbest düşüşteyiz’ dedi. Bu çok ağır bir şey. Bu, Almanya’nın işlerin altından kalkamayacağına dönük bir uyarı. Almanya’nın hangi reformu nasıl yapacağını bilmiyoruz. Mannheim Üniversitesi’nde yazın hazırlanan bir raporda iktisat profesörleri ‘Askeri üretime yatırım yapmaya devam edersek ve ekonomiyi bu yatırımlarla kalkındırmaya çalışırsak bunun altından kalkamayız’ diyorlar.
Profesörler Almanya’nın diğer altyapı yatırımlarına yönelmesi gerektiği görüşünde. Bunların içinde eğitim ve her türlü sosyal güvenlik sektörleri var. ‘Askeri harcamaların ekonomi üzerindeki etkisi büyüme olmayacaksa dört yıl üst üste resesyon yaşayan bir ülkede hükümet dayanabilir mi?’ diye düşünüyorlar. 50 milyar Euro’luk bir yatırım için bütçe komisyonunda onay alındı. Aynı hükümetin bir başka üyesi, sosyal güvenlik harcamalarında 60 milyarlık tasarrufa gidileceğini söyledi. Bu halkın boğazından çekip başka yerlere vermek demek. Bunun etkisiz kalması mümkün değil. Avrupa bir dünya gücü olma hesabı yapıyor ancak evdeki hesabın çarşıya uymayacağı ortaya çıktı. ‘Resesyon kıtasında ekonomik sorunu nasıl çözeceğiz?’ sorusu ortada. Kredi meselesi de bir başka darbe oldu. Avrupa’nın kendi içindeki savunma harcamalarını tamamlayamaması ve Merz’in Rusya varlıkları konusundaki kararı çıkartamaması sebebiyle kimse ikna olmuş değil.”
‘Alman sanayisi çökerse Avrupa alt üst olur’
“AfD’siz hükümet olmayacak. Almanya hükümeti her an düşebilir. 9 bin 700 oy ile parlamentoya girme hakkını kaybetmiş bir parti var ortada. Her an buradan bir karar çıkabilir. Avrupa demokrasisinin mükemmel olacağını söyleyecek değilim ama yargı görece daha bağımsız. Küçük parti parlamentoya girdiği anda hükümet düşer. Şu anda kamuoyu araştırmalarında hükümet partilerinin oy oranı yüzde 37-38 civarında. Şu an hükümet pratikte düşmüş durumda. Scholz’dan daha canavar bir kesim gelmiş durumda. Halkla alay eder gibi konuşuyorlar ve şu andaki hükümet savaş yanlısı. Şu anda Macron’un durumu da aynı. Almanya’da kitle hareketleri var. Almanya’da 100 bine yakın öğrenci 80 yerleşim bölgesinde ‘Zorunlu askerlik nereden çıktı?’ diyerek sokağa çıktı. Genç insanların hayatla ilgili programlarını ortadan kaldıracak bir yönelim var ortada. Ankara hükümetinin ‘Almanya zor durumda’ diyerek aldatmaya meyilli eğilimlerini ciddiye almıyorum ancak dört yıldır resesyon tehlikesi yaşayan sanayi ülkesinin travmatik gelişmelere sahne olacağını söylemek abartı olmaz.
AfD sürekli yükseliyor. Şu anda Rusya ile anlaşmacı olmak isteyen ve istemeyen şeklinde iki ayrı görüş var. AfD bir antisemitik geçmişten güç alarak geliyorlar ancak İsrail politikalarına yakınlar. Bu partinin içinde Rus hayranı bir kesim olduğunu söyleyemeyiz. Amerikalı yazar George Friedman 2015’te ‘Biz 100 yıldır bir araya gelmelerini engellemeye çalışıyoruz. Rusya ile Almanya’nın bir araya gelmesi bizi sarsacak tek büyük güç’ demişti. Bu arada arka planda bu tür adamların çok da zeki olmadığını söylemek zorundayız. Çünkü araya Çin gibi bir gerçeklik girdi. AfD’nin içinde ciddi seviyede Rus düşmanı bir kesim var. İçinde faşizan kanalların olduğu bir parti bu. Enerji yoğun sektörlerde yerle bir olmaları yönündeki görüşe sahip kesim, Ruslarla enerji alımında iş birliğine gitmek istiyor. ‘Enerjiyi uygun fiyatla alır kendimizi toplarız’ diyen bir kesim var. Almanya’nın sanayisi bitiyor. Avrupa’nın esas alt üst olma tarihi işte o zaman başlar. Donbass’ın olağanüstü bir olanak olduğunu da herkes biliyor. Donbass müthiş bir zenginlik. Ukrayna’nın esas meselesi de burası.
Almanya aslında Donbass üzerinden enerji hatları, girdiler sorununu çözebilir. Bunu nasıl yapacağını bilmiyoruz. Almanya Sanayi Birliği Başkanı Peter Leibinger’in ‘Serbest düşüşteyiz. Düşüş olağanüstü boyutlarda’ açıklaması çok ciddi bir uyarıydı. Sanayisizleşen Almanya, Avrupa’nın hiçbir derdine derman olmaz”